Son
haftalarda neredeyse gün aşırı olarak gençlerin bonzai nedeniyle ölüm olaylarını
işitmekteyiz. Son aylara kadar kamuoyunun adını duymadığı bir uyuşturucu,
bonzai. Liseliler arasında bile çok yaygın olduğu söylenmekte uzmanlarca. Diğer
uyuşturuculardan daha ucuz olduğundan gençler kolayca ulaşabilmekte bu zehre.
Gençler,
bonzaiye alıştıktan sonra her geçen gün dozu artırmaktalar. Yedi sekiz ay gibi
bir zaman diliminde zehir kullanımındaki dozun artması, ilk kullanıma göre
yirmi kata kadar çıkmakta. Doz artınca da ölüm, kaçınılmaz olmakta. Son
haftalarda yaşanan sık ölümler, bonzai kullanımının son bir yıl içinde hızla
yayıldığını göstermekte. Bu durum da kafalara bazı soruların takılmasına neden
olmakta.
Haziran
2013’te patlayan AKP’ye karşı direniş hareketine katılanların çoğu gençti. Çoğu
kişinin apolitik olarak gördüğü gençlerin bu denli sert bir direnişte
bulunması, iktidarı sarstı; muhalefeti şaşırttı. Bu nedenle egemen güçlerin
gençliği politikadan uzaklaştırmak için yeni çareler arayacağı muhakkaktır. Gençlerin,
güçlü muhalif örgütlerde birleşmesini önlemek için iktidarların birtakım
yollara başvuracağı yüksek olasılıktır.
Dünyanın
birçok ülkesinde baskıcı egemen güçlerin gençliğe siyaset düşündürtmemek için
başvurduğu yollardan biri, onları uyuşturucuya alıştırmaktır. Öldürücü zehir,
içenleri uyuşturarak kendi yaşamının gerçeklerini unutturup sahte ve geçici bir
mutluluğun kucağına bırakır. Zamanla bağımlılığa dönüşen bu durum, kişiyi
yaşamdan soyutlar. Onun yalnızca uyuşturucuya odaklanmasına neden olur. Böylece
kişi, siyasetten uzaklaşarak yurt sorunlarını düşünmez.
Son
aylarda hızla yayılan bonzai kullanımı rastlantısal olamaz. Özellikle
muhafazakâr bir iktidar döneminde uyuşturucu kullanımının neredeyse serbest
olması düşündürücüdür. Gençler, bonzaiden ölürken bu zehri pazarlayıp satanlara
karşı bir savaşım görülmemekte. Bu kadar yoğun ve açık kullanılan zehrin tacirlerine
karşı AKP iktidarının sert önlemler aldığı söylenemez.
Ortadaki
tüm gerçekler göz önüne alındığında bonzainin “Haziran Direnişi” sonrasında
gençliğin yolunu kesmek için birileri tarafından yaygınlaştırıldığını söylemek
yanlış olmaz, sanırım. Türk gençliği bir saldırıyla karşı karşıyadır. Bu
belanın def edilmesi konusunda herkes üzerine düşeni yapmalı. Üniversitelerin
ilgili birimleri, konunun boyutları hakkında ayrıntılı araştırmalarda
bulunmalı.
Gençliği
zehir tacirlerinin elinden kurtarmak bir vatan görevidir. Çünkü gençlik,
geleceğimiz ve umudumuzdur. Bir toplum, geleceğinin ve umudunun göz göre göre
tüketilmesine göz yumabilir mi?
Adil
Hacıömeroğlu
18
Ağustos 2014
Mücadele kültüründen ve sanattan yoksun, uyuşturucu batağına saplanmış bir gençlik isteniyor, Avrupa'da piyasaya çıkışından 10 yıl sonra bir anda her yeri sarması manidar, elbirliğiyle Türk İstikbalinin evladını kurtaralım bu illetten
YanıtlaSilTüm yazdıklarınıza katılıyorum. Aileler çok ciddi ve sistemli bir
YanıtlaSilşekilde bilinçlendirilmeli.Sadece haber bültenlerinde bir kaç cümle ile geçiştirilecek bir konu değil bu. Yerel yönetimler, üniversiteler, okullar, emniyet birimleri konu ile ilgili bilinçlendirme çalışmaları yapmalı. Kamu spotları ve eğitici filmler ile köylere dek ulaşılmalı. Turizm yörelerinde köylerde uyuşturucu kullanımı oldukça yaygın ve ailelerce neredeyse umursanmıyor desem inanmayacaksınız ama durum bu.
Ülkemizdeki egemen kesim ; 2013 Haziran'ında baş gösteren Gezi eylemi ile gençliğimizi durduramamış , bir şok yaşamıştır. Öç alma duygusu içinde gençliğin üzerine sürülen kalabalık polis gücü , TOMA , AKREP ; sıkılan bibergazı , plastik kurşun , gerçek kurşun yedi gencimizin yaşamını yitirmesine ; birçok kişinin yaralanmasına , gazfişeği ile 14 kişinin gözlerini yitirmesine yol açmıştır. Gençliğe POTANSİYEL DÜŞMAN gözü ile bakan iktidar ; öç alma hırsı ile olsa gerek ; BONZAİ denen zehirli uyuşturucunun kullanımı karşısında yeterince önlem almayıp , gençliğin böylelikle siyasetten ayıklanmasını planlamış olabilirler. Bu konuda hukukçulara , yurtsever güvenlik güçlerine önemli görevler düşmektedir. İşte bu konuyu irdeleyen ve uyarılar içeren yazısı ile karşımızda Sn. A. Haciömeroğlu . Teşekkürler!
YanıtlaSilÖZGEN KARA