Cumhurbaşkanlığı
seçiminden sonra parti içi muhalefet haklı olarak Kılıçdaroğlu’nun istifasını
istedi. Kılıçdaroğlu, istifa isteğine hiç demokratik olmayan ve bir CHP genel
başkanına yakışmayacak bir üslupla yanıt verdi.
“Bu
toplantıyı yapanlar CHP’nin yakasından düşsünler. Hem seçimde gidip
çalışmayacaksın; aday başarısız olsun diye dua edeceksin. Sonra da kalkıp basın
toplantısı yapacaksın. Bunların hiçbiri partili değil.” sözleriyle yanıtladı
muhalif milletvekillerini Kemal Bey. Burada açıkça kendisini başarısız bulup
görevi bırakmasını isteyenleri, partiye ihanetle suçlamakta Sayın Genel Başkan.
Kılıçdaroğlu’nun
açıklamasının hemen ardından muhalif milletvekillerinden Birgül Ayman Güler,
kendi internet sitesinde bir belge açıkladı. CHP Genel Merkezi’nin muhalif
milletvekillerinin TBMM’den ayrılmamalarını ve buradaki çalışmaları
izlemelerini isteyen bir yazı. Yazı, 17 Temmuz 2014 tarihini taşımakta “Genel
Kurul çalışmaları için görevlendirilen milletvekillerimizin Ankara’dan
ayrılmamalarını, mazeretsiz olarak çalışmalara katılmaları...” isteği göze
çarpmakta. Bundan da anlaşılacağı üzere parti görevlendirdiği
milletvekillerine, Ankara’dan ayrılmayın, diyor. Milletvekilleri de partinin verdiği
görevi yapıyorlar
Şimdi,
durum ortadayken bir genel başkanın çıkıp kendi buyrukları doğrultusunda,
Ankara’dan ayrılmayıp seçim bölgelerine gitmeyen milletvekillerini suçlaması
iyi niyetli değildir. Hele CHP gibi bir partinin genel başkanı olayları çarpıtmaz.
Çarpıtırsa da yakışık almaz. Kılıçdaroğlu’nun yaptığı bu çarpıtma bile bir
siyasetçi için istifa nedenidir. Tabi, içinde birazcık demokratlık varsa...
Hem
Kılıçdaroğlu kimin partili olup olmadığına nasıl karar veriyor? CHP,
Kılçdaroğlu’nun çiftliği mi? Sorosçular, CİA elemanları, tarikat erbapları, ABD
muhipleri CHP’li olacak; Atatürk’e bağlılıktan başka bir şey düşünmeyenler
olamayacak, öyle mi? AKP’ye, PKK’ya övgüde sınır tanımayanlara CHP’li
diyeceğiz; altıoka inananlara demeyeceğiz. Küreselleşmeci yağdanlıklar CHP
rozeti takacak, tam bağımsız Türkiye için emek harcayanlara “Düşün yakamızdan.”
diyeceksiniz öyle mi Kemal Bey? Yani dağdan gelenler bağdakileri kovacaklar.
“Burada üzülerek ifade edeyim ki bu arkadaşlarımın çoğunu siyasete taşıyan
benim. Eğer bir hata aranacaksa bunları getiren kişi olarak bende aranması
lazım.” demekte Kemal Bey.
Bakın
Kemal Bey, insana “bu” denmez. “Bu” sözcüğünü, gösterme adılı olarak
kullanmışsınız. İnsana ya adıyla ya unvanıyla ya da adının yerine kişi adılı
kullanarak seslenebilir; ondan söz edebilirsiniz. Siz, kendinizi feodal
derebeyi, milletvekili arkadaşlarınızı da eşyalarınız olarak mı görmektesiniz? Türkçeyi doğru kullanma konusunda CHP kurucusu Atatürk ve unutulmaz genel
başkanlardan Bülent Ecevit’i örnek almanızı salık veririm size.
Sizi,
istifaya çağıran milletvekillerini siz taşımışsınız TBMM’ye. Yani milletvekili
arkadaşlarınız bu görevi hak etmediği halde sizin yardım ve korumanızla mı TBMM
sıralarına oturdular? Siz, onları sokaktan mı devşirdiniz? Eğer hak etmedikleri
bir yerdeyseler o zaman siz görevinizi layıkıyla yapmadınız. Kurultayın size
verdiği yetkiyi kötüye kullandınız. Bu da bir istifa nedeni değil mi Kemal Bey?
Burada
sözü edilen milletvekillerinden Nur Serter, sizden önce milletvekiliydi. Ondan
önce yaptığı tüm görevlerde Cumhuriyet’i savunma konusunda halkın beğenisini
kazanmıştı.
İsa
Gök de sizin yönetiminizden önce milletvekiliydi ve etkin çalışmaları olmuştu.
Hatta siz, ona son seçimde ufak bir çelme attınız, ama işe yaramadı.
Birgül
Ayman Güler, Süheyl Batum ve Emine Ülker Tarhan demokratik kitle örgütlerinde,
toplumsal eylemlerde sorumluluk alan, kısacası elini taşın altına koyan
kişilerdi. Zaten bu durumlarıyla halkın beğenisini kazanmışlardı. Toplumun öne
çıkardığı kişileri siz milletvekili listesine yazarak bir hakkı teslim ettiniz,
o kadar...
Dilek
Akagün Yılmaz ise önseçimle geldi. Yıllardır halkla iç içe olmanın birikimi,
beğenisiyle TBMM’ye girdi. Kimsenin yardımı olmadan...
Biraz
sinirli olduğunuzdan bazı şeyleri karıştırıyorsunuz Kemal Bey. Soros
vakıflarında ikbal arayanlar, Beykoz Konaklarından size önerilenler, Cemaat’in
size fısıldadığı adayları anımsayınız. Yaşamları boyunca CHP’nin kapısından
geçmemiş; CHP’ye oy vermemiş, üye olmamış kişileri bir yerlerden bulup TBMM’ye
sokarak siyasete taşıdınız Kemal Bey.
Türkiye’mizin
güzel gelenekleri vardır Kemal Bey. Yapılan iyilikler, insanın yüzüne vurulmaz.
Vurulursa ayıp edilir. Bu, önemli bir insanlık erdemidir. Burada size, “Kaşıkla
verip sapıyla gözünü çıkarmak” deyimini anımsatmak isterim. TBMM’ye taşıdığınız
çoğu CHP’nin adını bile söyleyemeyen (CHP’nin açılımı, Cumhuriyet Halk Parti
değil; Cumhuriyet Halk Partisi’dir.) arkadaşlarınızın yüzüne vurarak iyi
yapmadınız Kemal Bey. Adınız gibi davranmalısınız.
Kılıçdaroğlu,
açıklamalarıyla siyasete taşıdığı milletvekili, parti yöneticilerine
seslenmekte. “Sakın muhalefetle hareket etmeyin!” demekte. Onlara, küçük bir
anımsatmada bulunmakta. Bakalım, göreceğiz kimlerin başkalarının yardımlarıyla
CHP’de bulunduğunu; kimlerin de kendi aklıyla karar verebilen özgür bireyler
olduğunu? Zaman gösterir bize ak koyunla kara koyunu.
Adil
Hacıömeroğlu
14
Ağustos 2014
Cumhurbaşkanı adayı belirlemedeki yanlış ve seçim başarısızlığı üzerine Kılıçdaroğlu'nu çekilmeye , kurultayı toplamaya çağıran milletvekilleri ; parti tabanının istemini dile getirmişlerdir. Kılıçdaroğlu'nun tepkisi , CHP anlayışına ve demokrat tutuma aykırı özelliktedir. Bu milletvekillerini kendisi meclise taşımış gibi ; seçmenin rolü yokmuş gibi gösteren Kılıçdaroğlu : '' İmza toplasınlar , boylarının ölçüsünü alsınlar . '' demektedir. Partiye cemaat yanlılarını , ulusallık karşıtlarını da sokan Kılıçdaroğlu ; CHP 'nin ilkelerini benimseyenlere karşı duruşu ile dikkat çekmektedir. Bu konuda bilgilendirici ve uyarıcı yazısı ile karşımızda Sn. A. Haciömeroğlu . Teşekkürler!
YanıtlaSilÖZGEN KARA
Yeni genel başkan Kılıçdaroğlu ile bugünkü Kılıçdaroğlu arasında dağlar kadar fark var. İnsanın, hele CHP gibi bir kurumun başındaki bir insanın ilkelerini bir bir yitirmesini izlemek zorunda kalmak beni çok yaraladı.Kahrolsun ilkesiz siyaset!
YanıtlaSilSadece seçimde oy hesabı yapan bir CHP istemiyoruz. Türkiye'nin ufkunu açan, medeniyet yarışında lokomotif güç olacak bir CHP istiyoruz, seçim sonuçları sadece bir araç olsun amaç değil...