Atacan’ın
(9) birkaç yıldır sürekli sorduğu bir soru var bana. “Dünyadaki ilk insan bebek
mi, yoksa yetişkin miydi?” Evet, insan yaşamının başlangıcını merak edenler
için tartışılması gereken bir soru. Aslında bu sorunun içinde evrimle yaradılış
kuramlarının tartışması da var.
Sözü, Atacan’a bırakalım burada… “Eğer ilk insan bebek olarak dünyaya geldiyse kimden doğdu? Yırtıcılardan kendisini nasıl korudu? Nasıl beslendi? Gereksinimlerini nasıl karşıladı? Bildiklerini kimden öğrendi? İyiyle kötüyü nasıl birbirinden ayırdı?” sorularını yöneltiyor. Bunlara benzer sorular sürüp gitmekte.
Atacan:
“Eğer yetişkin olarak dünyaya geldiyse ilk insan, bebek olmadan nasıl doğdu,
kimden doğdu? Yetişkinlik bilgilerini kimlerden öğrendi? Dost ile düşmanı
birbirinden nasıl ayırt etti? Bilincini nasıl oluşturdu? Çocuklarını nasıl
eğitti? İlk insanı Tanrı yarattıysa nasıl doğdu?” sorularını birbirini ardına
yöneltiyor bana.
Çocuğun
bu sorularına inandırıcı yanıtlar veremedim henüz. Yaradılış kuramınca
açıklamak istedim usuna yatmadı söylediklerim.
Evrim
kuramı gereğince konuyu açıklamaya çalıştım ona birkaç kez. Evrimin bir anda
olmadığını ve uzun bir süreci kapsadığını anlattım ona uzun uzadıya. Her şeyin
bir süreç içinde geliştiğini, hiçbir varlığın durağan olmadığını, her canlının
zaman içerisinde değişime uğradığını konuştuk onunla. Birçok araştırma yaptık. Evrim
sürecinde canlıların nasıl değiştiğini ve yetenekler kazanıp yitirdiğini
tartıştık.
Konunun
en iyi örneği, evrenin ve güneş sisteminin oluşması oldu. Zamanla da dünyanın
oluşumu ona mantıklı geldi. Canlıları, dolayısıyla insanları da dünyaya
benzettik. Dünya ile canlıların benzer evrim süreçlerinden geçtiklerinde anlaştık.
Ama yine de sorusunu her fırsatta yinelemekte.
Evet,
Atacan’ın bu sorusunu, tartışıp yanıtlamak gerek. Yanıtlar da onu inandırmalı.
Kafasındaki soruların tamamen yok olması olanaksız. Çünkü soruları artmakta. Bilmenin
en iyi yolu da soru sormak değil mi?
Sadi
Şirazi: "Sorsa bilirdi, bilse sorardı.” sözünü boşuna mı söyledi?
26
Aralık 2020
"Onlar bizim atalarımız, tarihleri bizim tarihimizdir.. Sakın unutma, günün birinde ağaçlardan sallanarak inip dimdik yürüdüğümüz ne kadar kuşku götürmezse, çok daha önceki bir başka gün denizden sürünerek çıkıp karadaki ilk zorlu maceramızı başarıyla göğüslediğimiz de aynı ölçüde kesindir.." Jack London - Before Adam (Âdem'den Önce)
YanıtlaSilİnsan ile hayvan arasındaki sınırı açmak ve ilk insan dediğimiz varlığın ayırt edici özelliğini saptamak gerekiyor. Burada üzerinde durulan birkaç özellik var. Bir tanesi konuşma...Beyinde FOXP-2 gen mutasyonu ile bunun gerçekleştiği düşünülüyor. Bu mutasyon sembolik dil oluşumu için de önemli bir rol oynamış olabilir. Bir diğeri el parmaklarının hareketi. Oppozisyon dediğimiz başparmağın serçe parmağına doğru hareket etmesi, ince el becerisi ve alet yapım ve kullanımı için olmazsa olmaz bir özelliktir. Bir başkası benlik şuurunun oluşması ve böylece ben ile çevrenin ayrışmasıdır. Evrimin makro ölçüdeki tarihsel hareketinin bir prototipini biz küçük çocuklarda görebiliyoruz. Örneğin 3 yaşına kadar çocuklar aynada kendilerini tanıyamıyorlar. Dolayısıyla bu özellik belli ki dilden bile sonra gelişen bir yetenek. Burada belirlenebilecek bir ilk'in, bilimsel olarak ispatı mümkün olmayacak, ancak bu konuda bilimin verileri kullanılarak bir "ilk" spekülasyonu yapılabilir. Bilimsel olarak eğitici, düşünsel olarak zevkli bir uğraşıdır. Burada bu ilklik sınırını bilimsel olarak çizebildiğiniz gibi Allah'ın bir etkisi olarak da görebilirsiniz. Nitekim İslam düşünce tarihinde evrim reddedilmemiş, bilâkis Batı'dan daha önce savunulmuş, hatta Karmatilerin öğretilerinde felsefi olarak işlenmiştir (Kaynak: İhvan-ı Safâ risaleleri). Evrim ve Yaratılış zıtlığının Batı düşüncesinde yarattığı ayrışma, bize sûni biçimde sokulmuş görülmektedir. Çünkü sadece Kuran'daki evrime işaret eden ayetler haricinde, İbn-i Sina'da, Farabi'de, İhvan-ı Safâ'da ve tasavvuf düşüncesinde evrim fikrine doğal bir yakınlığı görmek mümkündür. Ancak elbette bu yakınlık "bilim" kanunlarıyla temellendirilmiş de değildir. Bilimin madde ile düşünce sınırında gezindiği bir dönemde hem madde kısmında, hem de düşünce kısmında yetkin bireylere ihtiyaç var. Umarım Atacan bunlardan biri olacaktır ileride.
YanıtlaSilHocam,Atacan'a küçük yaşlardan başlayarak bilimi sevdirdiğiniz için bir baba olarak, öncellikle sizi kutlamak gerekir.
YanıtlaSilÇocukların bilim dünyasına katkıda bulunabileceklerini fark ettirmek,araştırma yapma, soru sorma, merak etme ve okuma isteği uyandırmak,bilimin yaşamın bir parçası olduğunu göstermek cok büyük bir adımdır.
Bilim alanında yaratıcılığını artırmak
ve buluş yapmaya özendirmek de ileriki aşamalarda faydalı olacaktır.
Atacan'a sevgilerimizle..
İnsan vucüdu evrenin genelinden farklı elementlerden oluşuyor. Oksijen, karbon, hidrojen, azot, kalsiyum, fosfor , potasyum , sülfiür ve sodyum..gazları bizi oluşturuyor doğal olarak enerji mevcut.Yaratıcılığın ve merakın bizi soru sorarak bilimin ve uygarlığın itici gücüne ulaştırır.Merak soru sormakla ilgilidir bilmeyen soramaz.Gözlem süreci bilgi toplama ve sonuca ulaştırur.Bilim de merak olağanın dışına çıkmak merak sonucu yapılan çalışmalar için Prof . dr.Celal Şengör hoca “BİLİM ANCAK BİLİM ADAMI’ nın KİŞİSEL MERAKINI TATMİN İÇİN YAPILMIŞ SÜREKLİ BÜYÜK SONUÇLAR DOĞURABİLİR “ demektedir.Merak doğuştan geliyor.Girişkenlik, atılganlık , özgürce düşünme,konuşma yaşıtlarına göre soru sorabilme yetisi Atacan ‘da yetiştirilme ve ona öğretilenlerden kaynaklı anne öğretmen , baba bilgili eğitimci , yazar yolu açık olsun ..Bilim adamı olma yolunca ilerliyor başarıları daim olsun.Yaratıcılığı körüklüyor ve uygarlığımızı bugünlere ulaştırıyor.Merak bilimsel araştırmaların yolunu açıyor.Fosil keşifleri önemli ,biyolojik yaşam ve evrim hakkında yeni kanıtlar ortaya çıkıyor. Araştırmak çok önemli , bilim öğrenmek insanlara yardım etmek önemseniyor.Bunların ışığında geleceğe daha umutlu bakmalıyız.Adil hocam emeklerinize sağlık bizde sizden bilinmeyenleri öğreniyoruz . Esen kalınız . Saygılarımla.🧿✍️👏🙏🏻💐🍀Fulya Kırımoğlu
SilAtacan'ı merakından ve merak ettiği konudan dolayı kutluyorum. Yanıtı zaman içinde ritülellere bağlanmış. Kimine yeterli gelmiş inanmış, kimi bilimsel kanıt arayışına girmiş. Genetik araştırmalar ve fosil kaynaklar sonucunda primat evrimi ile ilişkilendirilmiş insan. Her iki yolda da kesinlik kazanamamış bir bilinmezlik yine de. Ispatı sağlam delillere ve insan aklına yatmayan bir bilinmezlik olduğunda; ona en yakın bilgi kabul görür.
YanıtlaSilBilim her geçen gün yeni buluşlara, bilgilere imkan verecek şekilde ilerliyor. Belki bu konu da netlik kazanır bir gün.