DEM’Lİ BELEDİYELERDE PKK KIŞKIRTMALARI


31 Mart yerel seçimleri yapıldı. Birçok belediyenin yönetimi el değiştirdi. Bazıların da ise önceki yöneticiler, yeniden seçilip görevlerini sürdürme hakkı elde ettiler.

Hem genel hem de yerel seçimlerin en çok tartışılan konusu ise PKK’nın siyasal uzantısı DEM Parti’nin seçimlere katılması. Bölücülüğünü hiç saklamayan, PKK’ya toz kondurmayan, her fırsatta terör örgütünün eylemlerine arka çıkan bir parti bu. Dünyanın hiçbir ülkesinde ülkenin toprak bütünlüğünü, ulusun birliğini yok etmeyi savunan bir parti yasal çerçevede kurulamaz ve seçimlere giremez. Ne yazık ki ülkemizde bu bölücü parti; kapatılmayıp seçimlere girmekte, üstüne üstlük de on milyonlarca lira seçim yardımı almakta.

“Dem” sözcüğünün sözlük anlamının “kan” olduğunu da söyleyelim. Kimin kanı bu?

Yerel seçimlerde DEM/PKK üçü büyükşehir olmak üzere on ilimizin belediye başkanlığını kazandı. Ayrıca altmış beş ilçe belediye başkanlığı da bölücülerin yönetimine girdi.

14 Mayıs genel seçimlerinde oyları iyice düşen PKK’nın siyasal uzantısı parti, 31 Mart seçimlerinde CHP ile yaptığı gizli/açık ittifakla yeniden güçlendi.

Bölücü parti, daha önceden ne yaptıysa aynısını yapmakta belediyelerde. İşleri halka hizmet değil, bölücülük yapmak ve devlete karşı başkaldırmak. Bu belediyelerde, bölücülük yolunda ilk adımlar atıldı. Her zaman olduğu gibi kamuoyunun tepkisi yoklanmakta. Sonrasında adım adım ilerleyecekler bölücü yolda.

Mardin Büyükşehir Belediye Meclisi, 15 Nisan 2024 günü toplandı. Toplantının açılışında İstiklal Marşı söyleme önerisi, DEM Parti çoğunluğunca reddedildi. Düşünebiliyor musunuz Türkiye Cumhuriyeti’nin bir kentinin belediye meclisinde İstiklal Marşı söylenmiyor. O İstiklal Marşı ki Kurtuluş Savaşı’mızın en umutsuz anında yazıldı. Türk ulusuna ilk dizesinde “Korkma!” diye seslenen bir marş. Mardin Büyükşehir Belediye Meclisi, bu kararıyla hem Kurtuluş Savaşı’mıza hem de devletimizin varlığına karşı çıktı. Bu bağışlanamaz bir başkaldırı…

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Meclisi salonunda bulunan Türk bayrağı, yerinden kaldırıldı. Bayrağımız, bağımsızlığımızın ve ulusumuzun varlığının simgesi. Bu davranış, bağımsızlığımızın ve ulusça varlığımızın yok sayılması…

Tunceli Belediye Meclisi, kentin adını “Dersim” olarak değiştirmiş kendince. Sen, devlet misin ki bir yerleşim yerinin adını kafana göre değiştiriyorsun? DEM’li belediye başkanları kendilerini devlet sanıyorlar. Amaçları, özerkliğe giden bir yolu açmak.

DEM’li il belediyeleri bölücülük yapar da ilçe belediyeleri geri kalır mı? Diyarbakır Bağlar Belediyesinin DEM’li yönetimi ilk iş olarak çatışmalarda öldürülen PKK’lı kadın teröristlerin anısına bir heykel yaptırdı. Heykelin açılışını eşbaşkan Leyla Ayaz yaptı bölücü sloganlar eşliğinde.

Yukarıda anlattığımız bölücü davranışlar sergilenirken bölücülüğün öncüsü sayılan Şeyh Sait’in adı, ne yazık ki Diyarbakır’da bir bulvarda durmakta hala. Ne yazık ki ülkemizin birliğini temsil eden cumhurbaşkanı, içişleri bakanı ve Diyarbakır Valisi bu bölücülüğü izlemekteler büyük bir aymazlıkla hâlâ.

DEM’li belediyeler, yaptıklarıyla açıkça Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ne meydan okumaktalar. Önümüzdeki günlerde özerklik ilan edecekler. Batı Asya büyük bir kargaşa içindeyken bunu fırsata dönüştürüp ülkemizi zor duruma sokacaklar. Bu iş için halkın yaşadığı ekonomik güçlüklerden yararlanacaklar. Bu yolla başka siyasal kümelerden de destek almayı deneyecekler. Bu belediyeler, yakında gemi azıya alırlar, durum onu göstermekte. Bu gidişin sonu buralara kayyım atamak... Devlet, belediyeler üzerinden yapılan bölücülüğe “Dur!” demeli.

Kayyım atandığında bazı demokrasi budalaları, halkın iradesinin yok sayıldığını savunacaklar en yüksek perdeden. “Seçimle gelen, seçimle gider.” sözünü haykırarak bölücü örgüte kol kanat gererek Atatürk’ün kurduğu Türk Devletinin yıkılmasına destek verecekler aymazca.

Hitler ve Mussolini seçimle geldiler, ancak seçimle gitmediler. Dünyayı kan gölüne çevirdiler kısa sürede. Dünyanın farklı ülkelerinde elli milyonu aşkın insan öldü. Sakat kalanların sayısı bilinmiyor. Milyonlarca kişi evsiz kaldı Hitler ve Mussolini’nin sandıkta gitmesini beklerken. Kentler yıkıldı, anılar ve tarih yok edildi.

Dünyanın hiçbir yerinde terör örgütleri demokrasinin bir parçası olamaz. Olduklarında ise demokrasiyi kullanarak güçlenirler. Günü geldiğinde ise o ülkeyi de ülkenin yer aldığı bölgeyi de kan gölün çevirirler. Bu gölde herkes boğulur, demokrasi budalaları da…

                                                                  Adil Hacıömeroğlu

                                                                  20 Nisan 2024

4 yorum:

  1. Maalesef Atatürk'ün partisi de bunlara çanak tuttu.ışbirliği içindeler

    YanıtlaSil
  2. Milletin ve devletin bütünlüğüne yönelik kışkırtmalar demokrasiyle açıklanamaz .Hocam sağolunuz.👏🙏🏻🌺Fulya Kırımoğlu

    YanıtlaSil
  3. Köklü önlemler alınmazsa,dış güçlerin de kışkırtmalarıyla,İrak'da olduğu gibi önümüzdeki belki on yıl içinde bu bölgeler,(Allah o günleri göstermesin) elimizden çıkar. Bunun için ivedilikle toprak reformu yaparak,bölgenin demografik yapısını değiştirerek,muhtemel özerklikle ilgili referandumların önüne geçmek gerekiyor.Demokrasi adı altında,seçimle terör örgütüne yetki veriyoruz,ki yetki vermek düşmanın eline kılıç vermek gibidir.Ondan sonrada düşmandan iyi niyet,merhamet bekliyoruz.Bu durum en hafir tabirle, ancak hamakatlıkla,insanın aklını kiraya vermesiyle,sehlüklukla açıklanabilir.

    YanıtlaSil
  4. Saygıdeğer Hocam, salt demli belediyeler değil CHP ve AKP'li belediyelerde onları belediye kaynaklarından besliyor. İhanet 140 siyasi partilerin ortak noktası.

    YanıtlaSil