SEÇİM YALANLARINA NE OLDU?

Her seçim öncesi ve sonrası alışılagelen yalanlar vardı. Ne yazık ki bu yalanlara inananlar çoktu. Seçim yenilgilerinden ders almak yerine, yalanlardan oluşan bahanelere sığınıldı. Bu nedenle de ülkemiz sorunlarına çözüm oluşturacak halka yönelik siyasetler oluşturulamıyor.

“AKP seçmeni körü körüne oy verir.” sözü; muhalefet parti yöneticilerinin, muhalefeti destekleyen kimi gazeteciler, yurttaşlar söyleyegelir. 31 Mart seçimleri gösterdi ki AKP seçmeni gözü kapalı, körü körüne oy vermiyormuş. Hükümet uygulamalarını yanlış olduğunu gördüklerinde ya oy vermeye gitmiyor ya da muhalefet partilerine destek veriyorlar. Demek ki AKP’nin kazandığı onlarca seçim sonrası sorulacak soru şu idi: “Halkımızın neredeyse yarısı, niye AKP’ye oy veriyor?” Bu sorunun yanıtı bulununca AKP’ye karşı savaşım amaca ulaşır.

AKP seçmeninin kömür, makarna karşılığında oy verdiği söylendi yıllarca. Bu yalana, ağır suçlamaya ilk karşı çıkanlardanım (Bkz. Kömürcü, Makarnacı Koyunlar https://adiladalet.blogspot.com/2014/01/komurcu-makarnaci-koyunlar.html ). Halkı verdiği oy yüzünden suçlamak çok yanlış. Onu, düşüncelerinle ikna edemiyorsan sorun sende.

İkinci bir yalan: “AKP, oyları çalarak seçimleri kazanıyor.” Görüldüğü gibi bu yalan da pazar günü seçim sandıklarında çöktü. Demek ki sandığa atılan oy, ona sahip çıkılınca yok olmuyor. Bu söylem sandık başkanlarına ve sandık kurulunda bulunan devlet memuru olan üyelere ağır bir suçlama içerir. Devlet memurlarının ezici bir çoğunluğu işlerini namuslarıyla yapar. Ayrıca il ve ilçe seçim kurullarında da memurlar var. Ayrıca sandık, il ve ilçe seçim kurullarında partileri temsilen üyeler bulunmakta. Toptancı bir görüş ve yalanla bu kişileri suçlamak hem büyük bir ayıp hem de onlara haksızlık. Çoğu devlet memuru olan bu kişiler de seçmen ve oy kullanıyorlar. İşini yapmamakla suçladığınız kişilerin oyuna gereksinmeniz yok mu sizin?

“YSK, geliştirdiği yeni bilgisayar programlarıyla sandıklardan gelen oyları değiştirip AKP’ye yazıyor.” Benzeri tümcelerle YSK, olmadık yalanlarla suçlanmakta yıllardır. Bu seçim gösterdi ki YSK’ya giden sandık sonuçlarını olduğu gibi yayımlamakta.

“Anadolu Ajansı, muhalefetin oylarını vermiyor.” tümcesi ise seçim akşamlarının ünlü yalanı. Görüldüğü gibi oy alırsan ilk dakikalardan başlayarak oyların açıklanır, Türkiye haritası kırmızıya boyanır.

Bir diğer yalan ise “Tayyip Erdoğan’ın diktatör olduğu ve koltuğunu seçimle bırakmayacağı” idi. 2019 seçimlerinde AKP ve ortağı MHP; Ankara, İstanbul, Adana, Antalya ve Mersin büyükşehir belediyelerini kaybetti. Bu belediyeler, kavgasız gürültüsüz teslim edildi CHP’li belediye başkanlarına. O zaman “Diktatör olan biri, beş büyük belediyeyi kuzu kuzu teslim eder mi rakibine?” diye sorduk. Usçu bir yanıt alamadık.

Yukarıda başlıca yalanları yazdık. Bunlara benzer onlarca yalan ver. Bu yalanlar, bilinçli olarak çıkarıldı. Kim tarafından? Ülkemizde karışıklık çıkarmak isteyenlerce, yani emperyalist odaklarca. Bu yalanları yayanlar ise FETÖ ve PKK… Muhalif olan birçok kişi, bu yalanlara sarıldı bilerek ya da bilmeyerek. Bazı siyasal parti yöneticileri de başarısızlıklarını örtmek için ne yazık ki bu yalanlara sarıldı.

En çok üzüldüğüm şey ise siyasal parti yöneticilerinin yukarıdaki yalanlara sarılmalarının nedeni, Türk devlet geleneğini bilmemeleri. Cumhuriyet kurumlarının çoğunun hâlâ dimdik ayakta durduğunun farkında olmamaları.

31 Mart seçimleri yalanları çürütmesi bakımından olumludur. Emperyalist odaklara kanıp yalan söyleyenlerden bir vicdan muhasebesi, en azından bir özür beklemek kamuoyunun hakkı. Ama nerde…

                                                                            Adil Hacıömeroğlu

                                                                            2 Nisan 2024

3 yorum:

  1. Helal olsun Adil bey. Bu kadar doğru analizi hazım etmeye insanoğlunun kibri izin vermiyor.

    YanıtlaSil
  2. Ben de özür bekliyorum. Mesela aklıma nüfusun %10'u İşid'çi, 15 Temmuz'dan sonra AKP bunlara silah dağıttı, ilk seçim kaybında ortalığı kan gölüne çevirecekler diyen adamlar geliyor. Öyle bir şey olur mu dediğimizde "twitter'da okuduklarından" kaynakça gösteren bu vasıfsız arkadaşlardan özür falan da beklemeye gerek yok bence. Gölge etmesinler, başka ihsan istemez.

    YanıtlaSil
  3. Ağzına sağlık abim aynen öyle

    YanıtlaSil