Hazreti
Ali: “Gerçeğin hatırı, dostun hatırından üstün tutulmalı.” der. Ne güzel, ne
anlamlı bir söz… Gerçeğin gücünün, değerinin ne denli önemli olduğunu vurgular
bu özdeyiş.
Hz.
Ali, yukarıdaki sözüyle bizlere; gerçeğin peşinden gitmemizi, gerçekle yolumuzu
aydınlatmamızı öğütlemekte. Gerçekten uzak dostların hatırının da sayılmaması
söz konusudur bu güzel sözde. Dost, gerçeği söylediğinde hatırı sayılmalı,
üstün tutulmalı, onun yolundan gidilmeli. Aslında bu söz, bize gerçeklerden
uzak kişilerle dostluk kurmamayı da öğütler.
Gerçeklerden
uzak, yalanları kılavuz edinmiş, ikiyüzlü kişilerden uzak durmak, onlarla
dostluk kurmamak gerektiğini yukarıdaki özdeyişiyle ne güzel anlatmakta
yüzyıllar öncesinden Hz Ali.
Gerçekçilikten
uzak, yalanlarla göz boyayan kişilerle, siyasetçilerle aynı yolda yürümemenin
öğüdüdür Hz. Ali’nin günümüze ışık tutan sözü. Gerçeği eğip bükerek değiştirip
yalan denen karşımızdakini aldatıcı süslü sözlerle insanları kandırmayı meslek
edinmiş günümüz siyasetçilerine güvenmemenin uyarısıdır bu söz. Doğaldır ki
anlayana…
Yunus
Emre gibi Taptuk’un tekkesine doğru odunları taşmak, eğrileri içeri sokmamaktır
gerçekçilik, doğruluk. Çünkü eğrinin girdiği yerde dirlik düzen olmaz. Eğri,
doğruyu gölgeler; onun ışığını karanlığıyla yok etmeye çalışır. Eğrilik, doğru düşünceyi
yok eden gizli bir düşman. İnsanlık, tarih boyunca eğriyi doğrultma savaşımı
vermedi mi? Gerçeğin aydınlığında mutlu, erinçli, barışçı ve insanca bir
düzenin kurulması için çaba göstermedi mi kişi?
Kişi,
gerçeği bilir. Ancak kişisel çıkarları için eğrinin yanında durur. “Ben dostuma,
dostluğuma, yıllardır üyesi olduğum partiye ihanet edemem.” der. Aslında ihanet
edemediği kişisel çıkarıdır. Sen dostuna ihanet etmiyorsun, ama gerçeğe ihanet
ediyorsun. İnanmadığın bir yola bilerek gidiyorsun. Bu, insanlık adına bir
utanç değil mi? Böylece içinde yaşadığın toplumun geleceğini karartarak
insanlığa ihanet ediyorsun. Toplumun geleceği, onu kurtaracak gerçek senin için
önemli değil mi?
“Efendim;
falanca kişi yerdeşim, komşum, arkadaşım, hısım akrabamdır; o dururken
başkasını desteklemem yakışık alır mı?” demekte çoğu kişi eğrinin yanında yer
almasını gerekçelendirmek için. Niye Hz. Ali kadar yürekli değilsin? Neden onun
gibi gerçeğin ardında koşmayı ilke edinecek yüreklilikten, insanlıktan
yoksunsun? Niçin Yunus gibi olamıyorsun da toplumun geleceğinin temeline eğri
odunları yerleştirmektesin? İnsan olmak, insanca yaşamak, kişilikli davranmak niye
sana bu denli zor gelmekte?
Atalarımız:
“Dost acı söyler.” demiş. Gerçeğin ışığında yürümemek için ayak diretenleri,
gerekçeler üretenleri uyaran ne güzel atasözü bu… Dostluk, acı da olsa gerçeği
söylemektir dostuna. Bu gerçeği söylerken dostumuzun sosyal konumuna, oturduğu
koltuğa bakmadan ve eğip bükmeden söylemeli ışıklı sözü. Bugün söylediğimiz
gerçek, dostumuza acı da gelse gelecekte büyük yararları olacağından söylemeliyiz
güneş gibi aydınlatıcı düşüncemizi. Unutmayalım ki güneşe baktığımızda ilk önce
gözlerimiz kamaşır, sonrasında dünyadaki her şeyi onun ışığında tüm güzelliği
ve yalınlığıyla görürüz.
Ünlü
ozanımız Tevfik Fikret, yüzlerce yıl sonra Hz. Ali ve Yunus Emre’yi doğrulayan
şu anlamlı, yol gösterici özdeyişi söyler: “Hak bildiğin yolda yalnız da olsan
yürüyeceksin.” Hak bildiği yolda yalnız yürüyemeyenlerin bin kez utanması gereken
bir söz bu.
Gerçeğin
gücünden korkmamalı, yalanın ve ikiyüzlülüğün sinsiliğinden, zehrinden
korkalım.
Dostluklar, insanlık erdemleri üzerine kurulmalı. Bazı
kişiler için erdemli insan olmak, çok mu zor?
En
iyisi mi biz her koşulda Hz. Ali ve Tevfik Fikret’in sözlerini, Yunus’un
davranışını kılavuz edinip gerçeği aydınlatıcı ışığında yürüyelim. Başımıza ne
gelirse gerçekten, doğruyu yapmaktan gelsin.
Adil
Hacıömeroğlu
21
Nisan 2024
Mükemmel bir anlatım. Daima doğru ve doğrunun yanında olacağım.
YanıtlaSilŞükran Şen
YanıtlaSilDostluk fedakarlık , güven , dürüstlük, ahlak , sevgi , destek olmak vefadır. İnsanlık adına yüce bir erdem olan bu tümce manevi duyguları ifade eder.Siyaset yaparken kişiye yaptığının doğru olmadığını hatırlatan kişiler vefalı dostlardır .Gerçek dostlar kalplerde iz bırakırlar .Dostluk gerçekliktir , kardeşliktir , karakterli olmaktır, güvenmektir , dengeli olmaktır, her zaman dostun söylediğine değer verilmelidir.
YanıtlaSilHocam yüreğinize sağlık .👏.Güzel dostlukların baki kalması dileğiyle🙏🏻🍀🌺 ..Fulya Kırımoğlu
Hz.Ali ve Yunus Emre güzel söylemişler.Peki ya Adil Hacıömeroğlu?"Unutmayalım ki güneşe baktığımızda ilk önce gözlerimiz kamaşır, sonrasında dünyadaki her şeyi onun ışığında tüm güzelliği ve yalınlığıyla görürüz." ne kadar derin ne kadar anlamlı bir söz.Erdemli olmak ahlaklı namuslu dürüst olmak ve gerceğin doğrularından asla ödün vermemek bu değer yargılarını içselleştirememiş tiplumlarda kimi zaman önüne engeller zorluklar çıkarabilir ama sonunda erdemli ahlaklı namuslu olmak bütün engelleri yıkar ve önünü aydınlatıp güzelliklere ulaşmanı sağlar
YanıtlaSilCenab-ı Hak'ka şöyle bir soru sorsak ;Bu kainatı niçin yarattın?Sonra niçin yevm-i kıyametde her şeyi yıkıyorsun? Bunun cevabı gerçeğin izini sürecek bir varlık(insan) için kainatı yarattım,hak edene hakkını vermek (mutlak adalet) için kainatı yıkıyorum olacak..."Siz insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz,iyiliği emreder,kötülükten meneder ve Allah'a inanırsınız....... Al-i İmran 110".. Bu ümmetin sair ümmetlerden hayırlı olmasının sebebi;emr-i bil maruf (gerçeği) ve nehy-i anilmünker(tezvirattan-süslü yalanlardan) olduğundan emr-i bil marufun önemi üzere,iman üzerine taktim olunmuştur. Gerçi emr-i bil maruf diğer ümmetlerde var idiyse de,bu ümmette olan ila-yı kelimetullah için mücahedeyle emr-i bil maruf,diğer ümmetlerde olmadığı için,peygamberimizin ümmeti en hayırlı ümmettir. Bu vechile bize düşe görev ayete muvafık olarak,gerçeğin izini sürmektir.
YanıtlaSil