11 EYLÜL 1919 PERŞEMBE


“Sivas Kongresi’nin son günü. 4 Eylül’de açılan Kongre’nin bugünkü sekizinci birleşiminde, Temsil Kurulu’nun mali kaynaklarının ne olacağı tartışıldı. Delegelerin gittikleri yerlerden topladıkları parayı göndermeleri kabul edildi. Üç delegenin orada bağışladığı 1.400 lira, teşekkürlerle kabul edildi. Sivas’ta haftada iki kez çıkarılacak İradei Milliye gazetesi için Hami, Vasıf, Mehmet Şükrü, Hüsrev Sami Beyler görevlendirildi. Sivas Valisi Reşit Paşa ve Üçüncü Kolordu Kumandanı Selahattin Bey’e teşekkür edilmesi, akşam Belediye’de eşrafın çağrılı olduğu bir açık toplantı yapılması ve yarın Cuma namazına toplanacak halka konferanslar verilmesi kararlaştırıldı. Yapılan açık oylama ile Karahisar-ı Sahip’ten Miralay Vasıf Bey, Eskişehir’den Hüsrev Sami Bey, Bursa’dan Hakkı Behiç Bey, Ankara’dan Ömer Mümtaz Bey, Denizli ve Aydın’dan Mazhar Müfit Bey, Niğde’den Ratipzade Mustafa Efendi Temsil Kurulu’nun yeni üyeleri olarak seçildiler. Bu altı kişinin eklenmesiyle Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Temsil Kurulu 16 kişiye çıkmış oldu. Erzurum Kongresi’nde Mustafa Kemal Paşa, Rauf Bey, İzzet Bey, Servet Bey, Şeyh Fevzi Efendi, Bekir Sami Bey, Sadullah Efendi, Hacı Musa Bey Temsil Kurulu’na seçilmiş, daha sonra tüzüğün bir maddesi uyarınca bunlara Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir de eklenmişti. (Zeki Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü II, Türk Tarih Kurumu Basımevi – Ankara 1994, s. 97)”

Kongre’den sonra ilk iş olarak milletin kurtuluş iradesinin sesi olacak İrade-i Milliye gazetesinin çıkarılması oldu. Çünkü İstanbul’da yayımlanan gazetelerin çoğu, milletin sesine kulaklarını tıkamıştı. Onlar; işgalcilerin, teslimiyetçilerin, mandacıların yayın organıydı. Bu nedenle İrade-i Milliye’nin ilk sayısı 14 Eylül 1919’da Sivas’ta yayımlandı. Sivas’ta 16 sayısı çıkarılır bu gazetenin. Burada Vilayet Matbaası’nda basılır. Gazetenin adının altında: “Metalib ve Amal-i Milliye’nin Müdafiidir (Milletin arzu ve isteklerinin savunucusudur.).” yazmaktaydı. Daha sonra Temsil Kurulu Ankara’ya gelince burada yayınlarını 1922’nin sonuna dek sürdürür.

Temsil Kurulu’nun karşısına çıkan en büyük sorun, paradır. Bunun için de halka başvurulur. Yurttaşlarımızın helal kazançlarından bağışlar yapılır. Yurdumuzun kurtuluşu için insanlarımız, lokmalarını küçülterek artırdıkları paraları Temsil Heyeti’ne verirler.

“Sivas Kongresi bir bildiri yayımladı. Erzurum Kongresi’nin aldığı kararları bütün yurt için geçerli hale getiren kararların özeti şöyle: Ateşkes sınırları içinde kalan topraklar birbirinden ve Türkiye topluluğundan ayrılmaz bir bütündür. Bu bölgedeki İslam unsurları birbirinden ayrılmaz öz kardeştirler. Milli bağımsızlık için milli kuvvetleri etken ve milli isteği hakim kılmak esastır. Her türlü müdahale ve işgale, özellikle bağımsız Rum ve Ermeni devleti kurma çabalarına karşı birlikte savunma ve direnme ilkesi kabul edilmiştir. Müslüman olamayanlar için yeni ayrıcalıklar kabul edilmeyecektir. Hükümet bir baskı karşısında yurdun herhangi bir yerini terk veya ihmal ederse, buna karşı her türlü tedbir alınmıştır. İtilaf Devletleri’nden birinci maddedeki sınırların parçalanmasından vazgeçmesi ve halkın haklarına saygı göstermesi beklenmektedir. İstila amacı beslemeyen, milletin haklarına saygılı bir devletin fenni, sınai ve iktisadi yardımları kabul edilecektir. Hükümet meclisi toplamalı ve milli isteğe uymalıdır. Milli tehlikelere karşı kurulmuş dernekler, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında birleştirilmiştir.

Temsil Kurulu Başkanı Mustafa Kemal, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Kuruluş bildirisini Sivas Valiliği’ne verdi. Dernek 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi açılıncaya kadar, Anadolu hareketini yönetecek ve ikinci bir hükümet gibi çalışacaktır. Derneğin kuruluşu, daha sonra Cumhuriyet Halk Partisi’nin de kuruluş tarihi olarak kabul edilecektir.

Sivas Kongresi imzasıyla İngiltere, Amerika, Fransa, İtalya, Sırbistan, Felemenk, İsveç, Danimarka ve İspanya’nın İstanbul’daki temsilcilerine bir tel çekilerek millet meclisini toplamayan Damat Ferit Paşa Hükümeti’nin milleti temsil etmediği bildirildi. Bu hükümetin zulüm ve şiddetle ayakta kalmaya çalıştığı, milli birliği bozmak için İslam milletleri birbirine kırdırmaya giriştiği, milletle Padişah’ın temasına engel olduğu, bu nedenle hükümetle ilişiğin kesildiği anlatıldı. ‘Sulhun takarrürü de ancak millete müstenit bir Osmanlı kabinesi teşekkül etmekle kabul olunabilir.’ denildi. Telgrafta, genel güvenliği bozacak hiçbir harekete meydan verilmeyeceği üstlenilerek büyük devletlerin manevi yardımlarından emin olunduğu bildirildi.

Temsil Kurulu, kolordulardan doğrudan doğruya Padişah’a başvurulmasını istedi. Kolordulara verilen tel örneğinde Hükümet’in Kürdistan’ı ayaklandırarak yurdu parçalatmaya kalkıştığı, İstanbul Hükümeti’ne milletin inancı kalmadığı bildirilerek bu casus örgütünün, hakkında ivedilikle soruşturma yapılıp cezalandırılması istendi. Adaletli bir hükümetin kurulmasına kadar Hükümet’le ilişkinin kesildiği bildirildi. Kolordu komutanları telgrafları çekmeye başladılar. Temsil Kurulu’nun isteği üzerine telgraf merkezleri işgal edildi.

12. Kolordu Komutanı Ali Sait Paşa Konya’ya gelerek görevine başladı. Burada görev yapamayacağını anlayan Sait Paşa, 25 Eylül’de şehirden ayrılacaktır.

7 Eylül’de İstanbul’dan yola çıkan General Harbord Kurulu, Konya’ya geldi. Harbord 20 Eylül’de Sivas’a gelecek, Mustafa Kemal ile görüşecek ve oradan Doğu’ya hareket edecektir.

İngiltere’nin İstanbul Yüksek Komiseri Amiral de Robeck, İstanbul’a geldi. İlk Yüksek Komiser Calthorpe, 13 Kasım 1918’de gelmiş, 5 Ağustos’ta İstanbul’dan ayrılmış ve 26 Ağustos’ta görevini Robeck’e devretmiştir. Calthorpe’un ayrılışından beri yerine Amiral Webb vekâlet ediyordu. Üçüncü başkomiser Rumbold ise İstanbul’a 17 Kasım 1920’de gelecektir.

Salih Bey (Bozok) Bekirağa Bölüğü’nden tahliye edildi.

Ticaret ve Ziraat Bakanı Tahir Hayrettin Paşa’nın istifası kabul edilerek yerine Hadi Paşa atandı. Hadi Paşa 2 Ağustos’ta Genelkurmay Başkanlığı’na atanmıştı.

Albayrak: Sivas Kongresi ile ilgili haberler. -İstanbul’daki İngiliz Muhipler Cemiyeti’ne ve yardakçılarına hediye. -Hükümet ne yapmak istiyor? Sivas Kongresi’nin Hakipay-ı Şahane’ye bildirisini İçişleri Balanı çektirmek istemiyor. İfham’da H. Ragıp: Yalnız iki parti var: Türk’e yardımın Türklerden geleceğini bilerek hak isteyenler, merhamet dileyenler. Akşam: Avusturya ile İtilaf Devletleri arasında barış imza edildi. Akşam, Anadolu’dan haber alınabilmesi için, Soysalllıoğlu İsmail Suphi’yi Anadolu’ya göndermiştir. Her hafta birkaç mektup yazacak. Türk Dünyası: Hürriyet ve İtilaf’ın adı edilmeye değer bir önemi kalmadı. Yeniden iktidara gelemeyecek kadar perişan haldeler. Peyam: Yeni Almanya’nın bugünkü durumu. -Ali Kemal: Almanya’da İhtilal. İleri’de Celal Nuri: Fransa’yı, İngiltere’yi, İtalya’yı işlerimize daha fazla ortak ettirmek lazımdır. Bunun dışında bir kurtuluş yolu göremiyorum. Şu fesih topraklara bu kadar milyon lira döken Büyük Britanya ve Fransa o paraların heba ve heder olmaması için buraya biraz daha akıl ve para ikraz etmelidirler. Alemdar’da R. Cevat, İttihatçılar devlete kundak sokmak istiyorlar. Arzu ederiz ki, Sadrazam Paşa Hazretleri, ocağın önünde çömelip devlet binasına sokuşturduğu kundağı üfleyen bu haydutları bir tekme ile ocağın içine savursun. Şiddetli icraat zamanındayız. İstiklal’de Selim Sırrı: Ahlak bozukluğu. (Aynı yapıt, 97-98-99)”

Yukarıda anlatılardan anlaşıldığı gibi İstanbul Hükümeti giderek yazgısını emperyalistlerle birleştiriyor. Tam bir teslimiyet içinde Damat Ferit ve Hürriyet İtilaf Partisi. Bundan yüreklenen İtilaf devletleri ve ABD, kendi aralarında egemenlik savaşımı vermekteler. İstanbul Hükümeti, tam bir teslimiyet içinde. İşgalcilere direnmek, uslarının köşesinden bile geçmiyor.

İstanbul basınının öne çıkan köşe yazıcılarının bazıları, işbirlikçilikte vites yükselttiler. Onların gelecekteki Türkiye kurgusunda Türk ulusu yok! Her şeyi işgalcilerin düşüncelerine, inisiyatiflerine bırakmış durumdalar.

Ülkemizin dört bir yanının ihanet çemberiyle sarıldığı bir anda, Mustafa Kemal Paşa’nın tam bağımsızlığa olan inancı zerre kadar sarsılmadı, ulusuna olan inancını, kurtuluşa olan umudunu hiç yitirmedi. Onu başarıya ulaştıran bu inanç ve umuttur.

                                                         Adil Hacıömeroğlu

                                                         11 Eylül 2024


2 yorum:

  1. Selam olsun Çelik yürekli, azimli atalara

    YanıtlaSil
  2. Değerli Adil Öğretmenim , emeğinize yüreğinize sağlık . Umut olmadan yaşam olmaz .Bize bu güzel vatanı armağan eden Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına sevgi , özlem ve minnetle şükranlarımıı sunuyorum Ruhları şad olsun👏🇹🇷🇹🇷🇹🇷♥️👏🙋‍♀️🍀🌿🌹Fulya Kırımoğlu

    YanıtlaSil