10 EYLÜL 1919 ÇARŞAMBA


Mustafa Kemal, Ali Galip Bey ve adamlarını yakalamakla görevli Süvari Alayı Komutanı İlyas Bey’e, Kongre adına verdiği emirde, kaçakların ivedilikle yakalanmasını, Kürtlük akımına hiçbir elverişli alan bırakılmamasını, Malatya ve Elazığ’da yönetime el konulmasını, buralarda millete ve halka karşı hiçbir davranışa meydan verilmemesini, kaçaklara uyanların acımadan yok edileceğinin duyurulmasını ve namuslu halka gerçeğin açıklanmasını istedi. Malatya’da Hükümet’i basan Ali Galip Bey, sandık emininden ‘Mustafa Kemal ve avanesini tepeleme masraflarına karşılık’ olarak altı bin lira aldı. Ali Galip Bey, üzerine asker sevk edildiğini duyunca yanındakilerle birlikte Malatya’dan Kâhta’ya kaçtı. Bölgede nüfus araştırması yamakta olan İngiliz Binbaşı Noel de Ali Galip Bey’le birlikte bölgeyi terk etti. Bunlar, Urfa yoluyla Halep’e gideceklerdir. (Zeki Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü II, Türk Tarih Kurumu Basımevi – Ankara 1994, s. 94)”

Elazığ Valisi Ali Galip ülkesine ihanet etmeyi sürdürmekte. Yurtsever askerler, onu köşeye sıkıştırdıkları için kaçmak zorunda kaldı İngiliz Binbaşı ile. Binbaşı Noel, bölgede niye nüfus araştırması yapar ortalık toz dumanken? Bu kişiye bu izni veren kimler?

“Sivas Valisi Reşit Paşa, baştan beri takındığı ikircikli tutumu bırakarak Mustafa Kemal ve Kongre yanında yerini aldı. Ali Galip olayından ötürü Hükümet’e çıkıştı. Sivas Kongresi’nin dağıtılamayacağını, Mustafa Kemal ve Rauf Bey’in tutuklanamayacağını bildirdi. ‘Canice tertipler içinde bulunuyorsunuz, memleketi felakete sürüklüyorsunuz’ dedi. İçişleri Bakanı Adil Bey, cevabında Ali Galip Bey’i Kongre’yi dağıtmakla görevlendirdiğini inkâr etti. ‘Vatanseverliğim kimseden aşağı değildir’ dedi. Reşit Paşa, makamı kime bırakacağını sordu. (Aynı yapıt, s. 94)”

Vali Reşit Paşa, Ali Galip’in İngilizlerle ihanete varan birlikteliğini yakından gördü. Ayrıca Kongre’ye katılanların nasıl büyük bir özveri ve yurtsever duygularla çalıştıklarına tanık olunca Mustafa Kemal ve arkadaşlarının yanında yer aldı.

“Sivas Kongresi’nin yedinci oturumu, Kongre bildirisi hazırlanarak kabul edildi (yarınki tarihle yayımlanacak); dün kararlaştırıldığı üzere Amerikan Senatosu’na bir yazı yazılarak Senato üyelerinden bir komitenin İmparatorluğun her tarafını gezip incelemek üzere Türkiye’ye gönderilmesi istendi. Kongre Başkanlık Kurulu’nun imzalarını taşıyan ve gazeteci Browne’a verilen mektupta Kongre’nin amacı, ‘halkın isteklerini yerine getirmek, azınlıkları koruma altında bulundurmak, yurttaşların haklarını güvenceye bağlamak’ diye anlatıldı, Kongre kararı bildirildi. Kongre, Batı Anadolu’daki Kuvayı Milliye’nin yönetim ve donatım sorunlarını görüştü. Mustafa Kemal, yeterli kaynakları bulabilmek için gerekirse mal sandıklarına el koyabileceklerini söyledi.

Sivas Kongresi tarafından Batı Anadolu Kuvayı Milliye Komutanlığı’na atanan Ali Fuat Paşa, emrindeki birliklerle Ankara’dan Eskişehir’e hareket etti.

Alaşehir ve Havalisi Umum Kuvayı Milliye Kumandanı Mustafa imzasıyla Akhisar Kaymakamlığı’na gönderilen yazıda, İzmir (Aydın) Valisi İzzet Bey’in Kuvayı Milliye hakkında ‘çeteler’ ifadesini kullanması protesto edildi. Valinin bu görüşünü değiştirmesi için kaymakamın girişimde bulunması istendi. Türk ve Yunan askeri bölgelerinin ayrılmasından sonra Kuvayı Milliye’nin ateşi kestiği ancak Yunanlıların saldırılara devam ettiği belirtilerek buna devam ederlerse Kuvayı Milliye’nin karşılık vereceği yazıldı, ordu kuvvetlerine ihtiyaç olmadığı ileri sürüldü. Vali İzzet Bey, kendisine ulaşan bu yazıyı Hükümet’e gönderecek, İngilizlere de gösterecektir. (Aynı yapıt, s. 94-95)”

İzmir’i buyruğundaki birlikleri kışlalara kapatarak, halk direnişini önleyerek Yunanlılara teslim eden İzmir (Aydın) Valisi Kambur İzzet, şimdide halkın örgütlediği direniş örgütü Kuvayı Milliye’nin yazışmalarını İngilizlere bildirmekte. Bu haini görevde tutan da Padişah ve Sadrazam Damat Ferit Paşa. Ne yazık ki bazı bilgisizler, Padişah Vahdettin’in ve İstanbul Hükümeti’nin Kurtuluş Savaşı’nı desteklediklerini savunmaktalar. Vahdettin’in valilerinden yalnızca ikisi Ali Galip ve Kambur İzzet. İstanbul Hükümeti kışkırtıp desteklediği birçok iç isyanla ulusumuzun işgalcileri yurttan kovma savaşımına engel oldu bir süre. Bilgi sahibi olmadan tarihsel olaylar hakkında konuşmak; tarihe, ülkemize, halkımıza ihanet değil de nedir?

“Batı Anadolu’da Yunan zulümlerinde şikayetleri incelemekle görevli Müttefik Komisyonu, Çine’ye geldi. Yörük Ali Efe’yi, halktan bazı kişileri ve 57. Tümen Komutanı Albay Şefik Bey’i dinledi. İngiliz Amirali Heck, Amerikan Amirali Bristol, Fransız Generali Binozet, İtalyan Generali Dalolyo’dan kurulu heyet Albay Şefik Bey’den ordunun direnişe katılıp katılmadığını, yurtlarını terk eden Aydınlı Türklerin niçin geri dönmediğini sordu. Şefik Bey, direnişe ordunun katılmadığını ileri sürdü ve Kuvayı Milliye teşkilatının halkın Yunan zulmüne tepkisinden doğduğunu anlattı. Şefik Bey generallerin tarafsızlığı konusunda olumlu bir izlenim edindi.

İtilaf Devletleri ile Avusturya arasında Saint Germain Anlaşması imza edildi. Anlaşmaya göre İtalya, Yugoslavya, Macaristan, Romanya, Çekoslovakya Avusturya’dan toprak alıyor. Avusturya, deniz kuvvetleriyle ticaret filosunu galiplere teslim ediyor. Anlaşma metninde Avusturya’nın besleyebileceği asker sayısı 30 bin kişiyle sınırlanıyor ve Almanya ile birleşemeyeceği hükmü yer alıyor. Dünya Savaşı’nda Almanlarla birlikte savaşan ve yenilen Avusturya ve Macaristan İmparatorluğu, savaş sonunda dağılmış, Avusturya, 3 Kasım 1918’de ateşkes imza etmişti. Alman Barışı ise Versay’da 28 Haziran’da imza edilmişti.

Türk Hükümeti’nin şikâyeti ve İngiliz Kuvvetleri Başkumandanı General Milne’in uyarısı üzerine, Yunan İşgal Kuvvetleri Kumandanı Nider, birliklerine verdiği emirde, kendi tasvibi olmadan bulundukları hatlardan ileri geçmemelerini ihtar etti, karşı saldırıların ise Türklerin ilk karakollarına kadar yapılabileceğini bildirdi. Nider, 1 Ekim’de verdiği emirde, saldırıya uğramaları durumunda karşı saldırıda serbest olduklarını bildirecektir.

Temsil Kurulu, milli hareketin karşısında olan Niğde ve Kayseri mutasarrıfları ile Niğde muhasebecisi ve komiserinin tutuklanarak Sivas’a getirilmelerine karar verdi. Temsil Kurulu, Kongre kararına dayanarak Padişah’a çekilen telgrafın İstanbul merkezince alınmaması üzerine, bütün merkezlerin İstanbul’la ilişiği kesmelerini emretti.

Biga ve Gönen’de Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin şubeleri kuruldu. Gönen Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin başkanı Binbaşı Hazım Bey.

8 Ağustos gecesi Bekirağa Bölüğü’nden kaçan eski Şark Orduları Komutanı Halil Paşa, Ankara’ya geldi. Buradan Sivas’a geçecek olan Halil Paşa, Mustafa Kemal tarafından Bolşeviklerle ilişki kurmakla görevlendirilerek Bakü ve Moskova’ya gönderilecektir.

Şarki Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Erzurum Heyet-i Merkeziyesi milletin güvenine layık yeni bir kabine kurulmasını Padişah’tan istemeye karar verdi.

Paris Barış Konferansı’ndaki Hicaz delegasyonu, Faysal’ın talimatıyla İngiliz delegasyonuna bir muhtıra vererek İngilizlerin Suriye’yi Fransızlara bırakma planına karşı çıktı. Crane-King Komisyonu’nun bu bölgede yaptığı soruşturma sonuçlarına saygı gösterilmesini istedi. Crane-King Komisyonu’na Suriyeliler, Fransız egemenliği istemediklerini bildirmişlerdi. Bu konuda görüşmelerde bulunmak üzere Faysal da 18 Eylül’de Londra’da olacaktır.

Fransız Doğu Orduları Başkumandanı d’Esperey, Milne’in geri çağrılmasını istedi. İngiliz Yüksek Komiser Vekili Webb, raporunda Venizelos’un istatistiklerinin yalan olduğunu belirtti. Akhisar’daki denetim subayının raporundan: Erlere 50, subaylara 100 piastre (Liranın yüzde biri değerinde Türk parası-AH.) veriliyor ama Kuvayı Milliye’ye katılmaları bundan olmasa gerek. Çünkü tarımda şu iş gücü azlığından daha fazlasını rahatça kazanırlar. Türk köyleri başta bir başkaldırı içinde değillerdi. Herhangi bir müttefik ülkenin işgaline ses çıkarmazlar, hatta tercih ederlerdi. Yunanlılar katliam yapıncaya kadar da bekleyiş içindeydiler. Ama artık Yunan yönetimini reddetmek için savaşmaya kesin olarak hazır durumdalar.

Fransız Le Temps’ın başyazısı: Anadolu’da teşkilatlanmakta olan Türk kuvvetleri, yetenekli önderlerin idaresi altında siyasi ve milli bir programa uygun olarak kurulmuştur. İfham: Yeni Dünya ve Biz: Milliyet prensiplerine göre kurulan yeni dünyada yerimizi kuvvetli olarak almalıyız. Bizi bugünkü halden kurtarmak için müzaheret edecek maddi refahı manevi hakimiyete değişecek bir kavim olmadığımızı göstermeliyiz. İstiklal: Son gelen Rus gazetelerinin yazdığına göre, Bolşevik aleyhindeki Kırım Müslümanları, uzun müddet serseri bir hayat geçirdikten sonra Moskova’da Bolşevik reisleri arasına karışan Mustafa Suphi Bey’i kurşuna dizmişlerdir. Akvam’da Rıza Nur: Vahim bir halet-i ruhiye: Herkes ye’se, fütura düşmüş. Herkes şahsını kurtarmaya çalışıyor, yangından ne kurtarırsak kârdır diyor. Devlet ölüyorsa, yağma edilecek bir teneşiri, kefeni kalmış demektir. Oysa eskisinden daha vatanperver olmak vaziyetindeyiz. İnşallah Türkiye, tam istiklaliyle yine yaşayacak, eskisinden daha iyi olacaktır. Peyam: Ermeni katlinden kimler sorumludur? Olay nasıl başladı? Almanya’nın sorumluluğu yok mudur? Türk Dünyası: Harbiye Nazırı’nın askerlerle bayramlaşması. Akşam: Babıali’nin Wilson’a verdiği cevap. Amerikan Fevkalade Komiserliği’ne dün verildi. (Aynı yapıt, s. 95-96-97)”

Yukarıda anlatılanlar, yorum gerektirir mi? Her şey çok açık… İşgalcilere yanaşmalık yapanlar, batan bir devletin selinden kütük kapmaya çalışanlar, halka yapılan kırımı görmeyenler ve Sivas’ta yurdun kurtuluşu için bin bir sorunla uğraşanlar… Bunları okuyup öğrenenler Atatürk’e dil uzatırken bin kez düşünmeliler. Çünkü Mustafa Kemal Paşa’ya dil uzatanların yeri, İngiliz uşaklığı…

                                                         Adil Hacıömeroğlu

                                                         10 Eylül 2024

2 yorum:

  1. Ülkemizin kurtuluşu için yapılan çalışmalar çok harika anlatılmış Elinize beninize sağlık Adil Bey

    YanıtlaSil
  2. Bütün gerçekleri yazılı belgelere dayalı olarak çok güzel anlatmışsınız Ellerinize ve emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil