Kapitalizm, insanı kendi bedeninden tiksindirip nefret
ettirmekte. Özellikle genç bireylere, bedeninin bir yerinde bir kusur
gösteriliyor. O da çirkin olduğunu düşünüp bu kusuru, düzelttirmek istiyor. Çünkü
kapitalizm, insan yaşamının her alanında var. Toplumsal tüketimi artırmak,
insanları belli kalıplara sokmak için kendince ölçünleri var. Her şey onun
istediği tektipçiliğe uygun olmakta. Kapitalizmin egemenleri; insanın
duygusunu, düşüncesini, bedensel ölçülerini biçimlendirmeye çalışmakta. Bunu da
kişiyi, her açıdan tek biçime sokarak yapmakta.
Kapitalizm, insanları her açıdan kalıba sokarken kullandığı
sihirli değnek, moda. Moda sayesinde insanı, doğasından uzaklaştırmakta. Onu,
farklı bir kimliğe büründürmekte. Bedeninin kusurlarını(!) değiştirip
güzelleştirirken kişinin düşüncelerini de duygularını da tersyüz etmekte.
Böylece kişi, giderek kimliksizleşmekte. Onun kimliği, kapitalizmin ölçünlerine
göre yeniden oluşmakta.
Son yıllarda erkekler üzerinden yeni ölçünler belirlenmekte
kapitalist efendilerce. Özellikle gençlere yönelik bir çalışma bu. Bu
yapılırken bir kadın görüşü, özellikle de genç kız bakışı oluşturulmakta.
Erkelerin bedenleri, doğası gereği ergenlik çağından sonra
kıllanır. Bacaklar, kollar, göğüs, karın ve sırtta kıllar çıkar. Bazılarında bu
kıllanma çok, bazılarında azdır. Bu kıllanma, aslında ergenlikle yüksek
düzeylere erişen testosteronun görünür bir belirtisi. Bu değişimde genetik
aktarımlar da önemli. Kapitalist toplum biçimlendiriciler, özellikle göğüs ve
sırtı çok kıllı erkeklere “kıro, yabani, maymun, maço, ayı, köylü…” gibi önadlar
yakıştırmaktalar. Onların kendi belirledikleri erkek ölçününe uymadıklarını
yaymaktalar. Bu konuda öncelikle kadınlara bir beğeni, bakış açısı ölçüsü
koymaktalar. Özellikle genç kızlar bu bakış açısını, çağdaş olmanın, modernliğin
bir gereği olarak düşündüklerinden hemen benimsemekteler. Eee, erkeklerin en
önemli amaçlarından biri, kızlara beğenilmek değil mi? Bu durumda bedenlerini
onların bakış açılarına, ölçülerine getirme zorunluluğu görmekteler
kendilerinde.
Kıllı bedenleriyle kumsallara, havuzlara giden erkekler,
kapitalizmin koşullandırmalarıyla düşünsel değişime uğramış kadınların alaycı
bakışlarıyla karşılaşmaktalar. Çoğu kez, onları gören kadınlar kendi aralarında
fiskoslar yapmaktalar. İster istemez genç erkekler bu bakışları, fiskosları fark
etmekte. Böylesi bir durumla karşılaşmamak için kendisine kurtuluş yolları
aramakta. Bunun umarı da bir kılsavar (epilasyon) merkezine uğramak.
Genç erkekler, özellikle de lise çağında olanlar, annelerinin de yönlendirmesi ve desteğiyle aylarca kılsavar merkezlerine gitmekte kıllarından kurtulmak için. Kimi zaman uzman olmayan kişiler, bedenlerine geri dönüşü olmayan zararlar vermekte. Avuç avuç paralar dökülmekte bu iş için. Öncelikle göğüs, karın, sırttaki kıllar yok edilmekte. Genç kişi, artık bedenini beğenmeye başlamıştır. Kılsavarcının eli değmişken bacaklar ve kollardaki kıllar da yok edilir. Böylece halk deyimiyle kılsız, tüysüz bir oğlan çocuk ortaya çıkar.
Bedenimizde bir sayrılık söz konusu değilse organların biçimini değiştirmek, onlara zarar vermek çok yanlış. Cildimizde bedenimizi rahatsız eden, hatta sayrılığa dönüşen bir sorun varsa kıllarla ilgili o zaman bir sağaltımcının önerisiyle kılsavarcıya gidilebilir.
Bedenlerimizin doğallığını, sağlığını korumak için kapitalizm
denen illetten kurtulmalı. İnsanın doğasına bunca zararı veren bir sistemin egemenliği,
doğadaki her türlü canlının olduğu gibi insanoğlunun da sonunu getirecek.
Kapitalizm, insan olmamıza da özgürce insan gibi yaşamamıza da izin vermemekte.
Bedenimizdeki her organın bir işlevi var. İnsan, doğal
biçimiyle güzel. Bedenimizdeki en küçük kıl bile gereksiz değil. Gereksiz
olsaydı olmadı zaten. Her canlı, doğada yaşaması gerektiği gibi yaratılmış ya
da oluşmuştur. Doğanın verdiğini insan alamaz. Doğal olanı değiştirdiğimizde başımıza
ne türlü felaketlerin geldiğini her geçen gün anlamaktayız. Nasıl ki dere yataklarını
değiştirdiğimizde sel felaketleri kaçınılmazsa bedenimizdeki en küçük bir
parçanın yok edilmesi de sağlıksızdır. Bu nedenle insan olduğu gibi güzeldir:
Bedeniyle, bakışıyla, duruşuyla, sesiyle, sözüyle…
Adil Hacıömeroğlu
16
Ağustos 2022
Vücudun bazı bölgelerindeki kılların faydalı bir görevi olduğu biliniyor. Örneğin genital bölge kılları özellikle kadınlarda idrar yolu enfeksiyonu önleyebiliyor. Ancak esas soru, bu tip işlemlerin sağlık amacıyla mı, estetik amacıyla mı yapıldığı? Estetik amaç varsa, bunun ölçütlerini belirleyenler kim? Marx'ı burada anmadan geçmeyelim: Egemen sınıflar kendi yaşam tarzını topluma "kültür" olarak dayatır. Batı sermayesi kendi beğendiği erkeği ve kadını da topluma rol model olarak dayatıyor. Bunun dışında bazı cilt rahatsızlıklarında kıl temizliğinin önemli olduğunu da belirtelim.
YanıtlaSilHocam belki siz kızacaksınız ya da diğer okuyucu dostlar, kadınların güzel görünme ve yakınlarını güzel gösterme duyguları emperyal kapitalizmin en sevindiği nokta. Ne yazık ki artık her aile estetik kavganın içinde. Kadınlar bu konuda baskın olduğu sürece süreç kapitalizmin istediği noktaya her zaman ulaşır.
YanıtlaSil