31Temmuz 2022 günü KPSS yapıldı. Yaklaşık bir buçuk milyon
genç girdi bu sınava. Sınav demek, umut demek… Yeni bir işin, yeni bir yaşamın
umudu…
İşsizliğin çığ gibi büyüdüğü ülkemizde işe girmek, olağanüstü
zor bir durum. Bu nedenle torpil yapmak, adam kayırmak söz konusu. Bunun için
yazılı sınavlar, kayırılanların işe girmesine yetmediği için bir de sözlü sınav
çıktı. Sözlü sınavlardan yetenekli, bilgili kişiler değil de iktidar partisinin
yandaşları seçilmekte.
Yalnızca devlet kurumlarında mı adam kayırma var? Her yerde…
Muhalefet partileri adam kayırma işini eleştirseler de yönettikleri
belediyelerde aynı yolu uygulamaktalar işe alımlarında. Bu nedenledir yapılan
sormacalarda kararsız seçmenlerin birinci parti çıkması rastlantı değil. Sistem
kokuşmakta. Bunu da halk fark etmekte. Anlaşılacağı üzere tencere dibin kara, seninki
benden kara.
Kırk yılı aşkındır uygulanmakta olan Özalcı liberal sistemin
içinde çözüm yok! Çözüm, Atatürk’ün halkçı-devletçi sisteminde. Bu nedenle
adaletli bir sınav sisteminin olması için devrimci çözümler gerekli.
KPSS, 1999’da kurulan Ecevit hükümeti döneminde ilk kez
uygulanan bir sınav. Amaç, devlet kurumlarında adam kayırmayı önlemek.
Gençlerin devlet kapılarında yalvar yakar olmalarına son vermek. Ancak her
konuda ve uygulamada olduğu gibi bu sınav sistemi de güvenilirliğini yitirdi. 2010’da
KPSS’de sorular çalındı. Ne yazık ki derinlemesine bir soruşturma yapılıp bu
hırsızlık olayı tam olarak ortaya çıkarılamadı. Ülkemizde yapılan her sınavda
olduğu gibi KPSS’de de soruları çalanlar, FETÖ’cülerdi. Yıllardır bu işi açıkça
yapmaktaydılar. Her görüşten tüm siyasal partilerin de bildiği bir gerçekti bu.
Bu gerçek bilinmesine karşın kimilerince üstü örtülmeye çalışıldı.
2011’de, şifreleme yoluyla YGS’de kopya çekildi. Milyonlarca
gencin emeği çalındı. Gecesini gündüzüne katan gençler düş kırıklığına uğradı.
Çocuklarını yıllardır bu sınava hazırlayan aileler emeklerinin göz göre göre
çalınması karşısında üzüntüyle karışık bir şaşkınlık içine girdiler. Ne yazık
ki bu açık kopya olayında bile FETÖ’nün üzerine gidilemedi. Hem KPSS’de hem de
YGS’de yapılan sınav yolsuzlukları FETÖ’nün yanına kar kaldı.
FETÖ’nün 15 Temmuz darbe kalkışmasından sonra yapılması
gereken en önemli soruşturma ya unutuldu ya da bilinçli olarak sumen altı
edildi. ABD’ci 12 Eylül darbesinden sonra sistemli bir biçimde soru hırsızlığı
yaptı ABD Gladyosu FETÖ. Bu yolla devlet kurumlarının neredeyse hepsini ele
geçirdi. Oysa sınav yolsuzluklarının ortaya çıkarılmasıyla 15 Temmuz sonrası
açığa çıkmamış birçok FETÖ elemanı devlet kurumlarından ayıklanabilirdi. Bu
yapılmadı, yapılamadı nedense.
2 Temmuz 2022 Salı günü, hafta sonu yapılan KPSS’de sabotaj
ortaya çıktı. Bu, nasıl oldu? KPSS’de sorulan yirmi soru, daha önce basılıp
yayımlanan bir yayınevinin kitapçığındaki sorularla aynı noktası ve virgülüne
dek. Burada özgün sorular dışarıya sızdırılmamış, yani çalınmamış. Kopyala,
yapıştır yöntemiyle basılı bir yayının soruları, sınav kitapçığına konmuş. Bu
durumda, iki nokta uslara takılmakta.
Birincisi: Soruları hazırlayan kişiler, alanlarında yetkin
değiller. Bu nedenle soru çalıyorlar piyasadan.
İkincisi ise: Soruları hazırlamakla görevlendirilen kişiler,
söz konusu yayınevinden parasal çıkar sağladıkları için onların sorularını
sordular. Bu kitapçıklardan soru çözüp sınava hazırlananlara böylece kopya
verilmiş oldu.
Yukarıdaki iki olasılık da çok sıradan bir düşünüşün ürünü.
Bu nedenle bunların olma olasılığı binde bir bile değil.
Piyasada dolaşan ve birçok öğrencinin ve öğretmenin elinden
geçmiş soruları, gençlerimiz için yaşamsal önemde olan bir sınavda sormak;
kopya çekmek, soruları çalmak değil. Soruları KPSS soru kitapçığına koyanlar,
bu işin kısa sürede anlaşılacağını bilmekteydiler. Belki de bu durumun ortaya
çıkması için bazılarının kulağına fısıldamışlardır bile bu yolsuzluğu. Amaç,
Türkiye’de kargaşa çıkarmak. Bu yolla hem hükümete hem de devlete karşı güveni
sarsmak. Bu, Biden’ın “Kaos Planı” doğrultusunda yapılmış bir işe benzemekte; FETÖ’nün
tipik soru hırsızlıklarına bezememekte.
KPSS’deki soru sabotajında AKP hükümetinin hiç mi kusuru yok?
Olmaz mı, hem de çok… Yeteneksiz,
beceriksiz, donanımsız kişileri yapamayacakları görevlere getirdikleri için
kusurlu ve sorumludurlar. AKP nasıl dinsel yakınlıkla üst atamalar yapıyorsa
atadıkları kişilerde aynı ölçülerle alt kadroları oluşturmaktalar. Bu nedenle
de kurumlar görevini yapamıyor.
FETÖ’nün YÖK ayağının üzerine gidilmemiştir. Birçok
üniversitede FETÖ: “Ben, buradayım!” diye bağırmakta. Özellikle rektörlerin cumhurbaşkanınca
atanması, üniversiteleri sessizliğe gömmüştür. Demokratik seçimlerle işbaşına
gelmeyen rektörler, sorunsuz yönetici görünümü vermek için üniversitelerdeki
sorunları, halının altına süpürmekte. Artık halının altından sorunlar taşmakta.
Her türlü atamada dinsel referansların olması FETÖ’cülerin saklanmasına yol
açmakta. Böylece FETÖ’cüler dinidar görünerek kolaylıkla istedikleri koltuklara
oturabilmekteler. Koltukları ele geçiren FETÖ’cüler, ABD ajanlığının
gerektirdiği her görevi yapmaktalar.
Üniversitelerdeki atamalarda liyakat rafa kaldırılınca kötü
niyetli kişiler, siyasetçilere yakın durarak istedikleri görevlere gelmekteler.
İşinde başarılı kişilerde meslek onuru yüksektir. Bu nedenle bu kişiler, siyasetçilerin
çevresinde dolaşmaz. El etek öpmez, boyun eğmez. Bu kişiler için koltuk değil,
meslek ahlakı ve başarısı önce gelir. Bir yere yönetici yapmak için siyasetçilerin
karşısında düğme ilikleyerek yağ çekenleri değil, koltuğu umursamayanları
yeğlemek doğru seçimdir.
FETÖ ile savaşım, yalnızca iktidar partisinin işi değil. Bu
konuda muhalefet partileri de gereğini yapmalı ve bu savaşıma katılmalı. FETÖ’yle
savaşımı sulandırmak, bir muhalefet görevi olmasa gerek. FETÖ’den destek alarak
hükümeti devirme anlayışı ülkemize ihanettir. Bu nedenle Atatürk’ün kurduğu devletimizi
savunmak, hepimizin görevi. Devletin geleceği söz konusu olduğunda ulusça
birlik olmalı.
KPSS’ye girenler, Biden’cıların tanımıyla Z kuşağı. Bu
gençler, “kaos planı” ile sokaklara dökülmek istenmekte. Sosyal medyada
günlerdir FETÖ’cülerin ülkemizde kargaşa çıkarmak için kışkırtma yaptıklarına
tanığız. Zaten Biden’cılar da umudunu Z kuşağına bağlamış değiller mi?
KPSS sabotajında soruşturma derinleştirilmeli. Soru
hazırlayanlar ve ÖSYM’de görevli her düzeydeki yöneticiler iyi araştırılmalı. Bu
kişilerin FETÖ bağlantılar varsa ortaya çıkarılmalı. Ayrıca adı geçen
yayınevinin sahiplerinin ilişkileri üzerinde durulmalı. Devlet kurumlarından
aldıkları ihaleler, bankalardan kullandıkları krediler varsa üzerinde
durulmalı. AKP iktidarı, hangi nedenle olursa olsun FETÖ’nün üstüne gitmekte
kararsızlık göstermemeli. FETÖ’nün boşluğunu başka tarikat ve cemaatlerle
doldurmamalı. Unutulmasın ki FETÖ de dinsel bir cemaatti.
Biden’ın “Kaos Planı” doğrultusunda önümüzdeki günlerde
benzer sabotajlara hazır olalım. ABD-FETÖ sokaklarımızı karıştırmak,
devletimize güveni azaltmak için akıl almaz eylemleri ortaya koyacaklar. “Bakın
tuz koktu. Devlet bitti.” sözünü halkımıza söyletmektir asıl amaçları.
Devlet kurumlarında yönetici olmak için dinsel referanslar ya
da bir tarikatın üyesi olmak geçersiz bir kriter. Öncelikle üst görevlere
atanacak kişilerin ahlakına, mesleki donanımına, devletimizin kuruluş
ilkelerine ve cumhuriyet değerlerine bağlılığına bakılmalı.
Not: 5 Ağustos 2022 tarihli Aydınlık gazetesinde yayımlanmıştır.
Adil
Hacıömeroğlu
4
Ağustos 2022
Maalesef Fethullahçı zibidiler türlü türlü kılıklarla üniversitelerde boy göstermeye, siyasi ve sosyal manipülasyon yapmaya devam ediyor. Türkiye'de akademi bir sefalet ve cehalet çukuruna gelmişse, bunda öncelikli hata akademisyenliği ticari markaya dönüştüren, "doç.ltd." "prof.aş." zihniyetidir. En saygın geçinen üniversitelerin bazı anabilim dalı başkanlarının masalarında Adnan Hoca'mın kitaplarının olduğunu da biliyoruz. Üniversite reformu, eğitim sistemi reformuyla iç içe geçmiş konulardır. Üniversitelerdeki PKK'lı, Fethillahçı kadroları kollamakla, onlara destek çıkmakla, ilkokul çocuklarını tarikat okullarına göndermek aslında bizzat aynı şeydir. Bizim büyük sorunumuz, bunu görmesi beklenen kişilerin, keyf-i şahanelerinin gelmemesi veya bilisiz, kitapsız beyinlerinin görmekte güçlük çekmesidir.
YanıtlaSil