Kapkara giyinen erkeklerin kapkara sakalları var. Giyimde
tektipçiliğe tutsak olan erkekler, giyimlerindeki değişime koşut olarak sakal
uzatmaktalar. Yolda izde, ekranlarda, işte güçte gördüğümüz erkeklerin çoğu
sakallı. Sakallar bakımsız… Makas, jilet değmemiş; saldım çayıra, Mevla’m
kayıra durumunda…
1980 öncesi sakal ve bıyık bırakmak, ideolojik nedenlerle biçimlenirdi.
Devrimci, ülkücü ve İslamcı bıyıkları farklıydı. Halkın uzattığı bıyıklar ise
hiçbirine benzemezdi. Gelen kişiye uzaktan baktığınızda bıyıklarına göre
siyasal çizgisini de anlardınız. Yeni yetme gençler, henüz terleyen
bıyıklarının çıkması için ivedilik gösterirlerdi. Bazı günlerde dört beş kez
bıyık tıraşı olurlardı. Bazıları bıyıklarını kazıya kazıya üst dudaklarını
kızartırlardı. Hatta dudağı yaralananlar da vardı. Kafayla değil de bıyıkla
siyaset yapanlar, 12 Eylül fırtınasında darmadağın olup savruldular bir
yerlere. Karşıt görüşlüler, birbirlerine silah çekenler, kendilerini
liberalizmin sıcak görünen iki yüzlü kucağına attılar bilerek ya da bilmeyerek.
Burada bıyıklarından vazgeçmeyerek liberalizmi keşfetmenin heyecanıyla omuz
omuza dayanıştılar.
Bazı kişiler, Marks gibi sakal bırakarak bilge olacaklarını
düşünmekteler. Bu sakaldan sonra konuşmalar, tavırlar değişmekte. Sakalın
verdiği bilgeliği(!) göstermek için ikide bir sakalı sıvazlamayı savsaklamaz bu
kişiler. Marks’ın sakalla değil, bilgiyle bilge olduğunu görmezden gelirler.
Kimileri sakal uzatarak eksiksiz bir Müslüman olduğunu
düşünür nedense. Bu için sakalını uzatır. Hatta uzatmakla da kalmaz, sakalına
hacı yağı da sürer. Bu kokunun Müslüman kokusu olduğunu düşünür, düşündürür.
Sırtına geçirdiği cübbemsi giysi ve altına giydiği şalvarımsı pantolonla
kendince İslam’ın kurallarına tam olarak uyduğunu sanır. Oysa iyi bir Müslüman
olmanın yolunun akıldan ve yürekten geçtiğini düşünmez. İnancın giyimle değil,
yürekle olduğunu usuna bile getirmez. Amaç, dış görünüşle durumu kurtarmak…
Günümüzde sakal bırakmanın asıl amacı “ağır abi” görünmek. Bu
“ağır abiliğin” altında bir gizem de var. Karşısındakiyle ilgili duygu ve
düşünceyi saklamak asıl amaç. Bunun yanı sıra sert bir görünüm takınarak aklınca
vereceği korkuyla saygı uyandıracak çevresinde. Çünkü toplumumuzda saygı
deyince karşısındakinden korkarak kendine çeki düzen vermek gelir usa. Çoğu
kişi; sessiz kalmayı, düşüncelerini ve duygularını saklamayı, konuşulan bir
konuda görüşlerini söylememeyi saygı olarak görür. Hatta toplum içinde ayak ayak
üstüne atmamayı, büyüklerin karşısında sigara içmemeyi saygı olarak kabullenenler
de var. Bu saydıklarım daha da uzatılabilir. Liste ne denli uzarsa uzasın saydıklarımın
ya da sayacaklarımın akılla mantıkla bir ilgisi yok!
Saygı, göstermelik olmamalı. İnsanın içinden, yürekten
gelmeli. Zora dayanan saygı olmaz. Kişinin benliğini, özsaygısını, özgüvenini
hiçe sayan bir davranışa saygı adı verilemez.
Hangi görevde olursa olsun neredeyse herkesin sakalı var. Bu,
önce kirli sakal biçiminde başladı. Bazı dizi oyuncuları, şarkıcılar,
gazeteciler, futbolcular bunun öncüsü oldular. Birden kirli sakal modası yayılıp
toplumu sardı. Sakal bırakmayla bir tembellik çöktü insanlara. Kişisel bakım
savsaklandı. Yaptığı işe saygı gereği olarak giyinme, sakal ve saç tıraşı olma
anlayışı bir yana bırakıldı. Böylece insanın kendisine saygısı yaralandı.
Özellikle devletin yüksek orunlarında bulunanlar,
siyasetçiler, memurlar sakal bıraktılar. Türbanın devlet kurumlarında serbest
bırakılmasıyla giyim özgürlüğü(!) getirildi. Bu; giyimde kuşamda, özbakımda,
sakalda bıyıkta sallapatiliği yaygınlaştırdı. Bir devlet kurumuna gittiğinizde
kimin memur, kimin işi için gelen yurttaş olduğu belli olmuyor. Bu süreçte birçok
siyasetçi gibi memurlar da kravatı bir yana attılar. Bir işe özgü giyinme
alışkanlığı nedense terk edildi.
Karalar giyinmiş, sakalını salmış bir erkek topluluğuyla
karşı karşıyayız. Sakalın kendine yakışıp yakışmadığına bakılmaksızın uzatılmakta.
Örneğin, yuvarlak yüzlü biri, sakalı koy veriyor koy vermesine de aynaya hiç
bakmıyor. Bu kişi, olduğundan daha şişman görünüyor bu durumuyla. Kocaman bir
kafa, sıska bir gövde. Karikatürlerdeki çöp adam gibi.
Kısa boylu şişman biri, sakalı uzatıp bir de ağı aşağılara
sarkan pantolonu giydiğinde bit kadar göründüğünün farkında bile değil. Toplumda
yaygın bir ikiyüzlülük var. İyiye iyi, kötüye kötü demekten nedense sakınmakta
birçok kişi kadın olsun erkek olsun. Göz göre göre yalan söylenmekte. “Bu sakal
sana yakışmadı.” ya da “Bu giysi seni iyi göstermiyor.” demek yerine: “Çok
güzel olmuşsun.” denmekte. Gerçeği söylemek yerine, yalanı yeğlemek niye?
Birbirinden nefret eden siyasal kümeleri sakal birleştirmekte. 1980 öncesinde olduğu gibi siyasal farklılıklar bıyığa, sakala, giyime yüklenmemiş. Çünkü günümüzün siyaseti liberalizmin egemenliğinde. Egemenler; onların giyimlerini kuşamlarını, sakalarını bıyıklarını belirledikleri gibi düşüncelerini de belirlemekteler. Aslında yok birbirlerinden farkları. Ne yazık ki bu sakal işi, dağınık bir perişanlığa dönüşmüş durumda.
Sakalla kendini, duygusunu, düşüncesini, mimiklerini gizlemek
niye? Bu, özgüvensizlik neden?
Adil Hacıömeroğlu
19
Ağustos 2022
Sakal bırakmanın altında yatan sebebin traş olmaktan üşenme olduğunu düşünüyorum ben de. İşin moda kısmına yorum yapamayacağım. Aynı özensizlik giyim kuşam, ağız diş bakımı, hijyen konularında da var. Sebebi sadece liberal, "bırakınız yapsınlar" düşüncesi olarak görmüyorum. Daha derinde insanların müesses nizama, yerleşim kurumlara, kurallara duyduğu tepkiler var.
YanıtlaSilOturduğumuz semtte, kapkara çarşaf giymiş bir kadın ve yanında sarık takmış, cübbe-şalvar giymiş bir erkek gördüğümde şaşırmıştım. Yeni taşınmışlar meğer. Birkaç gün sonra o erkek komşu sokakta yanımdan geçerken seslendim “Siz hoca mısınız”
YanıtlaSilHayır dedi.
“Peki o zaman neden bu şekilde giyindiniz”
Peygamberin sünneti diye cevapladı.
“Sadece giyimini mi örnek aldınız yoksa kendinize”
Bu kez cevap vermedi, yokuş aşağı yürüyorduk o esnada. Koşarak uzaklaştı…
Eşime anlattığımda yaptığı yorum şuydu. “Seni bir gün bunlar evire çevire dövecekler ya bakalım ne zaman”
Yere çöp atana, yanındaki kadına bağırana, kıyafet yönetmeliğine uymayana yaptığım hafifçe dokundurmalar nedeniyle vukuatım çokmuş…
ŞBYAMAK
Sakal,peygamberimizin fıtr-ı sünnetidir.Çünkü peygamberimiz döneminde müşrik olan Ebu Cehil,Ebu Leheb vs.sakallıydı. Eğer bir müslüman sakalına temiz ve güzel bakamıyorsa,yapmış olduğu fiil ve davranışlarla islamiyete olumsuz eleştirilere neden oluyorsa,sakalını kesmesi,sakal bırakmaması farzdır.
YanıtlaSil