Günümüzün
ABD-İngiliz severleri, Padişah Vahdettin ve İstanbul hükümetlerin Kurtuluş
Savaşı’nı desteklediklerini öne sürerler. Ancak İstanbul hükümetlerinin Ankara’da
örgütlenen işgallere karşı bağımsızlık hareketini başarısız kılmak için çıkarttıkları
onca iç isyanla ilgili de söyleyecek söz bulamazlar.
Atatürk’e
karşı çıkmayı, onun yaptıklarını küçümsemeyi siyaset sanan kimileri sürekli Lozan’ın
gizli maddelerinden söz ederler. Bu gizli maddelerin anlaşmanın yüzüncü yılı dolduğunda
açıklanacağını söylediler. Ne yazık ki bu yalana inanan birçok yurttaşımız oldu.
Yüzüncü yılı geçti anlaşmanın, ancak buna karşın gizli maddeler yok ortada. Bu
kez yeni yalanlarla karalamaya başladılar Lozan’ı.
Ulusumuzun
bağımsızlığının önderi Atatürk’e kara çalıp onun karşısına İngiliz teslimiyetçisi
ve işbirlikçisi Vahdettin’den kahraman yaratmaktır tüm çabaları. “Lozan’ın
gizli maddeleri olduğu” yalanını niye sakız gibi çiğnerler o zaman? Çünkü onların
sahte kahramanları emperyalistlerle gizli anlaşma imzalamanın ustasıdır da
ondan. Nasıl mı?
“15.
Kolordu Kumandanlığına
Zat-ı
şahanenin tasvibine iktiran (onayladığı) ve İngiliz murahhaslarıyla (delegeleriyle)
sabık Sadrazam Damat Ferit Paşa arasında takarrür (kararlaştırılan) ve imza
olunan 12/9/1919 muahede-i hafiye (gizli anlaşma) sureti bu kerre Dersaadet’ten
elde edilmiştir. Teyid ve mevsukiyeti (belgelenmesi) için aslının ele geçmesine
çalışılmaktadır. Mezkûr muahedename ber vech-i ati (adı geçen anlaşma
aşağıdaki) 7 maddeyi ihtiva eylemektedir.
Suret:
1-İngiltere
hükümeti kendi mandası altında Türkiye’nin tamamiyet (bütünlüğünü) ve istiklalini
deruhde eder (bağımsızlığını üstlenir).
2-İstanbul
makarr-ı hilafet ve saltanat (hilafet ve saltanat merkezi) olacak ve Boğazlar
İngiltere’nin murakabe (gözetimine) ve kontrollüne tabi tutulacaktır.
3-Türkiye
müstakil bir Kürdistan teşkiline mümanaat etmeyecektir (engel olmayacaktır).
4-Bunlara
mukabil Türkiye İngiltere’nin Suriye ve Elcezire’deki hâkimiyetini icabında
muavenet-i fiiliye ibrazıyla temin ve hilafete manevi kudret ve selahiyetinin
İngiltere’nin gerek Suriye havalisiyle ve gerekse Müslümanlarla meskûn diğer
aksamda istimalini taahhüt eder.
5-Milli
cereyanların önüne geçebilmek için Türkiye’de yeniden tesis edilecek olan nim meşruta
(yarı meşruti) idareye karşı vuku bulacak aksülamelleri (tepkileri) İngiltere
hükümeti teskin için bir kuvve-i zabıta tahsis edecektir.
6-Türkiye
Mısır ve Kıbrıs üzerindeki bütün hukukundan feragat ederek hususi ve nim resmi
mahiyeti haiz olan İngiltere hükümeti konferansta Türk murahhaslarının bu babdaki
(konudaki) arzularını is’afa meyyal (yerine getirmeye eğilimli) olacak ve bunun
kabulünü deruhte edecektir (üstlenecektir).
7-Sulh
şeraitinin takarrüründen (kararlaştırılmasından) sonra Zat-ı şahane dördüncü
maddedeki hususatı tevsi (genişletmek) için İngiltere hükümetiyle ayrıca bir
mukavele teati edecektir. Bu mukavelenin ahkamı (hükümleri) mahrem (gizli) tutulacaktır.
İşbu mukavelename Dersaadet’te müshateyn olarak tanzim (iki nüsha olarak
düzenlenmiş) ve tarafeyn-i akideynce (imzalayan iki tarafça) teati ve kabul
edilmiştir.
Heyet-i
Temsiliye Namına Mustafa Kemal
3. Kolordu Kumandanı Selahattin
(Kazım
Karabekir, İstiklal Harbimiz, 1. Cilt, Yapı Kredi Yayınları, 2. Baskı,
İstanbul, Nisan 2008, s. 442-443)” Bu anlaşma bir yüz karasıdır hem Vahdettin
hem de Damat Ferit için.
İngilizlerle
gizli anlaşmayı, Sadrazam görevindeki Damat Ferit Paşa imzaladı. Padişah
Vahdettin de onayladı. Feri Paşa, aynı zamanda Vahdettin’in anne ve baba bir
kız kardeşiyle evli. Bu nedenle “damat” unvanına sahip. Daha sonra da Sevr’i
imzalıyor İstanbul Hükümeti.
Yukarıdaki
anlaşma metninin yoruma gereksinimi yok! Çünkü her şey çok açık… Hem vatana hem
de millete ihanetin bilgisi bu. Emperyalizme, işgalcilere böylesine teslim olan
ülke yöneticilerin ulusun bağımsızlığı ve özgürlüğü, yurdumuzun elden çıkan
toprakları için kıllarını bile kıpırdatmayacakları çok açık.
Hilafetin
nasıl da İngiliz çıkarları için kullanıldığını bu anlaşmadan anlıyoruz. Ayrıca
Mısır ve Kıbrıs’ı geçici olarak İngiltere’ye veren II. Abdülhamit’ti. Bu gizli
anlaşmayla Osmanlı Devleti, Kıbrıs ve Mısır’daki haklarından vazgeçiyor. Vahdettin,
böylece ağabeyi II. Abdülhamit’in Türk ulusu aleyhine yarım bıraktığı işi tamamlıyor.
Vahdettin’in izinden giden AKP Hükümeti’nin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, 2 Nisan 2003’te tıpkı örnek aldığı kişi gibi ABD’li orundaşı Colin Powel’la 2 sayfa, 9 maddelik bir gizli anlaşma imzaladı. Demek ki bir siyasetçinin tarihten örnek alacağı kişiler çok önemli. Vahdettin’i örnek alırsan emperyalistlerle gizli anlaşmalar imzalar, ülkenin çıkarlarını hiçe sayarsın.
O
zaman ne yapmalı?
Ne
mi yapmalı? Atatürk’ü örnek almalı. Tıpkı onun gibi gizli, açık ihanet
anlaşmalarını yırtıp atmalı. Atatürk’e dil uzatanlar, bin kez düşünsün. Dünya
yüzünde emperyalizmi ilk kez yenen bir önder dururken kılavuzunuz karga
olmasın.
Adil
Hacıömeroğlu
13
Ekim 2024
Çok önemli bir belge…
YanıtlaSilGİZLİ ANTLAŞMANIN ALTINDA; "Heyet-i Temsiliye Namına Mustafa Kemal ve 3. Kolordu Kumandanı Selahattin" yazıyor.
YanıtlaSilNe demek oluyor şimdi bu.
Gizli antlaşmayı Mustafa Kemal ve Selahattin'mi imzalamış.
Böylesine yanlış anlaşılmalara sebebiyet verecek cümle ve sözcükler kurmayınız.
Açıklama ve ifadelerinizi açık, net ve somut olarak yazınız ki, anlatmak istediğiniz tam ve doğru olarak anlaşılsın.
Değerli Adil Öğretmenim elinize, emeğinize sağlık , bilginize bereket, doğru belge ve bilgileri bizlerle paylaşıp, tarihe ışık tuttuğunuz için sağolunuz.👏🙏🏻📚👩
Sil