Kurban
bayramının birinci günü... İnsanlar bayram telaşında... İstanbul sokakları boş.
İstanbul sessiz.
Sabahın
erken saatlerinde ellerinde çiçeklerle mezarlıklara koşanlar dikkat çekmekte.
Kurban kesmek için koşturanlar ayırt edilmekte. İstanbul’u böyle bulmak
neredeyse olanaksız. Tam gezme zamanı...
Akşam
bayram görüntülerini izlemekteyim televizyonlardan. Değişen bir şey yok! Kaçan
boğalar... Yakalamaya çalışan insanlar... Boğa can havliyle kaçıyor, kaçıyor...
Ellerinde kürekler, sopalar, iplerle boğalar kovalanmakta... Canı yanan hayvanın
tepesi atıyor. Yakıp yıkıyor. Boynuzluyor önüne geleni. Kolu, bacağı kırılanlar
hastanede almaktalar soluğu.
Akla,
hayale gelmeyen yöntemler kullanmakta insanlar, boğa yakalamak için. Tam özgürlüğe
kanat açacakken boğa, insanoğlunun pususuyla karşılaşıyor. Uyuşturucu iğneler,
hayvanın takatini kesiyor. Dizleri çözülen boğa, yere yıkılıyor çaresizce.
Saatlerdir hayvanın peşinde koşan kahramanlar(!) çöküyorlar boğanın üstüne.
Çekiştirerek sağını, solunu taşımaya çalışıyorlar onu kasabın keskin bıçağına.
Elini,
bacağı kesen kasaplar(!) çok bu yıl da. Bunlar kurban savaşının gazileri...
***
Başbakan
bayram namazını “eda ediyor”. Cami avlusunda yurttaşlarla bayramlaşıyor.
Bayramlaşmaktan anlaşılan harçlık dağıtmak. Çocuklar, koca adamlar
bayramlaşma(!) sırasında. RTE’nin eli, cebinde. Para dağıtıyor kuyruktakilere.
Cami
avlusunda dilenciler çoğalıyor. Bir televizyon muhabiri, başbakana sesleniyor,
tam da gidecekken son padişah. Herkes meraklı gözlerle izliyor durumu. RTE,
cebinden iki yüz lira çıkarıp gazeteciye veriyor. Gazeteci kadının ağzı
kulaklarında, otuz iki dişi sayılmakta. Bu davranışıyla tarihe geçeceğini,
gündem belirleyeceğini düşünmekte sanırım. Hani, şu gündem denilen sihirli
sözcük, cezp ediyor genç kuşağın emeksiz ünlenmek isteyen sözde kahramanlarını.
Batman’da
bir cami avlusu. Bayram namazı çıkışında bu kez bayram harçlığı dağıtan maliye
bakanı. Yine aynı görüntü... Koskoca adamlar para kuyruğunda, avuçlar
açılmakta. Bakan Bey’in ağzı kulaklarında... İnsanların avuç açması, Bakan
Bey’i zevklendirmekte.
Bu
kez kameralar Samsun’da. Yine bayram namazı sonrası bir görüntü. AKP’nin Samsun
İl Başkanının eli cüzdanında. Gevrek gevrek gülüşmeler. Cüzdandan çıkan
paralar, el değiştirmekte. Güya şaka yapılıyor. İnsanların mizah anlayışı bile
dibe vuruyor.
Padişah
ve yandaşları para dağıtıyor. Yurttaş avuç açıyor; gökyüzüne değil, varsıllaşan
siyasetçiye. Geri kalmış bir teokratik ülke görüntüsü karşımızda. Padişah,
kullarına harçlık dağıtmakta. Avuç açanlar da padişahın merhameti(!) karşısında
duygulu. Bu alaturkalığa sırtını dönüp giden gerçek kahramanlara gereksinim
var.
Kimse
çıkıp da ‘Bu değirmenin suyu nereden geliyor?” ya da “Kimin parasını, kime
dağıtıyorsunuz?” diye sormuyor. Bir kısım insanlar yoksullaştıkça medya
bombardımanıyla uyuşan beyinleri, kula kul olmayı buyuruyor. Paralar havalara
saçılırken aşiret düğünlerinde olduğu gibi, insan onuru yerlerde sürünmekte.
Nereden nereye geldik. Üç kuruşa tenezzül etmeyen bir kuşak gitti, yerine kimler
mi geldi? Görüntülere bakınca görülmekte her şey... Vah Türkiye’m vah!
Adil
Hacıömeroğlu
16
Ekim 2013
Başbakanın yarattığı toplum işte bu: DİLENCİ TOPLUM Bu paraları kendi ceplerinden dağıtmadıkları belli. Bu değirmenin suyu nereden geliyor diye Vatandaş olarak soruyoruz da cevap veren-verebilen yok. Güzel yazı Teşekkür ederim.
YanıtlaSilKurban Bayramlarının klasik '' kaçan boğaları yakalama serüvenleri ; kendisini yaralayan acemi kasaplar ; çevreyi kan ve barsak atıklarıyla kirletmeler...Başbakanın ve bakanların kamu parasından bayram harçlıkları dağıtması ; bu harçlıkları kapma yarışları ve parti propagandasına dönüşen bayram... Türkiye'ye özgü bu görünüm Adil Haciömeroğlu'nun akıcı anlatımıyla aktarılmış okurlara. Teşekkürler! ÖZGEN KARA
YanıtlaSilDilenmenin onur, sus payı para dağıtmanın devlet adamı sayıldı günleri gördükten sonra hala bayram edebiliyoruz ya...
YanıtlaSilNe mutlu!
Kaleminize, gözleminize sağlık.