CHP’nin
yeniden açılmasından sonra 18 Şubat 1995’te SHP ile birleşmesi önemli bir dönüm
noktasıdır. Çökmekte olan hastalıklı bir siyasal yapı, politik açıdan zayıf
olan CHP bünyesine uymadı. Etnik kökene ve inanca dayalı politik kümelenmeler
ne yazık ki CHP’de de kendini gösterdi.
12
Eylül öncesi Ecevit’e karşı mücadele eden hiziplerin hem SHP’de hem de CHP’de
birbirleriyle çekişmeye girmeleri kavgalı bir görüntünün oluşmasına yol açtı.
Böylece içe dönük kavgaların bolca yaşandığı, dışa dönük mücadelenin neredeyse
düşünülmediği bir parti görünümü verdi CHP.
Yine
SHP içinde çöreklenmiş ve 1989 belediyelerinin olumsuz uygulamalarında imzaları
bulunan birçok lümpen kişi CHP’nin değişik kademelerinde görev aldı. Ne yazık
ki partide işsiz güçsüz, profesyonel politikacılar türedi. Bu durum, kişisel
çıkarları ön plana çıkardı. Bu kişiler, CHP politikalarına uymayan söylemleri,
lümpen tavırlarıyla partiye gelen halktan kişilerin uzaklaşmasına neden
oldular. Toplumdan soyutlanma başladı hızla. Parti örgütleri neredeyse halka
kapalı duruma geldi.
Partide
ideolojik tartışma ve saflaşmaların yerine kişilere odaklı saflaşmalar,
tartışmalar egemen oldu. “Baykalcılık” adı altında örgütlendi bu gruplar. Dün
Baykal’a selam duranlar, sonrasında Kılıçdaroğlu’nun yanında yer aldılar. Çünkü
önemli olan partide bir kademede görev almak. O da kişilere dayalı politikadan
geçmekte. CHP’de her şey o dönemde Deniz Bey’e göre kurgulandı. CHP demek,
Deniz Baykal demeye getirildi parti siyaseti. Baykal’a karşı çıkanlar, CHP’ye
karşı çıkıyormuş gibi dışlandı. Çok haklı, içten eleştiriler bile ihanet
çizgisinde değerlendirildi.
CHP’nin
en çok savsakladığı şey parti içi eğitimdi o zaman. Parti kadroları, üyeleri
CHP’yi savunmakta, anlatmakta, tanıtmakta yetersiz kaldılar. Atatürk’ü,
sloganist bir yaklaşımdan öteye taşıyamadı parti. Kemalist çizgi bazı
yöneticilerin söyleminde olsa da siyasal uygulamalarda bunu görmek olanaksızdı.
Kişiye
dayalı sistem, düşünsel alanda siyaset yapmak isteyen aydın kitleyi
dışlamaktaydı. Bu da düşünsel çoraklık yaratmaktaydı. Özellikle işinde
başarılı, üretken kişiler CHP’nin dışında kaldı süreç içinde.
Türkiye’nin
sosyal durumuyla ilgili tahliller yapılmadı. Günü kurtarmak asıl amaç oldu. Bu
nedenle döneme uygun olarak kamuoyunda popüler olmuş kişiler öne çıkarıldı.
Onlardan medet umuldu. Büyük iddialarla el sıkışılan bu kişilerle yollar çok
kolayca ayrıldı. Parti dokusu, farklılıkları inatla reddetmekteydi.
Kişilere
dayalı sistem, lider gidince farklı bir alanda kendini gösterdi. Baykal’ın
gitmesi karşısında üzülerek gözyaşı dökenler, Kılıçdaroğlu’nun gelmesi
karşısında da sevinç gözyaşı dökmekteydiler.
Bugün
CHP vitrininde bulunanların çoğu, geçmiş yönetimlerin kişiye dayalı sisteminde
parlatılarak siyaset sahnesine çıkartılanlardır. İdeolojinin bir yana itilerek
kişilerin öne çıkarıldığı bir sistemde doğru kişilerin parti yönetimine gelmesi
olanaksız. Hastalıklı yapılardan ideolojisiz, idealsiz kişiler ortaya çıkmakta.
Bugün
geldiğimiz noktada CHP hala kurtuluşu kişisel tansıklarda aramakta. Kendi
tarihinden bile ders alamayan bir partinin ulusun geleceğine damga vurması çok
zor. CHP, öncelikle hangi koşullarda doğduğuna bakmalı. CHP; Kurtuluş
Savaşı’nın yurtsever kahramanları ve Türk Devrimi’nin ülkücü düşünce
fedailerinin kurduğu bir partidir. Antiemperyalisttir, çağdaşlaşmacıdır.
Tarikat, cemaat, aşiretlerden ve Atlantik’ten medet umanlar bunu iyi
bilmeliler.
Adil
Hacıömeroğlu
21
Ekim 2013
Yazıda;CHP, öncelikle hangi koşullarda doğduğuna bakmalı. CHP; Kurtuluş Savaşı’nın yurtsever kahramanları ve Türk Devrimi’nin ülkücü düşünce fedailerinin kurduğu bir partidir. Antiemperyalisttir, çağdaşlaşmacıdır. Tarikat, cemaat, aşiretlerden ve Atlantik’ten medet umanlar bunu iyi bilmeliler./ deniyor...AMA , ATATÜRK SONRASI ve özellikle 1950-54 den itibaren CHP, KURTULUŞ SAVAŞI KAHRAMANLARININ KANINI İÇTİ-İÇİRİLDİ- HALKTAN UZAKLAŞTIRILDI... Bu nedenle bir daha ASLA İKTİDAR OLAMADI... Ama, ATATÜRK SEVDASI NEDENİYLE DE HALK CHP'yi KALBİNDEN TAMAMEN SÖKÜP ATAMADI....
YanıtlaSilCok guzel bir degerlendirme . Ama karamsarlik yaratiyor. Bu parti bu haliyle AKP ye karsi secimleri kazanacak durumda degil. Ne olacak durum? Bu ise kaybetmis gozu ilemi bakmaya basliyalim. Bu adamlar bir degisiklik yapmayi dusunmuyorlarmi hic. Bu kadar mi halktan kopmus durumdalar? Bu kadar. mi korler?
YanıtlaSilAdil Bey'in yazılarından Şunu anlıyorum, milletçe bizi biz yapan o esaret tanımayan ruhu yitirmişiz. Madde bağımlısı olmuşuz. Bu madde kimi için Dolar , kimi için makam koltuğu , kimi için lüks bir araba , Kimileri içinse bir torba kömür...
YanıtlaSilÇalışmadan, öğrenmeden, terlemeden, en kısa yoldan , gözünü kırpmadan hak yiyerek bu maddelere sahip olma tutkusu ile kendini güden sürülerin onursuz kazançları, aslında başlarına aldıkları belaydı.
Bugün iktidar olanlar yarın tarih olacak, Onuru , bağımsızlığı, dürüstlüğü en yüce değer yapmadıkça, ilmi en hakiki mürşit edinmedikçe , kim seçilirse seçilsin adı ne olursa olsun , kölelikten kurtulamayız.