Sabahleyin
heyecanla uyandım. En büyük bayramdı bugün. Evimiz dört yol kavşağında.
Pencereyi açtım. Cadde boyunca bir bayrak deniziyle karşılaştım. Diğer caddeye
bakan balkona geçtim. Her yer kırmızı beyaz.
Kahvaltı
için küçük çapta alışveriş yapmaya dışarı çıktım. Bayrak asılmamış pencere,
balkon yok gibi. Bazı evlerin neredeyse her penceresine bayrak asılmış. Her
yanda Cumhuriyet kokusu var. Her apartmanda Cumhuriyet meşalesi yanmakta.
Sabahın nazlı güneşinde bayraklar camlara yansımakta. Bayrak denizi güneş
ışınlarıyla çoğalmakta. Rüzgâr hafif esmekte. Bayraklar nazlı gelinler gibi
raks etmekte boşlukta.
Kahvaltılıkları
ve günün gazetelerini alarak eve döndüm. Balkonda bir yandan gazetelere göz
atarken bir yandan da caddeye bakmaktayım. Herkes erkenci... Aileler,
çocuklarını okullardaki törenlere götürmekte. Arabaların çoğu bayrakla
süslenmiş, kornalarını çalarak kutlamalara gitmekteler. Balkonlardan arabalara
alkışlarla ve bayraklar sallanarak destek verildi. Hazırlıklarımı yapmaya
başladım. Bu sırada eski dostlardan birkaçı aradı. Taksim’e vardıklarını
söylediler. Ben telaşla çıktım evden. Geç kalacağım kaygısı yiyip bitirmekte
beni. Her işte bir hayır var, deyip rahatlatmaya çalışıyorum kendimi. Taksim otobüsüne
bindim. Gazete okumaktayım, ancak usum Tünel Meydanı’nda.
Boğaziçi
Köprüsü’ne yaklaşmaktayız. O da ne? Yüzlerce motosiklet... Hepsi kırmızı
beyaz... Bir düzen içinde gururla yol almaktalar. Türkiye’nin neredeyse tüm
illerinin plaka numaralarını görmek olası. Köprü’ye girdik Önümüz kırmızı beyaz
motosiklet deryası. Boğaz, bayram ediyor. Turkuaza kesmiş sular selamlamakta
motosikletleri. Onlarla birlikte Barbaros Bulvarı’nda süzülüyoruz Beşiktaş’a.
Deniz kollarını açmış, asırlık çınarlar özlemle beklemekte...
Dolmabahçe’de
insandan çok polis var. Yol boyunca güvenlik önlemleri çok yoğun. Taksim’de
otobüsten indik. Her yandan İstiklal’e koşmakta insanlar. İstiklal, ana baba
günü, iğne atsan yere düşmez. Adım başı bir TOMA. Tüm sokak başlarında polis
barikatı. Sokaklar, insan geçişine yasak. Odakule’de polis barikatı... Tünel’de
bulunanlarla Taksim’den gelenler arasında zehirli bir hançer gibi durmakta. Her
iki yandan sloganlar atılıp bayraklar dalgalandırılmakta. İstiklal,
Cumhuriyet’ine saplanan hançere öfkelenmekte. İşgal günlerini görmüş tarihsel
yapılar lanet okumakta bu duruma. İşgal askerinin yapmadığı olaylara tanıklık
etmekteler bugün.
İşgal
güçlerine meydan okuyan şehitler dile geldi. “Biz bu Cumhuriyet’i kazanmak için
kan döktük ki torunlarımız özgürce kutlasınlar bağımsızlık günlerini.” diye
haykırdılar cümle şehitliklerden. Mezar taşları, barikatlardaki taş yüreklileri
görünce ete kemiğe büründüler. Karşılıklı direnç fazla sürmedi, Odakule’deki
barikattan Tünel’e geçişler başladı. Tünel Meydanı tıklım tıklım... Önceden
belirlenen güzergâhtan yürüyüş yasak. Toplanan yurtseverler, Taksim’den geçerek
Dolmabahçe’ye inerek “Andımızı” okuyacaklar.
Taksim...
AKP hükümetinin yumuşak karnı... Diktatörün fiyakasının bozulduğu yer...
Tayyiban güçlerinin yenildiği Meydan... AKP yöneticilerinin gündüz
hayallerinde, gece düşlerinde kâbusa dönüşen direnişin odağı... İktidarın en
büyük korkusu, bu büyük kitle Taksim’den geçerken ya Gezi Parkı’na
yerleşirse... Bir daha oradan gitmezlerse... Yerleşip kalırlarsa... Yeni bir
direniş başlarsa eskisinden daha geniş kapsamlı? Yayılırsa yurdun dört bir
yanına... O zaman ne yapar Tayyipgiller? Sürekli sallanan iktidar koltuğunda
depremzedeler gibi tutunmak kolay mı?
Polisle
Cumhuriyet güçleri arasında didişmeler başladı. Polisin TOMA’sı, biber gazı, copu,
plastik mermisi var; Cumhuriyet güçlerinin bayrağı ve Atatürk’ü... Bir de Cumhuriyet
devrimlerine olan inanç var yüreklerde.
TGB’liler
yine ön saflarda... Örgütlü ve dirençliler. Polis baskısıyla dağılma eğilimi
gösteren bazı kişiler bu direnç karşısında vazgeçiyorlar gitmekten. Zaman
ilerlemekte...
Karar
veriliyor ve Karaköy’e iniliyor. Oradan Dolmabahçe’ye yürünüyor. Bir bayrak
denizinin ortasındayız. Arabalardan destekler geliyor klaksonlarla. Yer gök
inliyor. Aileler bebekleriyle gelmişler. Balkonlardan çılgınca alkışlar...
Dolmabahçe’ye
varıldı. Alan tıka basa dolu. Ayak basacak yer yok. Altıncı Filo askerlerinin
denize döküldüğü yer... Devrimciler, Yankeleri denize dökerken dini-darların saldırısına
uğruyorlar. O zamanki iktidarın desteğiyle öğrencilere saldıran dini-darların
kirli eylemlerinden sonra 6. Filo’ya dönerek iki rekât şükür namazı kıldıkları
yerdeyiz. Burada devrimcilerin ulusal onuru, dini-darların uşaklıktan ötürü
utancı var.
Derin düşüncelere dalmışım. Önümden bastonuna
dayanarak zorla yürüyen yaşlı nine, iki çocuğunu ellerinden tutarak gelen anne
geçmekte. Uzun yıllardır görmediğim dostlarla karşılaştım. Cumhuriyet ruhu,
dostları da kavuşturmakta.
Kısa
konuşmalar yapıldı, kimsenin sabrını taşırmadan. Andımızı söyledik coşkuyla. Halay
başladı. Herkes kol kola. Bağdat Caddesi’ndeki yürüyüşe yetişmem gerek. Alandan
ayrılıyorum, Kabataş’a gitmek için. Cadde boyunca insan seli Dolmabahçe’ye
akmakta. Alan bir yandan boşalırken diğer yandan dolmakta. Üsküdar
motorundayım. Oturacak yer yok. Kendimi mavi sularda yansıyan ışıklara bırakarak
tarihsel yolculuğun hülyasına daldım. Az sonra iki damla yaş yanağımdan
süzülüverdi. Toprağın altındaki çift dilli zehirli yılanın ihanetine hayıflandım.
İktidarın
tüm engellemelerine karşın Dolmabahçe’ye gidip andımızı içtik. Ya, içecek andı
olamayıp sürekli bir ihanetin tarihsel girdabından çıkamayarak işbirlikçilik
utancıyla yaşadığını sananlar?
Elinde
bayrak, dilinde Cumhuriyet, yüreğinde Atatürk olanlardan Türkiye’ye zarar gelir
mi hiç? Bunca polise, sert önlemlere ne gerek var ki?
Adil
Hacıömeroğlu
30
Ekim 2013
Cumhuriyet ; tarihimiz içindeki en onurlu , uygar ve çağdaş yüzümüz bizim. Cumhuriyet kazanımlarımızı yok etmeye ,bozmaya yeltenenlere gerekli dersi vermekte halkımız. Bu anlamlı yazıda da bu gerçeği buluyoruz : '' Elinde bayrak, dilinde Cumhuriyet, yüreğinde Atatürk olanlardan Türkiye’ye zarar gelir mi hiç? Bunca polise, sert önlemlere ne gerek var ki? '' tümcesi de önemli bir saptama ve uyarı.. teşekkürler Adil Haciömeroğlu!
YanıtlaSilCumhuriyet fazilettir. Cumhuriyet vicdandır. Cumhuriyet hukuktur. Cumhuriyet kadındır. Cumhuriyet eşitliktir. Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir. Korkmadan, şaşmadan, caymadan Cumhuriyetimize sahip çıkmamız şarttır. Kutlu olsun.Sonsuza kadar yaşatmak , yaşatılması dileğiyle..DeğerliAdil öğretmenim, yüreğinize sağlık👏👏🇹🇷🇹🇷♥️🌹🙏🏻📚Varolunuz🙏🏻Fulya Kırımoğlu👩
YanıtlaSil