12
Eylül öncesi seçim sonuçlarına bakıldığında, bugün muhafazakâr olarak nitelenen
birçok ilde CHP’nin birinci parti olduğu görülür. Anadolu’da yıllarca CHP’ye oy
veren dindarlar, partilerinden neden vazgeçtiler?
1973
ve 1977 seçimlerini Doğu Karadeniz’de izleyen birisiyim. O yıllarda cami
cemaatinin neredeyse çoğunluğu CHP’ye oy verirdi. CHP saflarında birçok imamı,
müezzini ve dindar kişileri görmek olasıydı. Demokrat Parti ile başlayan CHP’ye
“dinsizlikle” ilgili iftiraların büyük çoğunluğu din bilgisi yüksek bu
kişilerce boşa çıkarılırdı. Bu seçimlerin sonuçlarına bakıldığında ve bugünle
kıyaslandığında ilginç tablolar ortaya çıkar. Konuyu daha iyi anlamak için
birkaç ilin seçim sonuçlarına göz atmakta yarar var.
Gaziantep:
1973 % 36.97, 1977 % 44.69 oy oranlarıyla CHP birinci parti. SHP 1991 % 28.03;
CHP 1995 % 10.45, 1999 % 13.99, 2002 %
19.20, 2007 % 17.57, 2011% 19.14; 2011 % 61.80
Kocaeli:
1973 % 33.63, 1977 % 43.79 oy oranlarıyla CHP birinci parti. SHP 1991 % 17.15; CHP
1995 % 10.47, 1999 % 10.04, 2002 % 18.65, 2007 % 19.38, 2011 % 24.60; 2011 AKP
% 52.60
Konya:
1973 % 20.91(CHP, DP’nin ardından ikinci parti.), 1977 % 31.35 (CHP, birinci
parti.), SHP 1991 % 13.31; CHP 1995 % 5.88, 1999 % 5.29, 2002 % 8.60, 2007 %
8.15, 2011 % 10.20; 2011 AKP % 69.60
Kahramanmaraş:
1973 % 32.91, 1977 % 34.39 oy oranlarıyla CHP birinci parti. SHP1991 % 18.85;
CHP 1995 % 9.27, 1999 % 7.96, 2002 % 11.24, 2007 % 9.83, 2011 % 13; 2011 AKP %
69.60
Sivas:
1973 % 32.88, 1977 % 42.93 oy oranlarıyla CHP birinci parti. SHP 1991 % 22.95;
CHP 1995 % 14.21, 1999 % 11.11, 2002 % 15.99, 2007 % 15.92, 2011 % 15.20; 2011
AKP % 63.30
Trabzon:
1973 % 35.02, 1977 % 39.94 oy oranlarıyla CHP birinci parti. SHP 1991% 13.15;
CHP 1995 % 6.49, 1999 % 5.07, 2002 % 14.64, 2007 % 13.65, 2011 % 18.20; 2011
AKP % 59
Şanlıurfa:
1973 % 28.95 (CHP, AP’nin ardından ikinci parti.), 1977 % 33.46 CHP, oy
oranıyla birinci parti. SHP 1991 % 20.68, 1995 % 2.25, 1999 % 6.05, 2002 %
9.90, 2007 % 4.75, 2011 % 3.02; 2011 AKP % 64.80
Yukarıda
son seçimlerde AKP’nin açık ara birinci olduğu ve muhafazakâr seçmen
görünümüyle dikkat çeken bazı illerimizde, CHP’nin değişik seçimlerde aldığı oy
oranları verilmiştir. 1973 ve 1977 seçimleri CHP’nin yükseliş dönemleridir. Sol
söylemlerin ağırlıkta olduğu ve antiemperyalist tutumunun öne çıktığı
dönemlerdir. O dönemin CHP’si popülizmden uzak bir siyaset uygulamaktaydı.
Özellikle
12 Eylül öncesi CHP lideri Bülent Ecevit’in kullandığı dil, seçtiği sözcükler
gerçek bir aydın kimliğinin yansımasıdır. Muhafazakâr seçmene hoş görünme adına
bugünkü CHP’li yöneticiler gibi ağdalı bir Osmanlıcanın tutsağı değildi Ecevit.
“Olanak, olasılık, sözcük, yanıt, seçenek, eşgüdüm, özen...” sözcüklerini sağ
partilerin tüm düzeysiz yakıştırmalarına karşın ısrarla kullandı. Bu sözcükler,
Bülent Bey sayesinde dilimize yerleşti. Türkçenin özleşip varsıllaşması, gelişmesi,
yabancı dillerin etkisinden kurtulması için namuslu bir aydın uğraşı verdi.
Halkın
kuyruğuna takılmadı o günkü CHP. Aydın duruşuyla, izlediği halkçı siyasetle
öncü oldu. Halk, öncünün peşinde gider; artçının değil.
Peki,
yukarıdaki illerimizde CHP’yi birinci yapan seçmenlere ne oldu? Birçok CHP
yöneticisi, bu soruya “Bu iller göç verdiğinden CHP oyları azaldı.” diyecektir.
Bu, bilinçsizce bir yanıt olur.
Söz
konusu illerden göçenlerin hepsinin CHP’li olduğunu söylemek yanlıştır. En çok
göç alan büyük illerimize baktığımızda buralarda da CHP oylarında bir erime söz
konusu. CHP; Ankara’dan 1977’de % 51.29, İstanbul’dan % 58.25, İzmir’den % 52.67
oy almıştı. 2011’de ise Ankara’dan % 31.3, İstanbul’dan % 31.2, İzmir’den %
43.8 oy aldı CHP. Burada da görülüyor ki 12 Eylül öncesi CHP’nin kaleleri
durumundaki anakentlerde büyük oranda oy yitimi söz konusu.
12
Eylül sonrası seçimlerde 1991 önemli bir kırılmadır. SHP-HEP seçim ittifakı,
solun gerilemesinde önemli bir etkendir. Bölücü örgütle yan yana görüntü veren
SHP, seçmenini küstürmüştür. Bu tarihten sonra sistematik olarak gerileme
başlamıştır. 1989 belediyelerinin olumsuz deneyimi de gerilemenin
nedenlerindendir.
Solun
gerilemesinde önemli etkenlerden biri de SHP’nin yapısıdır. 12 Eylül darbesiyle
sol gruplar büyük bir çoğunluğu dağınıklık yaşadı. Sosyalist sol gruplar içinde
yer alan bilinçsiz, ideolojik birikimsiz, genellikle işsiz güçsüz, lümpen diye
niteleyebileceğimiz kimi kişiler; SHP’nin yerel kadroları içinde yer aldılar.
Bu kişilerden bazıları, hapislerde yattılar kısa süreli de olsa. Hapiste
yatmayan da yatmış gibi gösterdi kendisini. Hapishaneden çıktıklarında genel
bir uğraşları ve yetenekleri olmayanlar, her şeyin sorumlusu olarak halkı
gördüler. Halkın, kendi savaşımlarını anlamadığını dile getirdiler. Bir noktada
halkı, vefasızlıkla suçladılar. “Ben bedel ödedim.” diye söze başlamak, bu
kişilerin en belirgin özellikleri.
SHP
döneminin önemli bir siyasal yanlışı da mezhepçilik mikrobunun partiye
bulaştırılmasıdır. Mezhepçi yaklaşımlarla parti içindeki saflaşmalar,
Anadolu’daki Sünni oyların sağ partilere kaymasına neden oldu. SHP/CHP’nin
gerilemesiyle RP/FP’nin yükselmesinin koşut olması ilgi çekicidir.
Yine
SHP döneminde etnik kökene dayalı siyaset anlayışı parti içinde kabul
görmüştür. Bu da CHP’nin geleneksel tabanını rahatsız etti. Özellikle bazı
illerimizde solun gerilemesiyle MHP’nin güçlenmesi koşuttur.
SHP
döneminde etnik kökene, yerdeşliğe dayalı, mezhep ayrımcılığının
derinleştirdiği ve lümpenlikle çerçevelenen bir yapı, siyaseti halkın içinden
alarak meyhane köşelerine hapsettiler. Buralarda yapılan söyleşilerde din
konusundaki bilinçsiz konuşmalar, partiye zarar verdi. Dine karşı çıkmanın bir
kahramanlık olduğu sanıldı. Toplumun sorunlarından, yaşamından tamamen
uzaklaşanlar, din konusunda bilgileri olmadığı halde bu konuda ahkâm kestiler.
Kişisel çıkarlar; sol anlayışın tersine, toplumsal çıkarın önüne geçirildi.
SHP/CHP,
küresel merkezlerin solu sınıf mücadelesi dışına taşıma projesinin içinde yer
aldı bilinçsizce. Küresel güçler; sınıf mücadelesinin yerine etnik ve mezhep
ayrımcılığı üzerinde siyaset yapılmasını istediler. Ne yazık ki bu tuzak, solun
gerilemesindeki en büyük etkenlerden biri oldu. Emekçilere yönelik programlar
yerine; etnisiteye, mezheplere dayalı ayrıştırıcı politikalar kendini gösterdi.
Yıllardır Türkiye’de çalışanlara yönelik politikaların oluşturulmaması
ilginçtir.
SHP-CHP
birleşmesiyle hastalıklı yapı, CHP’ye taşındı. Çökmekte olan SHP, CHP’ye
katılarak varlığını sürdürmekte.
Sol,
genel görünümü ve düşünsel yapısı itibarıyla antiemperyalisttir. Emperyalizme
karşı olmayan bir sol, sol olmaz. Latin Amerika’da son zamanlarda sol
partilerin hızla iktidara gelmelerinin nedeni; ABD karşıtı olmaları ve sınıf
savaşımını ön plana çıkarmalarıdır.
CHP’ye
düşen en önemli görevlerden biri, SHP mirasını reddetmektir. Bir de Latin
Amerika’daki sol deneyimlerden ders çıkarmalı CHP. Çünkü bu ülkeler, Türkiye
gibi emperyalizmce ezilmekte ve sömürülmekteler. Avrupa ülkelerindeki sosyal
demokrat yapılar; Türkiye’nin toplumsal dokusuna, sosyoekonomik yapısına,
bulunduğu konuma uymaz. Uymadığı içindir ki “sosyal demokrasi” dedikçe CHP,
halktan uzaklaşmakta. Oysa kendi tarihine baktığında doğru modeli bulacaktır.
Yeter ki bakmasını bilsin.
Not:
21 Ekim 2013 tarihli Ulus Gazetesinde yayımlanmıştır.
Adil
Hacıömeroğlu
13
Ekim 2013
İNSANLARIN BEN NE YAPIYORUM ÜLKE NE DURUMDA NEREYE GİDİYORUZ VB SORULARI SORMA ZAMANI GELDİ DE GEÇİYOR..UMARIM ÇABUCAK UYANIRLAR!!!
YanıtlaSilÜlkemizde SOL siyasetin temsilcisi CHP 'de , oyların yükseldiği 1973- 1077 seçim dönemleriyle , oyların düşüşe geçtiği son dönemi karşılaştıran bu yazıda , oy erimesinin nedenleri üzerinde duran Adil Haciömeoğlu , çözüm için de öneriler getirmekte. CHP 'nin antiemperyalist , toplumun inançlarına ters düşmeyen , ekonomik sorunları çözme çabasında olan ,topluma öncü olabilecek bir tutum içine girmesini önermektedir. Teşekkürler!
YanıtlaSil12 eylül 1980 faşist darbesi solu ezmiş, Türk-islam sentezi ideolojisiyle dinci sağı güçlendirmiştir...Çoğunluğu oluşturan merkez oyları (Adalat Partisi, daha sonra Anavatan Partisi) eritip dinci merkezde toplamıştır...
YanıtlaSilCHP ye oy veren bir kısım seçmen de bu dinci merkeze kaymaktan kurtulamamıştır...Hatta alevi oylarının büyük çoğunluğu da bu durumdadır...
CHP de kalan oylar ise, Atatürkçülükten vazgeçmeyen, laik, sol ve bir kısım sosyalist oylardır...Bunun da toplamı yüzde 27-30 civarındadır...
CHP ise bugün giden oylarını geri alabilecek tutarlı politikadan uzak, kendisini destekleyenleri bile dağıtacak siyasi hatalar yapmaktadır...
Türkiye'de sol iki olguyla barışmadıkça belini doğrultamaz. Birisi din, diğeri de Atatürk'tür. Bunlarla kavgalı bir sol, kendini halkı kapsamayan sığ bir çizgiye indirmektedir.
YanıtlaSilAdil Bey, maalesef İstanbul doğumluyum ve bir köy havasını ciğerlerime doya doya çekemedim, ama 20 yaşlarımda 1 aya yakın süren Belediye grevinde soluduğum çöp kokularını hiç unutmuyorum.O zamanki İstanbul CHP Li büyükşehir belediyesi, 10 tane işçiyle anlaşamamış ve İstanbul da 1 ay kadar çöpler yerde kalmıştı.AKP halkı önce yerelde, belediyede yaptığı icraatla yanına çekmeyi başardı, bu durum kendiliğinden CHP'ye bir yol haritası çiziyor aslında.Detayları ve nasıllığı ayrıca tartışılabilir.
YanıtlaSilYayınladığınız yazı çok çok önemlidir.Özellikle CHP nin oligarşik parti yapılandırmasını sorgulamak gerektir.Kendilerine sol,sosyal demokrat yada laik diye nitelendirenlerden çok içine düştüğü dinsel tercih yapısını açmanız gerektir bu müphem?Kendini Atatürkçü ,laik yapıda niteleyen aydın din adamlarını bırakın kadrosuna almayı dışlayarak anti sünnici bir rolü benimsediler.Bu ise Türkiyedeki mezhepsel tercihte bakış açısından dolayı yanlışlıklarla karar vermeyi zorlamaktadır.Hiçkimse de CHP SÜNNİ kesimleri kucaklıyor yada kapsıyor havasını asla verememektedir.Prof.dr.YAŞAR NURİ ÖZTÜRK bile tüm iyiniyetine rağmen parti içinde barınamadığına göre göstermelik tercihlerle bir yere varılamıyacağını da göstermiştir.Yaptığım ve bulduğum bir araştırmaya göre 3420 kırsal köyden mürekkep bir ALEVİ-ABDAL dayanışmalı kadrosunun %85-90 ağırlığını arkasına alan sol yada CHP KADROLARI VE MAĞDURLARI OYNAYAN MUHALEFET ANLAYIŞIYLA İKTİDAR ÇANLARI ASLA ÇALMADI VE ÇALMAZ MALUM ÜLKEDE 40.000 İ AŞKIN KÖYDEN OLUŞAN BİR KENTLEŞME SÜRECİ VARDIR Kİ bu olguda %92 ik bir kesim de vardır.İçindeki aydın,iyiniyetli,kulhakkı yemeyi iktidar olma lüksüne yediremiyenlerin belki laik ,cumhuriyetçi tercihleriyle %18-26 arasında bir toplumsal dinamik oluşmaktaysada %50 tercihlerinden çok uzaktır.Dinsel ve etnik söylemler yerine yaşam alanı için gerekli yarınlar ve düzen adına iki çift laf ve proğram hatta hedef koyamayanlar daha iyisini yaparızla yada ANARŞİST herşeye karşı olma geleneğiyle birşeyler değil hiçbirşey yapılamıyacağını kabullenmeli yada kendilerine HALKÇI bir söylem bulmalıdırlar?YÖRÜK
YanıtlaSil