KILIÇDAROĞLU’NUN ELEKTRİK DİRENİŞİ(!)


Elektriğe olağanüstü zam geldi, akaryakıta da. Erke zamlanınca neredeyse tüm tüketim mallarına zam gelmekte. Çünkü erkesiz üretim olmuyor.

Peki, elektrik niye çok pahalı?

Birinci neden, dışa bağımlılık… Dışardan erkeyi dövizle almaktayız. Döviz arttıkça dışardan aldığımız ürünlerin değeri de Türk lirası türünden artmakta.

İkinci neden, özelleştirme… Doğaldır ki özel sektör kârlılık esasına göre iş yapar. Bir işten kârı yoksa boşuna kürek çekmez. Ülkemizde özelleştirilen elektrik, ne yazık ki yüksek kârlarla satılmakta. Bu da üretimi pahalılaştırmakta. Pahalı üretim, tüketiciye zam olarak yansımakta.

Günler öncesinde elektriğe zam geldiğinde Kılıçdaroğlu, zammı protesto için elektrik faturasını ödemeyeceğini söyledi. Kılıçdaroğlu, siyasetçi olsa da Türkiye’nin normal bir yurttaşıdır. Her yurttaşın yerine getirmesi gereken yükümlülüklerden o da sorumludur. Faturasını ödemeyeceğini açıklayarak yurttaşları yasalara uymamaya çağırmakta. Bu işte öncü olmakta.

Ankara’da elektrik dağıtımını, büyük bir holdinge bağlı bir şirket yapmakta. Yani Kılıçdaroğlu, elektriği devletten ya da hükümetten değil; özel bir şirketten almakta. Tıpkı market, kasap, manav, fırın, pazar, tuhafiye, dondurmacı, aşlık aletleri alışverişlerindeki gibi…

Kılıçdaroğlu bu davranışıyla diyor ki halka: elektrik, su, doğalgaz, telefon faturalarını ödemeyin! Fırında ekmek, dondurmacıda dondurma, kasapta et, manavda sebze, pazarda meyve, markette yağ parası ödemeyin! Peki, böyle bir davranışın adı nedir? Gasp…

Dersimli Kemal, Dersim ağalarının izinden gidiyor. Onların yaptığını yapmakta. Çünkü usuna başka bir çözüm gelmemekte.

Kılıçdaroğlu, elektrik faturasını ödemeyince olağan işlerlik nedeniyle elektriği bugün kesildi. Bir hafta boyunca faturasını ödemeyeceğini söylemekte genel başkan. Elektrik kesilince evi ışıldaklarla doldu. Kendince protesto yapmakta.

Peki, neden Kılıçdaroğlu’nun usuna köklü çözümler yerine, böyle bireysel çapta gösteriş kokan tavırlar gelmekte? Oysa CHP’nin ambleminde yer alan altıoktan biri, devletçilik. Elektrik dağıtım şirketlerinin devletleştirilmesini niye savunmaz bir siyasetçi? Dersimli Kemal, TÜSİAD üyesi bir holdingi karşısına alamıyor. Demek ki amacı halkın çıkarlarını savunmak değil, elektrik şirketlerinin halkı sömürmesini gereksiz eylemlere örtmek.

Günümüzde devletçiliğe ivedilikle gereksinim duymaktayız. Böyle bir dönemde Atatürk’ün devletçiliği niye savunulmaz? Halkı oyalayıp uyutan sözde eylemler yerine, köklü çözümler için neden savaşım verilmez?

Üretimin, tüketimin, yaşamın her alanına devletçiliği sokmalıyız. Türkiye gibi büyük bir ülke, birkaç elektrik dağıtım şirketinin ve üç beş tane marketçinin insafına bırakılamaz. Türkiye kalkınma, büyüme rekorlarını devletçilikle kırdı. Atatürk’ün izinden gitmek varken emperyalistlerin dayattığı izlenceler içinde debelenmek niye?

                                                               Adil Hacıömeroğlu

                                                               21 Nisan 2022

1 yorum:

  1. Atatürk döneminde CHP bir fikir partisiydi. Cumhuriyet devriminin ideolojisinin tartışıldığı, oluşturulduğu bir kurum. Günümüz CHP'siyse düşünceyi değil şov ve sosyal medya teşhirciliğini ön plana çıkaran bir parti. Halkın sıkıntısını, o sıkıntıya cevap olacak fikirler sunmadan, taklit etmeye çalışarak oy toplamak, en hafif tabirle ciddiyetsizliktir. Hem halkın, hem hapishanedeki PKK'lının yanında olamazsınız. Hem halkın, hem FETÖ'nün yanında olamazsınız. Hem halkın, hem TÜSİAD'ın yanında olamazsınız. Hem halkın, hem İngiliz büyükelçisinin sofrasında oturamazsınız. Hem Cumhuriyetçi, hem Batıcı olamazsınız. Hem Atatürkçü, hem Demirtaşçı olamazsınız. Oluyorsanız, bütün bunları sineye çeken tabanınız sayesinde oluyorsunuzdur. O hani tıpış tıpış oy verenler...

    YanıtlaSil