Bir
günlüğüne gidip döndüm köyüme. Benim için uzun sayılabilecek bir aradan sonra
köyümü yeniden görebildim. Hem de kışın, kar altındayken…
İnsanın
doğup büyüdüğü toprakları belli bir aradan sonra görmesi tanımlanamaz bir duygu,
ulaşılamaz bir mutluluk. Her ağacı, otu, dikeni, kuşu, bayırı, yapısı, insanı
bir anının canlanmasına neden olmakta.
Öncelikle
beni üzen durumdan söz edeyim. Çay tarımı neredeyse tüm doğaya egemen olmuş. Bu
durum, bazı olumsuzlukları ortaya çıkarmış. Arazilerin kıyılarında özenle
korunan ağaçlar yok olmuş. Çaya gölge yapmaması için kesilmişler. Gölge, çay
verimini düşürmekte.
İnsanlar,
günlük yaşamakta. Bir kuruşluk kâr için bazı değerleri nedense yok etmekteler. Bu
konuda bilinçsizlik söz konusu. Doğu Karadeniz Bölgesini ayakta tutan, ağaçlar.
Ağaçlar olmadığında ne toprak olur ne verim ne de yağmur. Ağaçların yokluğunun
asıl darbe vuracağı da çay. Çünkü yağmuru azalmış, toprağı erozyon ve
heyelanlarla akıp gitmiş bir yerde çayın yetişme olanağı yok! Yağmur rejiminin
güvencesi ağaçlar. Yağmur olmayınca çay da olmaz.
Ağaç
olmadığından çevre köyler ayan beyan görünmekte. Doğa, güzelliğini ne yazık ki
yitirmekte ağaçsızlık karşısında. Her bahçenin kendine özgü nitelikleri yok
olmuş. Herkesin arazisi birbirine benzemiş. Bu durum, doğa açısından bir
anlamsızlık yaratmış.
Çay
bahçeleri ve diğer arazilerle yollar arasında kendiliğinden yetişen dikenler
olurdu. Bunlar da yok! Dikenler, sık büyüyen bitkiler olduğundan kayaları
tutardı ve toprak kaymasını önlerdi. Ayrıca bol açan yaprakları döküldüğünde
toprağı varsıllaştıran yeşil gübre oluşurdu. Dikenlerin yok olması mamula ve
fuska (böğürtlen) meyvelerinden de mahrum kuılmakta bölge halkını.
Bir
diğer olumsuzluk da yolların beton dökülmesi. Betonlaşan yollar yağmur
sularının yönünü değiştirmiş. Neredeyse her yere yol yapılmış. Toprak suyu
ememiyor hem betonlaşmadan hem de ağaçsızlıktan.
Çaylıkların
kıyılarında ağaç kalmayınca eriyen kar suları, ince ve verimli toprağı
sürüklüyor. Nereye mi? Beton ya da asfalt yollara. Bu nedenle yollarda çamur
oluşmakta. Ağaçsız toprak akıyor.
Önümüzdeki
yıllarda Doğu Karadeniz’de heyelanlar, sel baskınları artacağa benzemekte. Bu
konuda devlet kuruluşlarının yurttaşın önüne bir izlence koyması gerek.
Cennet
topraklar, ağaçsızlıktan cehenneme dönüşebilir. Aman dikkat!
Adil
Hacıömeroğlu
3
Nisan 2022
Gündelik çıkarlar uğruna gelecek ne yazık ki mahvediliyor. Benzer bir olayı Antalya'da bu sefer turizm adı altında yaşıyoruz.
YanıtlaSilÇay bölgesi bir felâketle karşı karşıya zira çay dışında hemen hiçbir şey yok..meyve cennetinde artık meyve yok, olan da yenecek duruma gelmeden çürüyor..çeşitlilik yok oldu.
YanıtlaSil