Ana
rahminde bebek, kırk altı kromozomdan oluşur. Bunun yirmi üçü anneden, yirmi üçü
de babadan gelir. Bundan da anlaşılacağı üzere bir çocuk biyolojik olarak hem
annesinden hem de babasından izler taşır. Anne ve babanın genlerini taşıma, kuşaktan
kuşağa aktarılır. Böylece bir kişinin genleri, kuşaktan kuşağa üremeyle sonsuza
dek sürebilir. Demek ki bu yolla insan ölümsüzdür, diyebilir.
Cenaze
nedeniyle köyüme bir günlüğüne de olsa gidebildim yıllar sonra. Yaşça benden
biraz büyükleri ve birazcık küçükleri tanıyordum. Çoğuyla arkadaşlıklarımız
olmuştu. Yıllar sonra gördüğüm kişilerin çoğu babalarını andırmaktalar. Yaşlandıkça
babalarına benzemeleri benim ilgimi çekti. Bu kişilerin babalarının orta yaş ve
yaşlılıklarını bilmekteyim. Çoktan uçmağa varmış bu babalar, en son gördüğüm
yüz biçimleriyle belleğimde kalmış. Bu nedenle gördüğüm kişilerin çoğu yılların
verdiği değişimle babalarının birer kopyası olmuş durumdalar.
Bazı
kişiler, baba-oğul benzerliğini neden ele aldın da kızlarla annelerin
benzerliklerini yazmadın, diyebilirler. Bunun nedeni, bir günlük gezimde anne
ve kızlarını çoğunu görememem, bazılarını da çok kısa süre görmemdi cenaze
evinde.
Kimileri
de dayılarına benzemekteler. Zaten köyümüzdeki çoğu kişinin anne ve babası
bizim köylü. Bu nedenle yedi sülalelerini tanıdığımı söylesem yanlış olmaz. İnsanın
gençlikten yaşlılığa giden yolda babalarına ya da dayılarına bu denli
benzemeleri hoşuma gitti. Babalarının gençliğini bilseydim, belki de bu
arkadaşların gençlik dönemlerini, babalarının ya da dayılarının gençliğine benzetecektim.
Bazıları
var ki oturuşları, gülüşleri, bakışları, ses tonları, olaylar karşısındaki
tepkileri, konuşma biçimleri, el ve kol devinimleri, yüzlerindeki mimikler aynı
babaların gibi. Bu kişilerin babalarını tanımasaydım, belki de kendilerini
çıkaramazdım. Aralarında kırk yıla yakındır görmediklerim vardı. Gencecik
bıraktıklarım, yaşlanmışlar. Babalarının kopyaları olmuşlar.
Zaman,
insandan çok şey alıp götürmekte. Ancak aldıklarının yerine de yeni şeyler
koymakta. Gençliğin delişmen davranışları, devinimleri yerine; dünyadan göçmüş
bir babanın gülüşü, bakışı, konuşuşu, içtenliği, soğukkanlılığı ya da
sinirliliği, uzlaşmacılığı gelip oturuyor oğulun bedenine.
,Tensel
benzerlik, şaşırtıcı biçimde görülüyor oğullarda. Oğullar da bu genleri, benzerlikleri
kendi çocuklarına aktaracaklar. Böylece genetik kalıt, yıllar boyunca sürüp
gidecek. Ne dersiniz?
Adil
Hacıömeroğlu
3
Nisan 2022
Aynen katılıyorum. Zamanla eşlerde birbirlerine benziyor bence
YanıtlaSilİSMAİL GÖKÇE
Aynen katılıyorum...
YanıtlaSilAileler çocuklarına sadece genetik değil duygusal miras da bırakırlar.Yapılan araştırmalar anne ve babalarımızın, hatta dede ve ninelerimizin, belki de yedi sülalemizin genlerini taşıdığımızı, yani onların pek çok özelliğinin aldığını. Bir başka deyimle sadece ağzımız, burnumuz, kaşımız, gözümüz değil, huyumuzun benzediği görüyor ve yaşıyoruz.Onun için büyüklerimiz örneğin;dede erken vefat etmişse ,dedeye benziyor yaşı benzemesin ömrü uzun olsun derler.Hocam yüreğinize , kaleminize sağlık,ölümsüz atalarımız genetiklerimizi bize miras bırakmışlar iyi ki onların torunlarıyız🙏🏻✍️🌺👩Fulya Kırımoğlu
YanıtlaSil