Bugün
köy enstitülerinin 82. kuruluş yıldönümü… Köy enstitülü bir babanın çocuğu
olarak günün önemi nedeniyle babamla ilgili bir anıyı paylaşmak istedim.
Babamın
en büyük tutkusu tarımdı. Ülkemizde tarımın gelişmesi için gönüllü, özverili
biriydi. Köy çocuğuydu, tüm ülküsü köye adanmaktı. Bir komşusu ya da çevre
köylerden bir kişinin işi düşse iki eli kanda olsa bile koşup giderdi.
İnsanlara yardım etmek söz konusu olduğunda akan sular dururdu. Sözlüğünde “Hayır!”
yazmazdı köylülerin işi olunca.
En
sık yaptığı işlerden biri, yabani meyveleri aşılamaktı. Lezzetli, farklı,
çevremizde olmayan bir meyve türü bulduğunda ne yapar yapar o meyveden bir dal
kesip alırdı. Bir daldan onlarca, yeri gelir yüzlerce meyve aşılardı. Çoğu
zaman aşıladığı meyvelerin sahiplerinin haberi olmazdı bahçelerindeki
meyvelerin aşılandığından. Yolda izde, kahvede, dükkânın birinde bahçe sahibini
gördüğünde “Senin çaylığının kıyısındaki yabani eriği aşıladım. Aşının türü bu.
Meyvesi de şu zamanda olgunlaşır, haberin olsun.” derdi. Onu mutlu eden söz ise
bahçe sahibinin “Sağol, elin dert görmesin! Allah senden razı olsun!” sözüydü.
Doğu
Karadeniz’de arazi kıttır. Bahçeler, tarlalar el kadar. Arazi kıt olduğundandır
Karadenizlinin gurbetçiliği. Ekmeğini, kayalardan, taşlardan çıkarır dağların,
vadilerin çocukları. Bunca emekle kazandığı yetmez ona, vurur kendini gurbet
ellere. Türkiye’nin, hatta dünyanın her yerinde bir Karadenizliye rastlamak kimseyi
şaşırtmaz. Çünkü o, ekmeğinin peşindedir yeryüzünün her yanında, beş kıtada.
Yakında Antarktika’da görülürlerse kimse şaşmasın. Ekmek neredeyse Karadeniz’in
acar uşakları oradadır.
Yer
kıt, dedik. Öyle dönümlerce meyve bahçesi olmaz. Yerin her santimini ekonomik
kullanmak gerek. Toprak nimettir. O nimeti, bereketli kılmak da sabır, beceri,
yetenek ister.
Karadeniz
evlerinin yanında avlular bulunur. Bu avlularda her türden meyve ağaçları. Dut,
kiraz, armut, erik, elma, incir… Her meyve ağacından bir tane dikmeye özen
gösterilir. Çocuklar, her meyveden tatsın diyedir bu.
Babam,
yabani bir armudun iki çatalı varsa ikisine farklı armut türü aşılardı. Üç
çatal varsa üç farklı tür… Bu aşılamalarda çoğu zaman ben de yanında
bulunurdum. Bir gün ona sordum:
“Neden
her çatalın dalına farklı türde aşı yapıyorsun?”
O,
gülerek yanıtladı beni:
“Yer
dar, bu dar yere sekiz on tane armut ağacı dikilemez. Bu evlerin çocuklarının
canları farklı zamanlarda değişik tatlarda meyve çeker. Dalın birine erken,
diğerine ise geç olgunlaşan armut aşılıyorum. Üçüncü dala ise diğerlerinden
farklı zamanda oluşan bir tür… Böylece yaz boyunca armut yemelerini
sağlamaktayım gözleri dışarda kalmasın diye.”
Babamın
yanıtı usumdan hiç çıkmadı. Bu, ancak köy enstitülü bir öğretmenin yapacağı bir
buluştu. Önce çocukları düşünmek… Her şeyi onların zevklerine, isteklerine göre
düzenlemek… Basit gibi görünen bir konuda bile dolu dolu eğitim dersleri olan bir
uygulama. İşte, köy enstitülü olmak böyle bir şey… Yaptığı her davranışla,
uygulamayla halkını, çocukları düşünen bir anlayış… İyi ki köy enstitüleri
oldu. İyi ki köy enstitülü bir babanın çocuğu olma şansına, mutluluğuna eriştim.
Bizim
köyümüzde ve çevre köylerde iki farklı dalında iki farklı armut veren bir ağaç görürseniz
bilin ki o meyveyi Ali Öğretmen aşılamıştır. O küçücük fidanlar büyüyüp ağaç
oldu, yazın gölgesinde meyvelerini yediğimiz.
Kim
bilir ülkemizde köy enstitülü öğretmenlerin ellerinin değdiği köylerde ne
tansıklar var. Bu okulları 1945’ten sonra girdiğimiz Atlantik süreci uğruna
harcadık. Ülkemizi büyük bir aydınlanma, kalkınma gücünden alıkoyduk
emperyalistler uğruna. Oldu mu bu? Hiç olmadı, hiç…
Adil Hacıömeroğlu
17
Nisan 2022
Köylü bugün de bizim okumuşuzlarımızdan daha becerikli ve yaratıcı. Allah eksikliklerini göstermesin.
YanıtlaSilKöy enstitüleri üretime dönük halkı aydınlatan örnek olan bir eğitim öğretimmiş. Gün gelecek üretime dönük eğitim öğretime dönülecek.
YanıtlaSilBundan sonra üretmezsen aç kalacaksın.
İSMAİL GÖKÇE
DENİZLİ
Yeniden Doğuşun adı;
SilKöy Enstitüleri...
“ Yirmi yaşındaki bir yobaz ihtiyardır, yetmiş yaşındaki bir idealist gençtir.” M.K.Atatürk
Karanlık karşısında aydınlık meşalelerimiz…
Köy Enstitüsü ‘lerinin yetiştirdiği kıymetli büyüklerimiz
Konuşmaları, davranışları, saygıları, hürmetleri, nezaketleri, bilgi ve kültürleri, çalışkanlıkları ile farklılardı.
Onlar için makam olmadan hizmet, görev olmadan sorumluluk duyguları ile memleket sevdasıyla çoşan yüreklerinde Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ‘e vefaları vardı... 🇹🇷
Bu Erdem, bu ahlak taaaa Atasına dayanıyordu...
“Cumhuriyet ahlak üstünlüğüne dayanan bir yönetimdir.”Cumhuriyet erdemdir”M.K.Atatürk
Çünkü onlar Köy Enstitüsü terbiyesi, eğitimi almış özel insanlar...
Konuşmaları bugün için,
yarın için....
Yaptıkları, yapacakları insanlık için...
Bir köyde...
Köy Enstitüsü varsa;
Eğitim yolu ile canlanan köy ve köylü artık
Köy ile kentli insanının kucaklaşmasına da yardımcı olur... 🌾🌾🌾Karadeniz’ de tarım ,topraklarında meyva ağacı yetiştirip aşılamak isim bırakmak ne güzel!Meyva ağacıberekettir ,kesilmez , gelecek kuşaklara ulaştırmaya çalışan doğa ‘yı seven kollayanla, bağlı kalanlara,saygıyla minnetle …Babanız Ali hocanın ruhu şad olsun.Fulya Kırımoğlu
Ali öğretmen ve tüm köy enstitülü vefat etmiş öğretmenlerin anısına saygıyla...Devrim A.
YanıtlaSil