BİGALI MEHMET ÇAVUŞ


30 Ağustos 2014’te “Mehmetçik” başlıklı bir yazı yazışmıştım. Bu yazımda askerimize “Mehmetçik” adını veren Çanakkale Savaşı’nın büyük kahramanlarından Mehmet Çavuş’u anlatmıştım.

Mehmet Çavuş’un Biga-Bahçeli Köyündeki gömütüne gitmiş ve izlenimlerimi, 24 Ağustos 2020 tarihli “Mehmet Çavuş’a Saygı” başlıklı yazımda özetlemiştim.

İlk yazımdan sonra Bigalı Mehmet Çavuş Derneği Başkanı Bahçeli Köyünden Necdet Özer’le önce sosyal medyada tanıştık. Daha sonra kahramanımızın gömütüne gidince Sayın Özer’le yüz yüze tanışma fırsatı buldum.

Mehmet Çavuş konusunda yıllardır araştırma yapan ve bu bilgileri bir kitapta toplayan meslektaşım Ömer Arslan’la önce sosyal medyada, sonrasında da telefonda dost olduk. Henüz yüz yüze görüşme fırsatımız olmadı.

Ömer Arslan’ın kitabının adı “Çanakkale Fedakârı Bigalı Mehmet Çavuş”. Kitabı, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı yayımlamış. Ömer Öğretmen, adresime gönderdi emek dolu, alınteri kokulu, özveri yüklü bu kitabı. Ben de bir solukta okuyuverdim. Böyle bir kitap, bir solukta okunmaz da ne yapılır?

Çanakkale Kahramanı Mehmet Çavuş’un yiğitliğinin, özverisinin ilk farkında olan kişi, Mustafa Kemal. Onu, üst orunlara yazdığı yazılarla dostlarına gönderdiği mektuplarla tanıtan kişi, 19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal. Mehmet Çavuş, yaralandığında ilk ziyaretçilerinden biri Yarbay Mustafa Kemal.

Mehmet Çavuş’un ilk yaralanması, 4 Mart 1915’te oluyor. Karaya çıkan düşman askerini takımıyla karşılıyor. Tüfeği tutukluk yapınca taşla saldırıyor vatan toprağına ayak basan düşmana. Ardından kürekle girişiyor işgalcilere. Onları önüne katıp geri püskürtüyor. Mehmet Çavuş, savaştan sonra Uluğ İğdemir’e yaşadıklarını şöyle anlatmakta:

“Ben mangamla nöbette idim. Düşman gemileri sahili şiddetle bombardıman ettikten sonra çıkarma yapmaya başladılar. Bu esnada gizlendiğimiz yerden çıkarak yere yattık ve düşmana ateşe başladık. Düşman da yere yatarak bize ateş ediyordu. Birbirimize çok yakındık. Bir ara benim tüfeğimin mekanizması işlemez oldu. Hırsımdan tüfeğimi attım. Bunu gören bir düşman neferi ayağa kalkarak bana ateş etmeye başladı. Hemen istihkâm küreğini çekerek üzerine atıldım. Kaç kişiyi vurduğumu hatırlamıyorum. Gözümü açtığım zaman kendimi sıhhiye çadırında buldum. (Ömer Arslan, Çanakkale Fedakârı Bigalı Mehmet Çavuş, sf. 28)”

Yarbay Mustafa Kemal Bey, Müstahkem Mevki Komutanlığına bir yazı göndererek Mehmet Çavuş’un gösterdiği kahramanlıktan dolayı ödüllendirilmesini istemekte:

“…bilhassa 27. Alay 10. Bölük çavuşlarından Mustafa oğlu Mehmet’in kumandasında olarak doğrudan doğruya Seddülbahir Kalesi içinde bulunan bir yarım takımın süngü hücumuyla düşman tard olunmuştur. Mehmet Çavuş, tüfeğinin mekanizmasının işlememesi üzerine taşla ve maiyetindekilerle örnek olacak surette düşmana saldırmış, kendisi başından ve sol göğsünden yaralanmıştır. İhtiyat çavuşlarından olan adı geçenin diğerlerine medar-ı teşvik olmak üzere şimdi bir nişan veyahut münasip diğer bir surette taltifini istirham eylerim. (Aynı yapıt, sf. 29)”

4 Mart 10915 günü düşman çıkarmasına karşı yapılan savunmada Bigalı Puh oğlu Nuh İngilizlerce esir alınır yaralı olarak. Bu askerimiz Gelibulu’da ilk esirimiz olur. Yaralı askerimiz gittikçe fenalaşır ve yaşamını yitirir. Cesedi, İngilizlerce denize atılır.

Mehmet Çavuş, dinlenmesi ve tamamen iyileşmesi isteklerini kabul etmez. Arkadaşlarını, düşmanla savaşırken yalnız bırakmaz. Yeniden silah başına döner. Yeni kahramanlık destanları yazar Gelibolu’da.

Mehmet Çavuş, Mayıs 1915’te Haintepe’de düşmanla vuruşurken ikinci kez yaralanır. Kolundan yaralanan kahraman askerimiz, İstanbul’da tedavisi yapıldıktan sonra yine birliğine döner.

Ön cephede savaşan Mehmet Çavuş, Ali Çavuş Deresinde 27 Kasım 1915 gecesi yine yaralanır düşman kurşunuyla. Bu kez yarası göğsündedir.

İstanbul gazeteleri Mehmet Çavuş’un kahramanlıklarından söz eder. Onun fotoğrafı yayımlanır. Bazıları onula ilgili şiirler, röportajlar, öyküler yayımlar.

Nazım Hikmet 7 Mart 1915’te henüz on üç yaşındayken Mehmet Çavuş için bir şiir yazar (Aynı yapıt, sf. 100).

Askerimize “Mehmetçik” adının verilmesinin kaynağı olan kahramanımız, savaştan sonra “Ben vatanım için savaştım, para için değil.” diyerek bağlanacak aylığı kabul etmez. Yoksulluk, yaşamı boyunca yakasını bırakmaz. Yoksul geldiği dünyadan, yoksul olarak göçer. Geride kahramanlığı kalır ulusumuza ve yakınlarına kalıt olarak.

“Çanakkale Fedakârı Bigalı Mehmet Çavuş” kitabı, ne yazık ki kitapçılarda satılmamakta. Bu tür emek dolu, güzel kitapların yurdumuzun her köşesine ulaşması için sembolik de olsa bir ederle satılması gerek. Bu konuyu, Tarihi Alan Başkanlığının değerlendirmesini beklemekteyiz. Öncelikle şehitliği gezenlerin ulaşabileceği yerlerde satılmalı bu kitap. Hatta Tarihi Alan Başkanlığının bastığı/basacağı başka kitaplar da.

Armağan olarak verilen/dağıtılan ücretsiz kitapların çoğu okunmuyor, bir yana atılıyor. Gerçek okur, kitaba para veren kişidir az ya da çok. İnsanlar, bütçelerinden kitap için para ayırmayı alışkanlık durumuna getirmeli.

Ömer Arslan’a emek, alınteri dolu güzel çalışması nedeniyle teşekkür ediyorum. Bize bu yurdu vatan edenler, Mehmet Çavuş gibi kahramanlarımızdır. Yurttaşlarımız kahramanlarını öğrenip tanıdıkça tarihlerine gururla geleceklerine ise güven ve umutla bakacaklar. Bu nedenle bu konuda daha çok emeğe, çalışmaya, kitaba gereksinmemiz var.

NOT: 1- MEHMETÇİK https://adiladalet.blogspot.com/2014/08/mehmetcik.html

           2- MEHMET ÇAVUŞ’A SAYGI https://adiladalet.blogspot.com/2020/09/mehmet-cavusa-saygi-dinlence-yazlar-12.html

                                                       Adil Hacıömeroğlu

                                                       8 Nisan 2022

2 yorum:

  1. Adil Bey, güzel düşünceleriniz için çok teşekkür ediyorum. Çanakkale Muharebelerinin ilk kahramanı olan Bigalı Mehmet Çavuş'la ilgili yazılarınızdan dolayı tebrik ediyorum.

    YanıtlaSil
  2. Bu memleketin yiğidi kahramanı hiçte bitmez. Ülkenin dar ve zor günlerinde her zaman TÜRK anaları kahraman evlatlarını doğurur her zaman
    DUYGUSAL ŞAİR
    DENİZLİ

    YanıtlaSil