ANNEMİN MEŞE AĞACI


Kurban Bayramında Ankara’daydım. Bayramları bir engelim yoksa genellikle başkentte, annemin yanında geçiririm. Evde oturup annemle söyleşmeyi yeğlerim. Bu yaşıma geldim, hâlâ annemden öğrenirim. Her söyleşimizde notlar alırım. Söylediklerinden bazılarını da belleğime silinmemek üzere kaydederim. Bu nedenle evin çevresinden ayrılmam. Akşam kararmadan yürüyüşe çıkarım düzenli olarak. Bu bayramda da öyle yaptım.

Bayramın ikinci günü iki kız kardeşim, benimle yürüyüşe gelmek istediler. Bu istek, beni mutlu etti. Üçümüzün yürüyüşü güzel oldu. Yol boyunca söyleştik. Yürüyüşün nasıl bittiğini anlamadık bile. Tam da bir parkın karşısındaki kaldırıma geçip yürürken kız kardeşlerimden Muazzez durdu ve bana seslendi. Yaklaştım ona. O, iki metre boyunda, gövdesi bileğim kalınlığında bir meşe ağacının yanında gülerek ve mutlu bir yüzle duruyordu. “Abi, bu pelit ağacını annem dikti.” dedi. Ben: “Nerede buldu fidanı?” diye sordum. O: “Palamutlar toplamıştı, onları farklı yerlere dikmişti birisi bu.”

Ağaç, diğerlerine göre daha canlı durmakta. Yaprakları sık ve çok koyu renkte. Bu durum, ilgimi çekti. Bu arada Doğu Karadeniz’in birçok yerinde meşe ağacına, pelit denir. Pelit, aslında meşe palamuduna verilen ad. Benim de doğup büyüdüğüm yörede meşeye, onun tohumu olan pelit denmesi çok ilginç.

Annemin diktiği meşe, Çayyolu’nda bulunan Muharrem Dalkılıç Koşu Yolu’nun (parkın) karşısındaki tepenin eteğinde. Tam da bu yürüyüş yolundan caddenin karşısına geçtiğinizde tel örgülerle çevrili alanın yola en yakın yerinde bulunuyor. Ağacı görünce heyecanlandım, sevindim. Tel örgüye karşın gövdesini, yapraklarını okşadım.

Eve dönünce anneme sordum meşe ağacını. On yıl önce dikmiş palamudu toprağa. İlk filizlendiğinden beri her yürüyüşe gittiğinde içme suyunu, onun dibine dökmüş. Böylece hızlı büyümüş pelit. Aynı günlerde yaşadığı evin çevresindeki yol kıyılarına onlarca meşe palamudunu toprakla buluşturmuş. Neredeyse hepsi çimlenip yeşermiş. Ancak belediyenin yol çalışmaları sırasında bu fidanların üstüne taş, toprak, asfalt artıkları atılmış. Güzelim fidanlar yok olmuş. Sonrasında molozlar kaldırılsa da meşe fidanları kurtulamamış ne yazık ki. Bu, annemi çok üzmüşe benziyor. Anlatırken sesi titriyor. Ben de onun üzüntüsünü hafifletmek için: “Olsun, bir meşen dimdik ayakta. Bir de herkesin görebileceği bir yerde. Ankara’da dikili bir ağacın var.” dedim. Gülümsedi.

Annemin bir diğer üzüntüsü de bazı parklara ve yaşadığı sitenin bahçesine toprakla buluşturduğu palamutların yeşerdikten sonra çim biçme makineleriyle yok edilmesi.

Palamut, aslında meşenin meyvesi. Başta sincaplar, köstebekler olmak üzere birçok canlı bununla beslenir. Bu meyve, aynı zamanda tohum. Yaklaşık iki yılda olgunlaşır.

Meşe, süs ağacı ve sağlam olduğundan kıyılarda rüzgâr siperi olarak yetiştirilir. Uzun ömürlüdür. Dayanıklı sert bir gövdeye sahiptir. Farklı iklim koşullarında yetişir. Geniş kök sistemiyle toprağı iyi kavrayıp tutar. Bu özelliğiyle erozyonu önler.

Kerestesi sağlam ve dayanıklı olduğundan mobilya yapımında kullanılır. Bunun yanı sıra birçok alanda vazgeçilmez bir hammaddedir. Bu nedenle ekonomik değeri yüksek. Birçok hayvanın barınağı ve besin kaynağı. Çok fazla oksijen ürettiğinden doğa dostu ve iklim değişikliğine karşı savaşımda önemli bir ağaç. Buraya sığmayacak kadar yararları var meşenin. Özellikle sağlık alanındaki yararları eski çağlardan beri bilinir.

Bir süre meşe ağacının yararları üzerine söyleştik annemle. O, ağacın yararlarını bildiği için yetişkin meşe ağaçlarının altından palamutları toplayıp bulduğu boş yerlerde toprakla buluşturmuş. Şimdilerde çok fazla yürüyemediği için artık bu alışkanlığını zorunlu olarak bırakmış.

Bir gün sonra yürüyüşe çıktım tek başıma. Eve yakın olan bir marketten iki şişe 1,5 litrelik su alıp sırt çantama koydum. Birini yol boyunca içtim. Diğerini ise eve yaklaştığım sırada annemin meşe ağacının dibine döktüm. Bir gün sonra aynı şeyi yineledim. Atatürk’ün bozkırı yeşertmede öncü olduğunu söyleyeyim burada. Bunun en iyi örneği de Atatürk Orman Çiftliği. İşte, annem de Atatürk’ün izinden giderek bozkırda oksijen üreten yeşilliğiyle canlılık veren bir meşe ağacının annesi oldu. Artık Ankara’ya gittikçe sulayacağım, gövdesini ve yapraklarını okşayacağım bir ağacım var. Ne mutlu bana!

                                                                  Adil Hacıömeroğlu

                                                                  11 Haziran 2025

 

 

 

4 yorum:

  1. Kalemine Efendi Kalan,Adil öğretmenim,

    Değerli annenizin doğaya olan sevgisini ve çevreye duyduğu hassasiyeti anlatan dokunaklı bir hikaye yazmışsınız.
    Meşe ağacının ekosistem üzerindeki olumlu etkileri, uzun ömrü ve dayanıklılığı gibi özellikleri önemli , eskiden meşe ağacı çok dikilirmiş.. Annenizin bu ağacı sulayarak büyütme çabası, doğaya olan bağlılığının ve çevreye duyduğu sorumluluk herkese örnek olmalı.👏🙏🏻🌿
    Atatürk’ün bozkırı yeşertme çabaları doğaya katkı sağlama anlamında bir sembol haline gelmiştir.
    Doğaya olan bağlılığın ve çevreye duyarlı olmanın ne kadar önemli olduğunu anımsattınız.👏👏Annenizin doğaya olan katkıları, hepimize örnek olmalı. Doğayı korumak ve ona katkı sağlamak, sadece bireysel bir sorumluluk değil, aynı zamanda gelecek nesillere bırakacağımız en değerli mirastır.Çevreci bir yaklaşım çok değerli..
    Usunuza, emeğinize , yüreğinize sağlık👏🌿Değerli annenizin ellerinden öpüyor , sağlıklı nice bayramlar dilerim. Var olunuz🙏🏻🌺📚🌿

    YanıtlaSil
  2. Hürmetle ellerinden öpüyorum. Emeğine sağlık

    YanıtlaSil
  3. Trabzon merkezde Pelitli mahallesi var.Acaba ismi o bölgede Meşe ağaçlarının olmasından mı geliyor olabilir? Bilmiyorum.Araştırmak lazım.Oysa bu güzel yazıları yazıya konu olan canlı cansız nesneleri, insanları, hayvanları,tarihi an'ların fotoğraflarını koyabilmelisiniz.Bloğunuzun teknik altyapısı ile ilgilenmelisiniz artık.Şimdi şu güzel yazıya Annenizin diktiği Pelit ağacının fotoğrafını koysanız güzel olmaz mı?Sizi okuyan binlerce on binlerce insan var.Yorum yazan az gibi gözüksede sessiz çoğunluk çok fazla.Artık bilen birine şu bloğun teknik alt yapısını güçlendirecek fonksiyonel hale getirecek çalışma yaptırmak lazım Adil bey.

    YanıtlaSil