ÇOCUKLARI DAMGALAMAYIN

 

İnsanoğlunun belki de hiç kabul etmediği şey, bilgisizliği. Bilgisizliğini kabul eden kişi, öğrenmeye açıktır. Çünkü öğrenme bir gereksinmeden doğar. Bu gereksinme de bilgiye ulaşmaktır. Bedensel ve tinsel olarak sağlıklı çocuk yetiştirmek için deneyim de bilgi de çok gerekli. Günümüz insanı, her konuda olduğu gibi çocuk yetiştirmede ve onun davranışlarının nedenini anlamada da uzman(!). Çocukların her davranışında onu damgalar. Bu damgalamalar da hep olumsuz yöndedir.

Annem, çocuklara pek kızmadı yaşamı boyunca yaramazlık yapsalar bile. Bu durum, yalnız büyüttüğü çocukları için değil; hısım akraba, konu komşu çocukları için de geçerli. Çocuklar, kendilerine zarar verecek bir davranışta bulunduklarında işini gücünü bırakıp ona, olumsuz davranışının yanlışlıklarını anlatırdı sabırla. Karşısındaki de onu can kulağıyla dinlerdi. Bu tavrıyla karşısındaki insan yavrusuna değer verdiğini gösterirdi. Bu da o küçük yavruya olumsuz, yanlış, kendine zarar verme olasılığı olan davranıştan vazgeçmesini sağlardı.

Öğretmen olduktan sonra annemin çocuklara kızmama davranışı, daha çok ilgimi çekmeye başladı. Bir gün ona: “Çocuklar, yaramazlık yaptıklarında onlara niye kızmıyorsun anne?” dedim. O: “Onların kapları (bedenleri) küçük, canları büyük. Canları, kaplarının içine sığmıyor. Kaplarını büyütmek için devinimleri çok oluyor. Her geçen gün yeni bir şey öğreniyorlar kaplarını büyütmek için. Bu; doğal bir davranış, yanlış yapılmadan doğru yapılır mı? Büyüdüklerinde yaramazlık yaparlarsa o zaman kızarım onlara.” diye yanıtladı beni. Bu örnekle annem, bana çocuklar konusunda güzel bir ders verdi. Ben de çocuklara çok kızmam. Onların kendilerine zarar vermeyen yanlışlarını görmezden gelirim.

Meraklı, meraklı olduğu için de sağı solu karıştıran ve devinimli çocuklara “yaramaz” damgası kolayca vurulur birçok kişice. Çocuk öğrenmek istiyor zaman geçirmeden. Öğrenmek için de merak etmesi gerek. Merakını gidermek için sürekli bir devinim gerekli. Çünkü ivedilikle öğrenmeli. İvedilik göstermeli ki, yeni öğreneceği şeylere zaman ayırabilsin. Onlara göre zaman az, öğrenilecek şey çok… Kaplarının dolması gerek. Kap doldukça da büyüyüp genişlemeli. Bu nedenle öğrenme isteğiyle çabalayan bir çocuğa “yaramaz” demek, son derece yanlış. O yalnızca devinimi yüksek bir meraklıdır.

Bazı anne ve babalar ya da öğretmenler, çocukların bir işi yapıp sonuca ulaşmada kararlı, öğrenme konusunda azimli olduklarını görünce onları “inatçı” olarak damgalarlar. Bu, son derece yanlış… Bir işteki engelleri yenmede kararlılık gösteren birini inatçılıkla suçlamak niye. Kişi; ülkülerini gerçekleştirmek, amaca ulaşmak için kararlı olması olağan bir şey. Bir kişi, direşme ve sabırla amaca ulaşır. Bir çocuğun bu özelliğini, huysuzluk olarak görüp onu “inatçı” olarak damgalamak çok yanlış. Atalarımız: “Azimli sıçan (fare) duvarı deler.” sözünü boşuna mı söylemiş?

Oynamayı çok seven sürekli yerinde oturamayan, canına dar gelen kabını büyütmek için koşturan çocuklara toplumumuz hemen tanıyı koyar: “Bu çocuk kesinlikle hiperaktif…”  “Neden, neye göre, nasıl anladın bunu, sen tinbilimci misin?” Benimki de ne biçim soru? Böyle soru mu olur? Memlekette herkes anadan doğma bilim adamı… Her konuda uzman… Bu tanıyı, çocuğun yüzüne karşı söylerler, hem de defalarca. Öğretmeni de destekler bu tanıyı. “Ah şekerim, bu çocuk yüzünden sınıfta öğrence yapamıyorum. Yerinde hiç durmuyor, sırasında daz<aqqqaqq oturmuyor.” İşin uzmanına götürürler yavrucağızı. Bu tanılarını tinbilimciye de kabul ettirmeye çalışırlar. Çocuğa bir ilaç vermesini isterler uzmandan. O da boyun eğer umarsız, yazar reçeteyi,

Çocuk her gün reçetede yazılan haptan bir tane içer. Okulda sesini çıkarmadan sus pus oturur, yarı uyur yarı uyanık. Eve geldikten sonra da uyuşukluğu sürer. Anne ve baba, öğretmen, çevresindeki herkese göre çocuğun hiperaktivetesi kontrol altına alınmıştır. Böylece çocuk uslanmıştır. Oysa çocuk enerjiktir. Durmak bilmeden devinerek içindeki enerjiyi boşaltmak istiyor. Ona bu konuda yardımcı olmak en doğru yol. Onun enerjisini doğru yolda ve biçimde harcaması için yardım etmek gerek. Çocuğun spor, sanat, kültür, bilim alanlarında ilgisinin olduğu dallarda yönlendirilmeli. Böylece enerjisini, kendine yararlı bir alanda kullanması sağlanır.

Bazı çocukların beğenileri gelişmiştir. Bu nedenle seçicidirler. İyi-kötü, güzel-çirkin, yararlı-zararlı… gibi ayrımları kolayca yapar bu çocuklar. Kendi seçimlerini yapacak güçleri de beğenileri de vardır. Kendisine alınacak bir şeyin seçimini kendi yapmak ister. Yaşamını etkileyecek kararların verilmesinde söz sahibi olmaktan mutlu olur. Hatta bu kararların verilmesinde son sözü kendisi söylemek ister. Çocuklara bu tür fırsatları da vermeli. Seçici olan çocuklar, ne yazık ki “huysuz” olmakla suçlanmakta. Ne acı değil mi?

Kimi anne ve babalar, çocuklarına kendi istedikleri yemekleri yedirmeye çalışırlar. Onların damak tatlarını kendileri belirlemek isterler. Onların da kendilerine göre bir damak tatlarının olabileceğini uslarından geçirmezler bile. Bu durum, çocukları robota dönüştürür. Zararlı besinlerden çocukları korumak, bir anne-baba görevi. Ancak bu durum, çocuklara anlatılmalı. Konuyu anlayan çocuk, kendisine zarar verebilecek besinlerden kendini sakınır.

Ne yazık ki kendi seçtiği yemeği yemek isteyen çocuklar için anne ve babalar: “Bizim kızımız ya da oğlumuz yemek seçer.” der. Bu da özgür düşüncesiyle ne istediğini bilen bir çocuğun yanlış anlaşılıp yanlış etiketlenmesine yol açar.

Bazı çocuklar çok dikkatlidir. Önsezileri güçlü kişilerdir bu çocuklar. Dikkatli olduğu için de seçimlerini yapar. Bu nedenle yaşamı daha doğru ve ayrıntılı anlayıp duyumsar. Dikkatli çocuklara, ne yazık ki “utangaç” damgası yapıştırılır kolayca. Bu damgalamayla çocuğa haksız baskılar, telkinler başlar. Bu da onun zamanla onun kendi kabuğuna çekilmesine neden olur.

Çocukların bazıları girişkendir. Girişken olmak, yürekli olmayı da gerektirir. Yürekli olmak, bir işe girişmenin, başarılı olmanın ilk adımı. Bu da kötü bir şey değil. Onun bu durumu desteklenmeli. Bu tür çocuklar, düşündüklerini açıkça söylemekten çekinmezler. Kendilerini ezdirmezler. Kişiliklerinin örselenmesine izin vermezler. Bu davranışlarıyla herkesin ilk bakışta ilgisi çekerler. Bu nedenle hakkını koruma yürekliliğini gösteren çocuğa hemencecik “küstah” damgası vurulur.

Çocuklarımızı damgalayıp yaftalamak çok kolay… Oysa onları anlamak gerekir. Onları doğru anlayıp yönlendirmeli. Çocuklar doğru anlaşıldığında hem kendileri hem de toplum için yararlı işler yapar. Önemli olan çocukları destekleyerek kazanıp yollarını açmaktır. Onların içindeki yapma, başarma isteğini görmeli. Onların ne büyük işleri başarabileceğinin farkına varmalı. Çünkü onlardan başka dayanacağımız bir güç yok? Geleceğimizi çocuklarımızdan başka emanet edebileceğimiz kim var ki?

                                                                  Adil Hacıömeroğlu

                                                                  8 Haziran 2025

 

 

 

3 yorum:

  1. Ne güzel tarif etmiş anneniz çocukları. Saygı ve hürmetle anmış olalım değerli annenizi.
    Çiçekler sulandıkça, çocuklar sevildikçe sağlıklı büyür. Gelişimindeki önemli etkenlerden biridir onlara davranış şekilleri mız. Hepimiz çocuk olduk zihniyeti ile yola çıkarsak; göstereceğimiz sabır da çok olur diye düşünüyorum.
    Kaleminiz var olsun Adil bey

    YanıtlaSil
  2. Kalemine Efendi Kalan, Adil öğretmenim ,

    Değerli annenizin, çocuklara karşı gösterdiği sabırlı ve anlayışlı yaklaşımı ebeveynlerin çocukların davranışlarını anlamaya çalışarak yaklaşmaları çok önemli ..Sizin anlatınızla annenizin evlatlarını vatanına yararlı , duyarlı yetiştirmesi takdire şayan .. Çocukların davranışlarının uzmanlar tarafından dilkatli değerlendirilmesi gerekir.
    Çocukların davranışlarının genellikle olumsuz bir şekilde etiketlenmesi, onların bireysel farklılıklarının göz ardı edilmesine yol açabiliyor. Bu durum, çocukların kendilerini ifade etmelerini ve gelişimlerini olumsuz etkileyebiliyor.
    Çocukların davranışlarını anlamadan etiketlemenin, onların gelişimine zarar verebileceğini ve ebeveynlerin daha sabırlı ve anlayışlı bir yaklaşım benimsemeleri gerekiyor.Bu bakış açısı, çocukların bireysel farklılıklarını kabul ederek, onların sağlıklı bir şekilde gelişmelerine katkı sağlayabilir.
    Ruhunuza, yüreğinize sağlık👏👏Kaleminizin gücü daim olsun🙏🏻📚💐Var olunuz🙏🏻Fulya Kırımoğlu

    YanıtlaSil
  3. Adil hoca ne de güzel yazmış.
    Ben ilave bazı şeyler söylemek isterim, tecrübeme dayanarak.

    Öncelikle anne ve baba, ilk örnek çocuklar için. Bir evde mutlaka küçük de olsa bir kütüphane olması gerekir. Anne, baba okuyacak, çocuk görecek ve örnek alacak.
    Yani kitap okuma alışkanlığı edinecek; çok önemli, her şey için, hayat için.
    Kitap okuma alışkanlığı demek; haz alması, mutlu olması demek, okuma sürecinde
    Burada bilinç devreye giriyor ve zamanla çocuk, kitap seçebiliyor ve seçici olmaya başlıyor.

    İkincisi, bedeni büyümeye başlıyor ; mutlaka sevdiği bir sporla belli bir disiplin altında yaşamına girecek.
    Hangi spor olursa olsun. Ama sevdiği, mutlu olduğu, bedenine, büyümesine iyi geldiği ; her neyse

    Üçüncüsü evde legolardan, pazıllardan ; her neyse zihnini harekete geçilecek bir oyun, bir kurmaca veya yap boz gibi oyunlar.
    Önemli, zihin devrede ve gelişiyor.

    Dördüncüsü, okullarda veya kurslarda bir satranç ; iyi bir oyun. Hafiza ve strateji kurmak bakımından ; önemlidir çocuklar için.
    Burada paylaşım var, rekabet var ve gelişme var.

    Beşincisi, mutlaka bir enstrüman çalmasını öğrenmesi lazım.
    Kaval da olur, piyano da olur, keman, saz da olur.
    Çok, çok önemli ; hayatı boyunca birlikte olur ; dost olur, paylaşım olur.
    Üstelik bilimsel açıdan kanıtlanmıştırda ; beynin her iki lopunu çalıştırır.
    Hem sağ, hem sol
    Hem sözel, hem matematiksel.
    Üstelik; sıkıldığında, yorulduğunda ; alır enstrümanını çalar kendi başına, şifa niyetine, terapi niyetine...

    YanıtlaSil