Ankara
gemisinin lomboz kapaklarından ikisinin kendilerinde olduğunu ve büyük şarap
fıçılarında kapak olarak kullandıklarını öğrendik Aker Bağevi’nde İbrahim Bey’den.
İnsan böyle rastlantılara şaşırmadan edemiyor ve “Nereden nereye?” sorusunu
soruyor kendine.
Ankara
gemisinin ilginç bir öyküsü var. Geminin ABD’de yapım tarihi, 1927… Boyu 124.7,
genişliği ise 18.9 metre… İroquis adıyla büyük gezinti gemisi olarak denize
indirildi. Sonra gemi satılınca adı, Solace oluyor. İkinci Dünya Savaşı çıkınca
Solace, hastane gemisi olarak ABD donanmasına katılıyor. Geminin görünür
yerlerine haçlar çiziliyor hastane gemisi olduğunu göstermek için.
7
Aralık 1941’de, Pearl Harbour baskınını yapar Japonlar. Limanda bulunan ABD
donanması yok edilir. Solace, bu saldırıdan yara almadan kurtulur. Yani Pearl
Harbour’da, Japonlarca vurulmayan tek gemiydi o. Çünkü Japon pilotlar, savaş
kurallarına uymuş ve hastane gemisine dokunmamıştı. Baskın biter bitmez yaralıların,
boğulmakta olan Amerikan askerlerinin yardımına koştu Solace. Savaş boyunca yaklaşık
yirmi beş bin askere yardım etti gemi.
ABD
ordusu için büyük görevler üstlendi. Savaşın simgesi durumana geldiği için
satışa çıkarıldı. Ekim 1948’de Türkiye Devlet Denizyolları ve Limanları Umum
Müdürlüğü gemiyi satın aldı. Kaptan Seyfi Gezer, gemiyi Türkiye’ye getirdi.
Ülkemize gelince “Ankara” adı verildi ona. Uzun süre dünya limanlarına gezginleri taşıdı.
Ankara
gemisi, 1970’li yılların sonlarına doğru iyice güçten düşer. Güçten düşünce
gözden de çıkarılır. 1981’de Ulaştırma Bakanlığının kararı uyarınca Aliağa’ya
söküme gönderilir. Böylece yılların anıları da tarihe gömülür onun söküme
gönderilmesiyle. İşte, Ankara gemisi sökülmeye başlanınca iki lomboz kapağını
Mesut Aker alıp Mürefte’ye getirir. Onların bakımını yapıp iki ayrı şarap
fıçısına kapak olarak takar. “Ankara gemisi nerede?” diye soranlara derim ki: Gemi,
Mürefte’de Aker Bağevi’nde iki lomboz kapağıyla yaşıyor. Kim bilir o kapakların
örttüğü lombozlardan kimler bakmıştır? O kapaklar; hangi olaylara, kişilere,
sevilere, kavgalara, ayrılıklara, umara, umuda, umutsuzluklara, olaylara
tanıklık etmiştir? İnanmayan gidip sorabilir o kapaklara, onlar da anlatırlar
bildiklerini.
Söyleşimiz
sırasında kınalı yapıncak üzümünün yaprağından yapılan sarmalarının çok iyi
olduğunu öğreniyoruz. Kınalı yapıncak yaprağı damarsız olduğundan diğer asma
yapraklarında üstünlüğünün tartışılmaz olduğunu ünlü aşçılar da belirtiyormuş.
Üzüm
ve zeytin, Mürefte’nin iki simgesi. Üzüm olunca doğaldır ki şarap da oluyor. 1922’de,
beldede 52 şaraphane var. Halk arasında adları şaraphane olarak geçse de
bunların hepsi şarap fabrikası. Bunların bazıları büyük markaların üretim
yerleri… Bazılarının ise adları pek işitilmese de şarap üretiminde epeyce
deneyimliler. Aslında bu işletmelerin ürettikleri şarapların diğerlerinden
farkı yok! Çünkü Mürefte’de şarap yapmak, sanata dönüşmüş durumda. Ankara
gemisinin lomboz kapaklarının sakladığı şaraplar da bu sanatın ürünü. Üstelik
lomboz kapakları, yıllardır biriktirdiği anılarını koruması altındaki şaraplara
anlatmadığını kim bilebilir? Ayrıca geminin gezdiği her limanın tadı, şaraba
niye sinmesin?
Adil
Hacıömeroğlu
27
Temmuz 2024
İlk güzergah yolculuğumda ziyaret etmek istiyorum. Bigiler için teşekkürler.
YanıtlaSilLombok kapakları anlatabilsem neler söylerdi acaba Hocam? Saygıyla
YanıtlaSilSevsen Aslanteoe
Emeğinize , elinize sağlık kıymetli bilgileri bizlerle paylaşıp, aktardığınız için Değerli Adil Öğretmenim , bilginize bereket sağolunuz👏👏🍀📚🌺👩🦰
YanıtlaSilFulya Kırımoğlu
YanıtlaSil