Kaynanamla
kaynımın bir dişi kedisi var chinchilla türü. Adı, Badem… Bir tüy yumağı… Tüylerinin
rengi, bakışları, özgüvenli duruşu ve yürüyüşü bir aslanı andırmakta. Onu
yavruyken alıp özenle büyüttüler.
Kedinin
yediği önünde, yemediği arkasında… Ancak yine de içindeki vahşi kedi, bir türlü
evcilleşmedi. Birkaç yıl önce beşinci kat balkonunun duvarında şekerleme
yaparken yanından uçan bir güvecini yakalamak isterken yere düştü. Kuşu yakalayamayan
Badem, yeri kaplayan betonun üstüne çakıldı. Çenesi ve ön bacaklarından biri
kırıldı. En yakındaki veterinere götürdüler onu. Sağaltımı yapıldıktan sonra
birkaç gün orada kaldı. Ardından eve geldi. Keyfi yerinde…
Geçen
yıl yazın dinlenceye Mürefte’ye gitmiştik. Haziran sonlarıydı Badem’in çiftleşme
isteği yasak tanımadı. Bir anda erkek sokak kedileri evin çevresini sardı. Badem
de camdan atlayıp aşkla onlara koştu. İki ay sona nur topu gibi, rengarenk sekiz
yavru doğurdu. Üçü doğarken öldü. Kalanlara ad verildi: Kara, Paşa, Dilber,
Nohut ve Tarçın… Tarçın, büyüyemeden öldü.
Yavrular
büyüyünce cinsiyetleri belli oldu. Üçü erkek, yalnızca Kara dişiydi. Erkekler,
renkleri ve duruşlarıyla annelerine benziyordu. Kara ise sokak kedisi biçiminde,
kısa tüylüydü. Sarı, siyah, beyaz renkli… Yani calico (üç renkli) denen türdendi.
Gözle kaş arasında büyüdü. Şeker Bayramında kedileri, Mürefte’ye yazlığa
götürdüler. Henüz yedi ayı bitmiş, sekizinden gün almaya başlamıştı. O da
annesinin yolundan gitti hem sokak kedileriyle hem de kardeşleriyle çiftleşti. Haziranın
ikinci haftasında dört yavrusu oldu. O da annesi gibi yavrularının üstüne
titredi. Bin bir emekle emzirip büyütmeye başladı onları. İstanbul’daki evin
içinde bile günde birkaç kez yavrularını teker teker ağzına alıp kendince
güvenli yeni yerlere taşıyordu. Bu güvenli yerler: koltuk ve dolap altlarıyla
eşyaların arasındaki boşluklardı. Bu arada Badem, bir gün İstanbul’da evden
kaçtı. Sabahtan akşama dek aradılar onu. Bize de haber verilince Atacan’la
gittik aramaya. Sonunda onu çalıların arasında bulduk. Çiftleşmek için kaçtığı
çok belliydi. Çünkü çok hırçındı ve kendine dokundurtmuyordu.
Kurban
Bayramı yaz dinlencesiyle birleşince hep birlikte Mürefte’ye gittik. Kara ve
yavruları, birinci kattaki kışlık salonda bir kutuya yerleştirildi. Erkek sokak
kedileri evlerin çevresinde dolanmaktalar serenat yaparak. Kara tetikte… Bu
kediler, fırsat buldukça kimseye görünmeden evin içine girip yoklamalar
yapmakta. Kara, bağıra çağıra onları kovmakta. Kara, yavrularını korumak için
neredeyse her gün üst katlara, çekyatların altlarına, kuytu köşelere taşıdı
minikleri. Onları korumak için köşe bucak saklıyor bıkıp usanmadan. Yavruları
güvenli yere bıraktıktan sonra az da olsa dışarı çıkıp hava alıyor, çok geçmeden
koşarak yavrularının yanına gidiyordu. Bu arada yavruların gözleri açılmıştı.
Hızla büyümekteydiler.
26
Haziran Çarşamba günü yavrularını yine en üst katta bir çekyatın sökülmüş arka
örtüsünün aralığından içeriye sokup sakladı. Kaynanam yavruları oradan alıp yuvalarına
taşıdı. O anda Kara aşağıdaydı. Kara’nın yokluğunu anlayan bir erkek kedi, bir
anda dört yavruyu da boğup kaçtı. Ardından da Kara’yla çiftleşmek için gecesini
gündüze kattı, evin çevresinde dolanıp durdu.
Kara,
evin her yanında, neredeyse tüm eşyaların arasında yavrularını arayıp durdu.
Her eşyayı, yerleri koklayıp yavrularından bir iz bulmaya çalıştı üç beş gün. Aradığı
yerlere usanmadan yeniden baktı. Evin her köşesini didik didik aradı. Yavrularını
emziremediği için emcekleri şişti iyice. Bu durum, sağlığını bozacak diye kaygılandık. Hiç
umudunu kesmedi onları bulmak için. Ararken bir yandan da ağlar gibi
miyavlıyor. İşte bu, insanın ciğerine işleyip yüreğini parçalıyor. Kimi zaman
önüme gelip gözlerime dikiyor gözlerini ve miyavlayarak bana bir şeyler
söylemeye çalışıyor. Sanırım yavrularını bulmak için benden yardım istiyor. Ey
güzel kedi, ben sana nasıl yardım edeyim? Senin rengarenk yavrularını nasıl
bulayım?
Kara,
yavrularının öldürülmesinden sonraki beşinci günde onları bulma umudunu sanki
yitirmeye başladı az da olsa. 1 Temmuz Pazartesi akşamı annesi Badem, doğurmaya
başladı. Evdeki diğer dört kedi sıraya girip meraklı gözlerle yeni kardeşlerinin
doğumunu izlediler ses çıkarmadan. Sanki yeni gelenlere “Hoş geldin!” diyorlar.
Peş
peşe altı yavru doğurdu Badem. Biri doğarken öldü, beşi yaşama tutundu.
Yavrulardan üçü üç renkli, demek ki bu üç yavrunun dişi olma olasılığı yüzde
doksanın üstünde. İkisi annesi gibi aslan donunda... İlk andan başlayarak
onları emzirmeye başladı. İlk gün yanına sokulmaya çalışan Kara’yı kovdu. Ancak
ikinci gün bir baktık ki Kara, Badem’in yavrularını (Yani kardeşlerini) emzirmekte.
İkisi birden emzirdikleri için yavrular günden güne büyüdüler. Gözleri açıldı. Sonrasında
küçük yaramazlıkları başladı. Yavruların temizliğini de ikisi yaptı. Onları
saatlerce yaladılar. Yuvanın önünde ikisi barikat kurdu. Biri dolaşmaya çıkınca
diğeri yuvada kaldı. Erkek kedilere birlikte saldırdılar. Bir keresinde birini
çok kötü yaptılar, kaçacak delik aradı sokak kabadayısı.
6
Temmuz 2024 günü sabahında sokaktaki dişi kedilerin peşinde dolaşan Nohut’a bir
araba çarptı. Bir iş için yola çıkınca onun ölü bedeniyle karşılaştım. Üzülmekten
başka yapacağımız bir şey yoktu. Yerleşim yerinin içinden geçen daracık yolda aşırı
hız yapan sürücüleri lanetlemekten başka ne diyebilirim ki?
Badem’le
Kara’nın dayanışması sayesinde yavrular güvenli bir yuvada büyümeye başladı. Sonunda
İstanbul’a döndük. Artık erkek sokak kedilerinin saldırısı söz konusu değil.
Badem
ve Kara, olağanüstü bir annelik güdüsüyle savaşım gösterdiler. Yavruları birlikte
sahiplenip savundular. Annelik güdüsünün, duygusunun canlılarda ne denli güçlü
olduğunu Badem ve Kara’nın yavrularını sahiplenip savunmasıyla gözlemledik. Annelik,
Tanrı vergisi üstün bir duygu… Dünyanın en üstün duygusu annelik ve hiçbir şeyle
karşılaştırılamaz.
Adil
Hacıömeroğlu
30
Temmuz 2024
Bir anne herkesin yerini alabilir , ama onun yerini kimse alamaz.Anne olmaz karşılıksız dünyada var olan duygudur.Anne kedi kendisi indiremezse nasıl ineceğini öğretir... Anneler iyi ki varlar..Anne kedi, yavrularına sahip çıkar
YanıtlaSilHayvanlardaki şefkat, merhamet ve sevgi örneklerini,özeldir. Yavrular nereden ilgi ve şefkat görürse yaklaşırlar sonuçta o da canlı bir varlık. Onlarında hisleri var , sevildiğini anlıyorlar .Dedem rahmetli olduğun da rahmetli babam ‘ ın arabasının bagajına kedisi binmiş aileyle memlekete kadar gitmişti.Değerli, Adil Öğretmenim yüreğinize sağlık anlatımınızla bizde anaç kedilerin üzüntüsünü yaşadık , yüreğiniz dert görmesin , anneleri yazıyoruz ama siz de baba olarak şefkatinizle fazlasıyla sevginizi paylaşıyorsunuz . Sağolunuz .Sevgi paylaşmaktır , almadan vermektir . Hiçbir canlı sevgisizliği haketmiyor 👏👏🙏🏻🐱🐱♥️Fulya Kırımoğlu