SERİN KOZAKLI AKŞAMINDA SICAK DOSTLUKLAR


Ayşenur ve Mahmutcan, beni çay içtiğim yerden çıkıp yürümeye başladığım yolda buldular. Arabaya bindim. Arabayı Mahmut kullanmakta. Yavaşça yol almaktayız Ayşenurların evine doğru. Ayşenur’la Kozaklı ile ilgili söyleşiyoruz. Yol uzun sürmüyor. Ayşenurların evinin önünde duruyor araba. Hemen annesi Adaviye Hanım, babası Mustafa Bey ve kız kardeşi Selin ile birkaç akrabası bizi karşıladılar. Karşılama çok sıcaktı. Bir eve konukların gelmesi, berekettir Anadolu’da. Bu nedenle halkımız, konuk almayı da konuk olmayı da sever. Konuk demek, yeni insanları tanımak ve insan sıcaklığını duyumsamak demek.

Ailecek yaşadıkları yer, Buruncuk Mahallesi. Aslında köy burası, ancak ilçe merkezine bağlı mahalle olmuş. Mahalle, tarım ve hayvancılıkla geçinmekte. Mustafa Bey’in çok sayıda ineği var. İnekler, her gün sağılıp sütleri satılmakta. İyi bir iş… Anlaşılacağı üzere ülkemizin dört bir yanındaki Mustafa Beyler üretimleriyle Türkiye’nin kalkınmasına omuz vermekteler. Temel besin kaynaklarımızın kaynağı, Mustafa Beylerin inekleri. Demek ki süt ineklerinin artırılması için hükümetin, ilgili kurumların özel çaba göstermeleri gerek. Ülkemizin dört bir yanında üretim için gecesini gündüzün katan Mustafa Beyler yüreklendirilip desteklenmeli. Kurtuluş Savaşı’nda cepheden cepheye koşan köylümüzü yeniden milletin efendisi yapmak, Türkiye’yi yönetenlerin başlıca görevi olmalı.

Hoşbeşten ve tanışmadan sonra biraz da birbirimizi tanımak için söyleşmeye başladık. Karşılıklı sorular, sürekli yeni konular açmakta. Söyleşilere zaman zaman kadınlar da katılmakta. Zaten evin bahçesinde kadınlı erkekli bir arada oturmaktayız. Kadınların neredeyse hepsi başörtülü. Ancak kaçgöç yok! Hava çok sıcak olduğundan kısa pantolon ve tişört var üstümde. Başta benim giyimimi yadırgayacaklarını düşünmüştüm. Düşündüğüm gibi olmadı. Birden birbirimize ısındık. Söyleşi uzadıkça sanki kırk yıldır birbirimizi tanıyormuşuz gibi bir hava oluştu. Bu arada kahvelerimiz de söyleşimize tat kattı. Ne de olsa bir acı kahveni kırk yıl hatırı vardır. Eee, kahveyi içince kırk yıllık dostluğun da kapısını açtık sayılır.

Yemek için masa hazırlandı. Biz de yerimizi aldık sofrada. Ev sahipleri ve akrabaları da oturdular. Yemek masasında da sürdü söyleşi. Hem yedik hem de konuştuk dereden tepeden. Konuşma olur da ülke sorunları unutulur mu?

Söyleşi güzel, ev sahipleri sıcak olunca yemeğin lezzeti de bir başka oluyor. Ardından çay kokulu söyleşilerimiz başladı. Çay, toplumumuzun vazgeçilmezi. Söyleşmenin, dostluğun, yakınlaşmanın önemli bir aracı. Çay olmayınca sanki bir yanımız eksik kalmakta. Çay, dost meclislerinin olmazsa olmazı. Halkımız, çayı çok sevdi. Onunla bütünleşti. İnce belli bardaklarla çay içmek Türk ekinsel yaşamının önemli bir parçası. Biz de çay içtikçe açıldık. Gece ilerledikçe hava serinledi. Tam benim istedim serinlik çöktü üstümüze. Ev sahibimiz Mustafa Bey, ince bir kazak giydi serinlikten korunmak için. Benim üşüdüğümü düşündüler. Oysa ben, serinlikle kendimi buldum. Az sonra içeriye girmemizi önerdiler. Biz de girdik…

Söyleşimiz, sürdü uzun süre. Mustafa Bey’in dayısı Ramazan Bey’le iyice kaynaştık. Eski SGK müdürlerinden… Anadolu’nun birçok ilinde görev yapmış. Her yerin deneyimini bileştirmiş bilincinde ve davranışlarında. Görevi sırasında ülkemizin farklı yörelerinin ekinsel birikimini, yaşamında deneyime dönüştürmüş. Yaşam anlayışımız, dünya görüşümüz onunla örtüşmekte. Emekliliğini doğup büyüdüğü topraklarda geçirmekte. Ne yazık ki on yılarca çalışma yaşamının oluşturduğu birikimden yararlanan kurumlar yok! Emeklilerin deneyiminden yaralanacak bir sistemi oluşturulmalı. Çünkü deneyim, bilgi kolay edinilen bir şey değil. Emeklilerin deneyim ve bilgisinden yaşamlarının her döneminde yararlanılmalı.

Yeni dostlarla söyleşi güzel… Her şeyin olduğu gibi konukluğun da söyleşmenin de bir sonu var. Saatler yerinde durmuyor. Gece yarısı olmadan kalkmalıyız. Çünkü ev sahiplerimiz çalışan insanlar… Günün yorgunluğu üstlerinde… Dinlenmeleri gerek. Sabahleyin erkenden başlamakta iş güç. Bu nedenle erken yatıp erken kalkmalılar.

Gitmek için izin istedik istemeye istemeye. Varsıl kalkışı yaptık. Herkesle tek tek vedalaşıp ayrıldık. Gönlümüzün yarısını geride bıraktık. Sevgi, saygı, güven dolu bir ortamı terk etmek zor. Halkımızın içtenliğine, sıcaklığına, hoşgörüsüne, insan sevgisine, uyum yeteneğine hayranım. Halkımızın insan biriktirme geleneği övgüye değer…

Yaşamda insanla var oluruz. İnsan olmadan yaşam olmaz. Çünkü bizler toplumsal bir varlığız. Yalnızlık bize göre değil. İnsan, toprağıyla kaynaşarak insan, toplum ve ulus olur. Çok uzak yerlerde doğup büyüsek de farklı yerleşim birimlerinde yaşasak da birbirinden ayrı görülen ekinsel birikimlerimiz olsa da kolayca kaynaşmamızın nedeni aynı köklerden gelmemiz ve insan özümüzü korumamızdandır.

Mustafa Bey, bizi kalacağımız konukevine bıraktı. Aslında yolculuklar yormuştu beni. Bu nedenle odaya girer girmez kendimi uyku meleğinin serin kollarına bıraktım.

                                                                  Adil Hacıömeroğlu

                                                                  19 Temmuz 2024

 

 

1 yorum:

  1. Her güzel şeyin ardında bir hikmet vardır.Bu bir söz olur , bir insan olur , bir eser olur ., doğanın güzellikleri olur.insan bir topluluk içinde var olur ve hayat bulur.insanın kimliği , kişiliği , dil , tercih vekültür içinde biçimlenir.Toplumun günlük hayatı geleneksel aidiyet ‘i kendini o yörenin insanı yapar.Misafir olarak gidildiğinde ise kişi kendisini oraya yakın hisseder.Türkiye’ de tarımsal üretim karmaşık bir yapı ile yönetilmektedir.Tarımda üretim yönetimini etkin bir şekilde gerçekleştirebilmek için tarım ürünlerinin arz ve talebinin izlenip değerlendirilmesi gerekir.Değerli , Adil Öğretmenim sohbetleriniz verimli olup , dostluk köprüsünü inşa etmişsiniz , nice sağlıklı , mutlu yolculuklara …nefesinize, yüreğinize sağlık 👏👏🧿🙏🏻🍀Fulya Kırımoğlu

    YanıtlaSil