KOZAKLI’DA ÇİLEK VE CİVCİVLER


Kozaklı’da kalacağım konukevinden çıkıp ilçeyi keşfe çıktığımda yolun solundaki çilek bahçesi ilgimi çekti. Henüz meyveleri yoktu bu gövertili bitkilerin. Onları gecenin ayazından koruyan örtü, yeni kaldırılmışa benziyordu. Büyük bir olasılıkla soğuk günlerde yeraltından bereket getiren sıcak suyla ısıtılmıştı örtünün korumasında bu güzel meyveler.

Karasal iklimin egemen olduğu Kozaklı’da, örtü altı üretim desteklenip çiftçiler yüreklendirilmeli. Doğa zaten yeraltı sıcak suyuyla bölgeye büyük bir olanak sunmakta. Sıcak su, kışın örtü altlarını ısıtmak için yaygın olarak kullanılabilir. Bu konuda hem yerel yönetimin hem de hükümetin adım atması gerek ivedilikle. Çünkü ilçe köylerinde yılda bir ürün alınmakta. Yılda birkaç kez ürün almak ve üretimi artırmak için bu olanaktan yararlanılmalı. Böylece hem çiftçi hem de Türkiye kazanacak.

Çilek bahçesinin yanına varmadan küçük bir ev gördüm. Önünde sebzeler dikili… Yanına yaklaştığımda bir civciv korosuyla karşılaştım. Başlarında anne tavuk var. Kendince sürekli komutlar vererek onları yönetmekte. Civcivlerin çokluğu beni şaşırttı. Bu kadar çok civciv bir tavuğun olmaz, dedim kendi kendime. Kuluçkaya yatan bir tavuğun altına büyüklüğüne göre 13-14 yumurta sığar. Gördüğüm civcivler, otuzdan çok… Evin önünde oturan kadına selam verip sordum: “Bir tavuğun altından bu kadar çok civciv nasıl çıktı?”

Kadın gülümsedi, bilgisizliğime çok da şaşırmadı. “Bunlar üç tavuğun yavruları. Üçünün civcivleri, birkaç gün arayla yumurtadan çıktılar. Sonra çıkanları geceleyin öncekilerin yanına koydum. Anne tavuk da fark etmedi bu durumu, benimsedi yeni gelenleri.

“Peki, niye böyle yaptınız?” diye sordum.

O: “İki tavuğun yavruları olmayınca kuluçkalıkları bitti ve yumurtlamaya başladılar.” dedi.

Anadolu kadının keskin zekâsı devreye girmiş, yumurta üretimini artırmak için usçu bir yöntemi devreye sokmuş. Günde iki yumurta daha fazla almak, bazıları için küçük bir değer olarak görülebilir. Ancak o küçük ev için böyle değil durum. İki yumurta, iki kişinin kahvaltısı demek. Eğer satıyorsa yumurtaları her gün az da olsa sürekli bir kazanç kapısı o iki yumurta.

Kadın, benimle konuşurken kaçgöçü düşünmedi. Oldukça rahat ve özgüvenliydi. Anadolu kadının özgüveni, yüzünden okunuyordu. Doğal olarak benim kılığımdan kıyafetimden yabancı olduğumu hemen anladı. Kısa pantolonla dolaşmaya çıkmıştım.

Her çoğun, azdan olacağının bilincinde halkımızın büyük kısmı. Köylümüz nasıl tezgâhta dokuduğu halısını ilmek ilmek sabırla ortaya çıkarıyorsa, dantelini, oyasını nasıl iplik iplik tığın, iğnenin ucuyla bin bir emekle üretiyorsa hayvanını da tarla ve bahçesindeki ürünleri de aynı bilgeliğiyle var etmekte.

Emek yoğun çalışarak gecesiyle gündüzüyle dört mevsim üreten köylümüzün kitabında savurganlık ve tembellik yazmaz. Doğanın ona sunduğu her olanağı, nesneyi doğru kullanma bilinci övgüye değer. Bu nedenle tutumlu olmak, olumsuzluklar karşısında çözüm bulmak onun hayran kalınacak yeteneği.

Köylümüz, üretim yaptığı her alanda desteklenmeli. Bu destek, üreticiyi yoksulluktan kurtaracağı gibi tüketicinin de ucuz mal edinmesini sağlayacak. Üreten el tutulmamalı, o elin daha çok işlemesi için desteklenerek güçlendirilmeli. Böylece o elin sürekli üretmesi sağlanır. Bir ülke, güçlenen ellerle ayakta durur.

                                                                  Adil Hacıömeroğlu

                                                                  18 Temmuz 2024

 

 

 

2 yorum:

  1. Tarım , sanattır. İnsanlar yaşamlarını sürdürebilmek , beslenme gereksinmeleri için üretiyorlar .Üreten çiftçi , rekabet oluşturur . Ekonomiye katkıda bulunur .Kozaklı’nın bereketlintoprakların da 🍓 yetişen çilekler kimbilir nasıl lezzetlidir mis gibi kokar, Civcivleri gözlemlemeniz , olağanüstü anadolu kadınının zekasıyla sonuç odaklı çözümler üretiyor.Kaleminize sağlık. 👏🙏🏻🍀Değerli , Adil Öğretmenim varolunuz 🙏🏻💚Fulya Kırımoğlu

    YanıtlaSil
  2. Benim köyümü anımsattı bana. Geçen yaz köyde bir ineğin doğum yapışına şahit oldum. Muhteşem bir olaydı. İnek yaşlı olduğu için doğum zor oluyordu. Sahibi bir şekilde buzağının bacaklarını tutarak çekti ve nihayet doğum gerçekleşti. Hayranlıkla seyrettim. Annesinden ayırdılar buzağıyı.
    _ niçin ayırdınız beslenmesi için annesini emmesi gerekmiyor mu? diye sordum.
    _ biz besleyeceğiz. Emerse anne alışır bize süt vermez. Sütü yağ peynir yapmak için biz sağacağız dedi.
    Kısıtlı imkanlarla yaşamak için verilen mücadeleye hayran olmamak mümkün değil. Zor şartlarda harcadıkları emeklere çok saygı duyuyorum.
    " Köylü milletin efendisidir " diye boşuna dememiş Mustafa Kemal Atatürk
    🙏🙏👏👏

    YanıtlaSil