TRABZON VE ERZURUM KONGRESİ


Trabzon kenti, Mondros Anlaşması’ndan sonra ülkemizin başına gelecekleri fark etmiş ve geri dönülmez felaketlere uğramamak için büyük bir öngörüyle emperyalistlere direnmek için hızla örgütlenmeye başlamıştır.  Bu örgütlenmenin komşu illere yayılması için de büyük çaba göstermiştir Trabzonlular. Türkiye’nin Mondros sonrası düştüğü kötü durumu görüp zaman geçirmeksizin ayağa kalkarak olası işgalleri durdurmak için örgütlenen Trabzon kenti, Kurtuluş Savaşı’na giden yolda ilk ışığı yakan yerlerin başında gelmekte.

“Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti çok hızlı ve esaslı bir gelişme içinde idi. Cemiyet idarecileri, tüzüklerindeki esasların dışına çıkmamış görünmeye gayret etmekle beraber, bir yandan çalışma ve propagandalarını vilayet sınırlarının dışına taşırarak komşuları Erzurumluları da teşkilatlanmaya kışkırtıyorlardı. Hele, 26 Şubat 1919’da Ermenilerin Paris Barış Konferansı’nda verdikleri muhtıra açıklanıp da Maraş, Kilikya, Doğu illeri ile Trabzon’un bir kısmını istedikleri anlaşılınca Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti mensuplarının heyecan ve gayretleri bir kat daha arttı. İngilizlerin Kars’a girişleri ise, doğu bölgesindeki kuşku ve heyecanı son haddine vardırdı. Gerek bu olayların, gerekse Trabzonluların devamlı teşvikleri sonucu, Erzurumlular, milli mücadele amacı ile teşkilatlanmaya karar verdiler. (Mahmut Goloğlu, Milli Mücadele Tarihi I Erzurum Kongresi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2. Baskı: Nisan 2011, s. 21)” Burada görüldüğü gibi Erzurumluları, ulusal kurtuluş için örgütlenmek için yüreklendiren Trabzonlular.

Vilâyat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti Erzurum’da kurulur. 6 Mart 1919 günü ilk toplantısını Esad Paşa mahallesindeki Asar-ı Terakki Okulu’nda yapar.

“Ne var ki Erzurum şubesi bir türlü istenen ve umulan hızla çalışıp gelişemiyordu. Bir şeyler yapmak lazımdı. Yönetim Kurulu’nun genç üyeleri çırpınıyorlardı ama çoğunluk yaşlılarda idi. Hacı Fehim Efendi başkanlığı Hoca Rauf Efendi’ye bırakmıştı. Albayrak gazetesi heyecanlı yazılarla cemiyetin fikirlerini yayıyordu. Bu sırada Erzurumluların çok iyi tanıdığı Jandarma Binbaşısı Küçük Kâzım da Erzurum’a gelmişti. Cesur ve atılgan bir asker, aynı zamanda becerikli bir komitacı idi. Emekliye ayrılmıştı. Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye teşkilatının övünülecek çalışmalarını ve gelişimini anlattı. Bunun üzerine, Erzurum’da da bütün şehir ileri gelenlerinin bir araya toplanması, cemiyetle ilgilerinin sağlanması zarureti ortaya çıktı. Ve bu yapıldı; Vilâyat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti Erzurum Şubesi’ne yeni bir yönetim kurulu seçildi. (Aynı yapıt, s. 22-23)”

Başkanlığa Hoca Raif Efendi getirildi. Binbaşı Küçük Kazım da yönetimde yerini aldı. Gençleşen yönetim kuruluna canlılık geldi. Sivas’ta derneğin bir şubesini açma düşüncesi oluştu. Hemen kollar sıvanıp işe başlandı. Bir ay sonra Sivas şubesi, Müftü Abdurrahman Efendi başkanlığında kuruldu. Trabzon’da yakılan kurtuluş ateşi dalga dalga Anadolu içlerine doğru yayıldı.

“Tehlikeler büyüyüp yaklaştıkça, her bölgenin kendi başına hareketinin yeterli olamayacağı gerçeği açıkça meydana çıkıyor, her bölgedeki sivil-asker işbirliği gibi türlü bölgelerdeki gayretlerin de birleştirilerek milli birliğe doğru gidilmesi zorunluğu kendini kuvvetle hissettiriyordu. Esasen Trabzonlular, milli mücadele bayrağını açtıkları ilk günden beri bu zorunluluğu duymakta ve ilk aşama olarak doğu illeriyle hareket birliği sağlamaya çalışmakta ve bu konuda özellikle Erzurumlu komşularına başvurmakta idiler. (Aynı yapıt, s. 57)” Trabzonlular, milli mücadele için yurdun her yanıyla birleşmenin zorunlu olduğuna inanmışlardı ve bunun için her türlü çalışmayı yapmaktaydılar.

Erzurum Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nden Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’ne çekilen telgraftaki şu iki tümce belleklere kazınmalı. “Trabzon, vilayetlerimizin nefes borusu ve gözü; ve buralar Trabzon’un bel kemiğidir. Trabzon’un bizlersiz, biz iç vilayetlerimizin de Trabzon’suz yaşaması imkansızdır. (Aynı yapıt, s. 58)” Bir insanın soluk borusu olmazsa soluklanıp yaşayamaz. Gözü olmasa göremez. Bel kemiği sağlam olmazsa kişi ayakta duramaz. Trabzon kurtuluş mücadelesinin soluk borusu ve gözü oldu. Erzurum ve çevre iller de bel kemiği.

Erzurum’la Trabzon arasında yazışmalar sürer. Erzurum’da bir kongrenin toplanmasına karar verilir. Bu karar çevre illere duyurulur. Sonunda 23 Temmuz 1919’da Erzurum Kongresi toplandı. Bu kongrenin toplanmasına ön ayak olan Trabzonluların öngörüleri övgüye değer.

Şimdi birileri kalkmış bir futbol maçındaki olayları bahane ederek Trabzon kentine asılsız suçlamalarda bulunmaktalar. Öyle ki ülkemizin neredeyse her yerinde, her düzeydeki futbol maçlarında benzer olaylar olmakta. Olayların olmaması en büyük dileğimiz. Ulusal birliğimizi tehlikeye düşürecek bu söylemlerin sorumsuzca yapıldığını belirteyim. PKK’nın etnik bölücülüğünden bile tehlikeli söylemler, karalamalar bunlar. Böyle olunca da düşünmeden edemiyorum: Acaba birileri, emperyalizm adına, Trabzon’dan Erzurum Kongresi’nin intikamını mı almak istiyor?

                                                                  Adil Hacıömeroğlu

                                                                  26 Mart 2024

2 yorum:

  1. Kaleminize usunuza sağlık.Çok güzel birbyazı.

    YanıtlaSil
  2. Erzurum kongresi toplanış şekli bakımından bölgesel olmasına rağmen alınan kararlar bakımından milli bir kongredir.Milli mücadele döneminde Doğu Karadeniz bölgesinde tek eyalet merkezi olan Trabzon’ un milli mücadelede oynadığı rolü yaptığı katkıları ,ilk cemiyetlerin kurulduğu yer olması nedeniyle önemi yadsınamaz.Hocam emeğinize sağlık . Sağolunuz .✍️🙏🏻🍀🌺📚Fulya Kırımoğlu

    YanıtlaSil