Trabzon
ülkemizin en eski kentlerinden biri. Türlü uygarlıkların filizlenip boy attığı bir
yer. Taşlara, kayalara, bir avuç toprağa yaşam veren arı gibi insanların yaşadığı
bir kıyı kenti. Denizi yurt bilen insanların dünyanın dört bir yanına dağıldığı
bir yerleşim yerinin adıdır Trabzon.
1916
Yılının ilkbaharında Rus işgaline uğradı Trabzon. Düşman tutsaklığının zorlukları
altında ayakta durmaya, yaşama tutunmaya çalıştı halk. Halkın bir bölümüne
tutsaklık zor geldiğinden ülkemizin batı bölgelerine göç ettiler daha özgür
yaşamak için. 1917’de Bolşevik Devrimi olunca Rusya ülkemizde işgal ettiği
yerleri terk etti. Trabzon’un toprağından muhacir olanlar açlık ve yoksulluk içinde
geri döndüler. Halk, kendi yaralarını kendi sarmaya başladı zaman geçirmeden.
“Trabzon
ve yöresi Birinci Dünya Savaşı galiplerinin Türkiye’yi bölme ve parçalama girişimlerine
karşı ilk direniş hareketlerinin başladığı, Milli Kurtuluş Hareketi’nin temel
taşları olan ilk bölgesel cemiyetlerin kurulduğu yerlerden biri olmuştur.
Gerçekte aynı gelişmeler Türk milletinin tarihinden gelen hasletlerine uygun
olarak yurdun hemen her köşesinde baş göstermiştir. Ancak Trabzon ve
yöresindeki halkın bu canlılığı, ölüm kalım mücadelesi verdiği iki yıllık bir
esaret ve muhaceret hayatından sonra gösterdiği düşünülürse daha anlamlıydı. (Sabahattin
Özel, Milli Mücadele’de Trabzon, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, I. Baskı:
Ocak 2012, s. 79)”
Trabzonlular,
işgalle geçen zor yıllardan olumlu dersler çıkarıp yeni işgallerin olmaması
için uyanık davranmaktaydı. Bu Karadeniz kenti, Osmanlının son döneminde
filizlenip gelişen İttihat ve Terakki’nin Anadolu’da en güçlü olduğu yerlerden
biriydi. Bu siyasal birikim ve örgütlenme kolayca harekete geçti zor yıllarda.
“Yörenin
Türk ve Müslüman halkı canına ve malına karşı saldırıya geçen Rum ve Ermeni
çetelerinin neler yapabileceğini iki yıl kadar süren Rus işgali sırasındaki acı
tecrübelerinden bilmekteydi. (Aynı yapıt, s. 80)”
Emperyalistlerin
Trabzon’u Büyük Ermenistan’ın denize çıkışı olarak düşünmeleri, yine başka bir
planlamayla bu topraklarda Pontus devletini kurma girişimi, halkı bir yok
oluşla karşı karşıya getirmişti. Bu da Trabzonluları işgallere karşı ayağa
kalkamaya zorlamaktaydı.
“Ayrıca
Trabzon ticari fonksiyonu itibarıyla dışa açık bir şehir olduğundan burada
birçoğu yüksek öğrenim görmüş, yurt ve dünya olaylarını izleyen ve
değerlendirebilen aydın bir zümre mevcuttu. (Aynı yapıt, s. 80)” Liman kenti
olan Trabzon suyun taşıyıcılığından yararlanarak farklı ülke ve bölgelerle
ilişki kurmaktaydı. Bu nedenle eğitimli ve yurt ülküsü olan yurttaşlara
sahipti. Bu da halkın öngörüsünü artırmaktaydı.
30
Ekim 1918’de imzalanan Mondros anlaşmasından sonra İtilaf devleri, yurdumuzun
farklı bölgelerine asker çıkarıp işgallere başladılar. 18 Kasım 1918’de, İstanbul’da
toplanan Mebuslar Meclisi’nde Trabzon Mebusu Hafız Mehmed Bey şunları
söylüyordu: “… Birçok yerler işgal olunuyor ve Dışişleri Bakanı henüz nerelerin
işgal edildiğini bile bilmiyor. Bu pek garip bir gerçektir. Mütareke’nin
bugünkü gibi uygulanması halinde memleketin askeri işgal altına girmekte
olduğunu görmüyorlar ve bunu tetkik edip gerekli teşebbüslerde bulunmuyorlar. …
Mütarekename’nin uygulanmasında bu kadar müsamaha gösteren bir hükümet, yarın
barış masasında acaba ne dereceye kadar haklarımızı koruyabilecektir? …
Hükümetler mağlup olurlar, fakat vatanın müdafaası sonunda bir millet ölse bile
namusu ile, şerefi ile ölür. (Mahmut Goloğlu, Milli Mücadele Tarihi I Erzurum
Kongresi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2. Basım: Nisan 2011, s. 7)”
Görüldüğü gibi işgal altındaki İstanbul’da toplanan Meclis- Mebusan’da yurdumuzun
yok etmek isteyen emperyalistlere ve buna göz yuman İstanbul Hükümetine karşı
ilk karşı çıkışta bulunan mebuslardan önde gelenlerden biri Trabzon temsilcisi.
O yıllarda Ordu, Giresun, Gümüşhane ve Giresun da Trabzon’a bağlıydı.
Ulusal
kurtuluşun sesi olacak olan İstikbal gazetesi, 10 Aralık 1918’de yayımlanmaya
başlandı. Bu gazeteyi, Barutçuzade Faik Ahmet Bey ile arkadaşı Mehmet Salih
(Ongan) çıkarıyordu.
Trabzon
Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti 10 Şubat 1919’da, Barutçuzade Ahmet Efendi
başkanlığında kentin ileri gelenlerince kuruldu. Kısa zamanda Giresun, Ordu,
Rize, Of, Sürmene’de şubeler açıldı. Ülkemizdeki ilk ulusal örgütlenmelerin başında
gelir Trabzon’daki bu dernek.
Tarihimizi,
coğrafyamızı, kültürümüzü bilmeyen kimileri Trabzon kentiyle ilgili olarak
ileri geri konuşmakta. Bu bilgisizlik, ülkemizin bütünlüğüne, ulusumuzun
birliğine zarar vermekte. Bu durum, yeni bir bölücülük biçimi.
Ülkemizin
kurtuluşu için en önde yürüyen Trabzonlulara ve onların kentine olur olmaz
sözlerle saldıranların emperyalizme gönüllü hizmet ettiklerini söylemeliyim. Kurtuluş
Savaşı’na karşı çıkanların izinden gidenler, Trabzon kentini toptan karalama yarışına
girdiler. Trabzon’un Kurtuluş Savaşı için gösterdiği özverenin intikamını
çıkarmak içindir bu saldırılar. Ne acı, değil mi?
Adil
Hacıömeroğlu
25
Mart 2024
Özellikle futbol üzerinden kışkırtılıyor bu söylem. Ne yazık ki sözde eğitimli adamlar bile bu fikirlere kapılabiliyor. Oysa bölgecilik ile bir bölgeyi toptan karalamak aynı feodal tutumlardır. Sözde çağdaş, demokrat, laikçi modernlerimizin yeri geldiğinde en feodal tutumları takınmaları ilginçtir.
YanıtlaSilTrabzon ün milli mücadelede gösterdiği vatanseverlik emperyal kusatmayı yarmamızda çok önemlidir.Adil hocam çok güzel tarihi bilgiler eşliğinde ışık tutuyor bize.Trabzon kadim bir şehirdir.İmpatatorluğa başkentlik yapmıştır.Kültür sanat bilim spor ile yoğrulmuştur Trabzon a laf atanlar haddini bilecek.Bu kadim şehir ve halkı ülkemizin bağımsızlığı ve yurt savunması için mihenk taşıdır.O taşı oynatmak isteyenler taşın altında kalırlar.Böyle biline.Ha Trabzonspor mu? HARAMİLERİN SALTANATINI YIKTIK YİNE YIKACAĞIZ.
YanıtlaSilAdil hocam aklınıza , emeğinize sağlık Trabzon sanatın her dalıyla resim , şiir , edebiyat , tiyatro yazarları , şairleri , ressamlarıyla yetiştirdiği değerli büyükleriyle, kültürüyle nadide şehirlerimizden ,6 yıl görev yaptığım , futboluyla , esnafıyla , gümüş işçiliğiyle , iyi eğitim veren köklü okullarıyla , öğretmenleriyle her meslekten güzel dostlar edindim .Doğasıyla , yemekleriyle , sevdiğimiz nefes aldığımız ilimizdir Kurtuluş savaşında cenvagerlikle kadını erkeğinin canlarını siper ettiği yerdir Trabzon , Karadeniz’de liman kenti olmasıyla ekonominin belkemiği olmuştur.. Sağolunuz bilmediklerimizisizden anlatımlarınızla öğreniyoruz ✍️👏.🙏🏻🍀🇹🇷Fulya Kırımoğlu
YanıtlaSilAslan taze et yer.Yakaladığı avdan kendi karnını doyurduğu gibi,diğer canlılar,kurt,sırtlan,akbaba vs.lerde karınlarını doyururlar.Ancak avdan istifade eden diğer canlılara,aslandan memnunmusunuz diye sorma imkanı olsaydı,sorunun cevabı "hayır memnun değiliz" olurdu. Yahu niye memnun değilsiniz? Aslan avı yakalıyor,kendi karnını doyurduğu gibi sizinde karnınız doymuş oluyor.Olsun,yinede biz memnun değiliz derlerdi. Burdan çıkan sonuç,adalet üzere iş gören sevilmediği için,Trabzona olan düşmanlık,bu minval üzere açıklanabilinir.
YanıtlaSil