ATATÜRK VE TRABZON


Atatürk, sık sık yurt gezilerine çıkardı. Özellikle Kurtuluş Savaşı’nda büyük özveride bulunmuş illerimize gitmeyi, halkla söyleşmeyi çok severdi. Emperyalizme karşı başkaldırıda öncü olmuş kentlerimizin onun için önemi çok büyüktü.

Atatürk; 1924, 1930 ve 1937 yıllarında üç kez gitti Trabzon’a. Bu yolculuklarının hepsi deniz yoluyla oldu. Cumhuriyetin ilk yıllarında ülkemizde karayolu ulaşımı neredeyse yoktu. Demiryolu ulaşım da Ankara’nın batısındaki bazı kentler arasında söz konusuydu. Bu nedenle yurt topraklarında gezmek oldukça zordu. Deniz yolculukları da günlerce sürmekteydi.

Atatürk, Trabzon’a ilk kez 15 Eylül 1924’te geldi. Kent halkı, onu limanda coşkuyla karşıladı.

Atatürk, 16 Mayıs 1919’da ayrıldığı İstanbul’a 1 Temmuz 1927’de gitti ilk kez. 1924’te Ankara’dan trene binip Kocaeli’de iner. Buradan Yavuz zırhlısıyla denize açılır. İstanbul’a uğramadan, Boğaz’a girdi bindiği vapur, Karadeniz’e doğru yol aldı ve bu yolculuk Trabzon limanında son buldu.

“Efendiler, hemen bütün Trabzon halkını, yekpare bir samimiyet kitlesi halinde gördüm. Kadınlarının, çocuklarının, ihtiyarlarının gözlerinde yaş gördüm. Bu ne fevkalade his, bu ne şefkat, bu ne yüksek ahlaktır. İtiraf etmeye mecburum ki, bugünkü gördüklerimin ve hissettiklerimin bu kıymetli memleket ve bu muhterem halk hakkında bende hasıl ettiği fikirleri, kanaatleri, bugüne kadar hiçbir vasıta bu derecede temin edememişti. Emin olabilirsiniz ki, Trabzon’u ve Trabzonluları ziyaret etmek, senelerden beri bende hâkim olan büyük bir arzu ve derin bir özlem halinde idi. Beni bu saadetten bugüne kadar mahrum eden, malumunuz olan ahval ve şartlar idi. Bugün çok mesudum; çünkü, beni, sevdiklerimi görmekten men eden o uğursuz şartlar, tamamen bertaraf edilmişti. (Atatürk’ün Bütün Eserleri, Cilt:16, Kaynak Yayınları, Birinci Basım: Mayıs 2005, s. 303)” Görüldüğü gibi Trabzonluların Atatürk’e ilgi ve sevgisi çok büyük. Atatürk’ün halka yatığı konuşmanın yüreğinden kopan sözlerden oluştuğunu söylemeliyim.   

Atatürk, konuşmasını şöyle sürdürür: “Arkadaşlar, beş sene evvel ilk defa Samsun’a ayak bastığım zaman, bana kalp kuvveti veren vatandaşlarımın ilk safında kahraman Trabzonluların bulunduğunu asla unutmayacağım. Büyük kanlı Sakarya Muharebesi’ne 3. Fırka ile yetişen Trabzon evlatlarının muharebe meydanında gösterdikleri fedakarlıkların kıymetli hatırası daima beynimde nakşolmuş kalacaktır. Bu vatanperver halka, o kahraman evlatlara sahip olan bu kıymetli memleketimizi, bir Ermenistan kapısı veya hayal edilen Pontos Krallığı ülkesi yapmak talep ve tehditleri, ne uğursuz idi. Şüphesi o kabuslar, ilelebet hayal olmuştur. (Aynı yapıt, s. 304)”

Atatürk, Trabzonluları savaş alanlarında tanıdı. Trablusgarp savaşıyla (1911) başlayan ve Büyük Taarruz’la sona eren on bir yıllık savaşların içinde bu güzel kentin evlatlarıyla omuz omuza çarpıştı. Yurt savunmasında onlarla ulusun var olma yazgısını paylaştı. 19 Mayıs 1919’da Samsun’da Atatürk’ü karşılayan Trabzonluların olması övüncümüz.

“Efendiler, vatanın birliğini, hürriyet ve bağımsızlığını temin eden, milletimizi Cumhuriyet idaresine kavuşturan inkılabımız, iktisadi refah ve saadetimizi, medeniyet aleminde layık olduğumuz mevkii de temin edecektir. Bu verimli, ahalisi zeki, müteşebbis, çalışkan olan Trabzon’umuzu, az zamanda dahile şimendiferle bağlanmış, güzel rıhtım ve limanla donatılmış görmek, en büyük emelimdir.

Trabzon, Türk camiasında Cumhuriyet’in, zengin, kuvvetli, hassas, pek mühim dayanak kaynaklarından biridir. Böyle bir Cumhuriyet şehri, elbette lüzumlu gördüğü bütün ümran ve ilerleme vasıtalarına sahip olacaktır. (Aynı yapıt, s. 304)” Atatürk’ün Trabzon’a demiryolu yapılması düşüncesi, ne yazık ki kendisinden sonra ülkemizi yönetenlerce gerçekleştirilmemiştir. Atatürk’ün bu amacını, vasiyetini gerçekleştirmeyen tüm siyasetçileri burada kınıyorum.

Atatürk, 27 Kasım 1930’da yanında İçişleri Bakanı Şükrü Kaya ve Başyaver Rasuhi Bey’le Trabzon’a ikici kez geldi. Halkın ilgisi yine çok fazlaydı.

         28 Kasım 1930’da Trabzon Cumhuriyet Halk Fırkası üyelerine şöyle selendi Büyük Önder. “Karşımızda birçok fırkalar varmış gibi her gün daha büyük bir faaliyetle çalışmak, fikirlerimizi halk kitlelerinin içine yaymak ve köylere kadar götürmek mecburiyetindeyiz. Her an tarihe karşı, cihana karşı hareketlerimizin hesabını verebilecek bir vaziyette bulunmak lazımdır. Tasavvur ve faaliyetlerimizde bu kadar hassas ve uyanık bulunmak suretiyle muhalifsiz bir fırkanın sakıncalarını bertaraf etmiş oluruz. (ATABE, Cilt: 24, s. 354)” Atatürk bu konuşmasında tarihe ve dünyaya hesap vermekten söz etmekte. Partiler ve onların yöneticileri, hangi koşulda olursa olsun hesap verme düşüncesini yitirdiklerinde diktatörleşirler, böylece halkına zarar verirler.

         Atatürk, Trabzon’a üçüncü gelişi 10 Haziran 1937’de oldu. 11 Haziran günü Trabzon Valisi Yahya Sezai Bey’e “Uzay” soyadını verdi Gazi Paşa. Çalışmalarını, ona armağan edilen Atatürk Köşkü’nde yürüttü.

         11 Haziran 1937 günü “Mal ve mülk bana ağırlık veriyor. Bunları milletime vermekte ferahlık duyuyorum. İnsanın serveti kendi manevi şahsiyetinde olmalıdır. Ben büyük millete daha neler vermek istiyorum. (ATABE, Cilt: 29, s. 262)” diyerek vasiyetini yazmış ve tüm mal varlığını kurduğu devlete, dolayısıyla ulusuna bağışlamıştır. Keşke günümüzde de “insanın servetini, kendi manevi şahsiyetinde” düşünen siyasetçilerimiz olsa. Torbalar dolusu emlak tapuları, banka cüzdanları ortalığa saçılmasa. Manevi şahsiyeti yoksul olan siyasetçi, mal mülk varsılı olmakta.

         Atatürk, görüldüğü gibi Trabzon’da önemli kararlar aldı. Bu kente, yaşamı boyunca güvendi.

                                                                            Adil Hacıömeroğlu

                                                                            27 Mart 2024


3 yorum:

  1. "bu kente yaşamı boyunca güvendi" ne güzel bir söz.Atatürk ün Trabzon ile ilgili sözlerini okudukça Trabzon lu olmanın gurur ve mutluluğunu yaşadım.O büyük insan bize hep güvendi ve bizler bu güvene hep layık olacak cumhuriyet değerlerini gelecek kuşaklara tasiyacağız.

    YanıtlaSil
  2. Şimdi ben nasıl gurur duymayayım meselelerimle .

    YanıtlaSil
  3. Trabzon sen ne güzel şehirsin.Atam’ın her gelişinde hayran kalıp övgüyle bahsediği insanından, doğasına , misafirperliğine , tarihi dokusuna hayran kaldığı mutlu olduğu , halkının içten sevgi , ilgi gösterisine ,devrimlerine bağlılığını görüp gönül huzuru ile konakladığı şehir..Hocam emeğinize yüreğinize sağlık . ✍️👏🙏🏻🧿💦💚🌼🌿Fulya kırımoğlu

    YanıtlaSil