Güzel,
aydınlık, ışıl ışıl, güneşli bir pazar sabahı… İlkbaharın şarkısını söylemekte
kuşlar. Dallar, tomurcuklanmış. Birkaç güne varmaz yeşerir ağaçlar kurşuni
betona bürünmüş kentin avuç içi kadar toprağında. Börtü böcek, kış uykusundan
kalkar güneşi bedenlerinde duyumsadıkça. Kent, pazar ve ramazan sessizliğinde…
Yerel
seçimlere bir hafta kaldı. Bu nedenle pazar sabahı sessizliği uzun sürmez gibi.
Az sonra partilerin şarkıları, duyuruları çınlatır her yanı. Bize yaşanabilir
bir kent için söz verenler, kenti gürültü kirliliğine boğmaktalar her gün. Bu
durumlarıyla “Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.” sözünü doğrulamaktalar.
İyisi mi ben bu sessizliğin değerini bilip tadını çıkarayım.
Özellikle
bazı partilerin, bunların başında AKP ve CHP geliyor, sayılamayacak kadar çok sesli,
müzikli, duyuru ve tanıtım yapan araba dolaştırmaktalar mahalle aralarında. Özellikle
hazine yardımı alan partilerin arabaları çokça görülmekte her yanda. Bu
arabalar; bildiriler, seçmene armağanlar da dağıtıyorlar bir yandan. Armağanlarda
yok, yok! Bez çantalar, kolonya, kalem, çakmak, tepsi, şemsiye, çay, kahve,
seccade, imsakiye, kıbleyi gösteren pusula…
Seçmene
armağan verme yarışı var partiler arasında. Armağanların bazıları çarşı pazarda
elden, seçim bürolarından, parti bayraklarıyla donatılmış gürültücü minibüs ya
da otobüslerden dağıtılırken bir bölümü de evlere gidilerek verilmekte. Böylece
partilerin bazıları, hizmeti yurttaşın ayağına götürmekteler. Yurttaşlarımızın
çoğu bu armağan işinden yararlanma peşinde. Bez çantalar, armağanlarla dopdolu.
Cuma
günleri Kozyatağı pazarına gidiyoruz. Pazarın girişleri, bazı partilerce
tutulmuş. Torbalarla armağanlar, tanıtım bildirileri dağıtılmakta. Alanlar, bir
torbayla yetinmiyor. Beş on tane alan var. Partiler torba dağıtmakta çok
cömertler.
Seçim
bürolarında onlarca insan çalışmakta. Çalışmakta, dedim; çoğu orada oturmakta. Ortam
sıcak… Soğuk ve yağıştan etkilenmiyor buralar. Çay sürekli demlenmekte. Oturup
çay içilmekte akşama dek. Arada yemekte var. Adaylara görüntü verme yarışı var
seçim bürolarında. “Bak, senin için günlerce çalıştım.” diyecek bizim uyanık,
parti bağı olan yurttaşımız. Sürekli dolaşan arabalarda en az iki kişi...
Pankart asanlar, caddeleri üstten aşağı kaplayan adayların bezdeki fotoğraflarını
vinçlerle elektrik direklerine bağlayanlar bu işleri aç susuz yapmıyorlar. Bu
kişilerin yemesi içmesi var, hepsi para.
Beş
parti hazine yardımı almakta milyonlarca lira. Ancak bu denli savurganlık, ortalığa
para saçma hazine yardımının sınırlarını aşmakta. Seçimi kazanmak için
kullanılan her şey para. Hem de ucuz değil bu ortalığa saçılanlar. Seçimlerde
yapılan harcamaları denetleyen bir sistem ne yazık ki yok uygulamada. Seçimlerde
partilerin hazine yardımı dışındaki gelirlerinin denetimi söz konusu bile
değil. Partilerin seçim bağışlarının ve harcamalarının denetlenemediği bir
seçimin ne derece adil olacağı şüpheli.
Belediye
başkanlarının alacağı aylık belli. Ancak bir belediye başkanı beş yıllık görevi
süresince alacağı aylığın onlarca katı parayı niye harcar? Bu sorunun yanıtı
verilmeli. Yurttaş, bu soruyu sormalı ve yanıtı üzerinde düşünmeli.
Caddelere,
sokaklara para akmakta seçim için. Öyle bir savurganlıkla yapılıyor ki bu iş,
anlaşılır gibi değil. Harcanan paraya mı, kirlenen kentlere mi, gürültüye
boğulan mahallere mi, görüntüyü bozan otuz ki dişini gösteren başkan
adaylarının bezden tanıtımlarına mı; yoksa yarın soyulacak yurttaşa mı yanayım,
bilmiyorum.
Seçmenlerin çoğu parti ayrımı yapmaksızın armağanları
kapışırken bunların bedelini kendinin ödeyeceğini düşünüyor mu acaba? Yurttaşın
yaşadığı kente ya da kasabaya hizmet etmek için aday olanlar bunca masrafı niye
yapar? Ortalığa hesapsızca saçılan bu paraların yurttaşın alacağı hizmetler
yapılmayarak birilerinin kesesine gireceği çok belli.
Seçmenlerin hepsi “Bu değirmenin suyu nereden geliyor?”
sorusunu sormalı. Önce kendi kendine, sonra çevresindekilere ve adaylara,
partilere.
Adil
Hacıömeroğlu
24
Mart 2024
Değirmenin su kaynakları ; vergilerimiz, Ulusal varlıkların peşkeş çekilmesi, AB fonları, ABD fonları...
YanıtlaSilBir de adaylara bakalım... Otel sahibi, özel hastane sahibi! Daha doymamışlar! Kara toprak doyursun nursuz yüzlerini...
YanıtlaSilHocam seçimler için hazırlanan pankartlar , reklamlar , çevreye verdiği zarar , her türlü ses ve görüntü kirliliği bilinçsizce yapılan herşey algıları şaşırtmak için yapılanlar müsrüflük bizim paralarımızla, ekonomimizi dibe batırıyor . Harcamalar eğitime , okul inşasına , çocuklara , kitaplara bilgiye ,aç insanlara destek olsa insanlık kazanır. Fütursuzca yapılan her şey yanlış sonuca götürür . Amaça ulaşmak adil ve ahlak kurallarına uygun etik olmalıdır.Bizlerin duygularına tercüman oluyorsunuz .Var olunuz .Hocam yüreğinize sağlık.✍️👏🙏🏻🇹🇷📖🌺Fulya Kırımoğlu
YanıtlaSilHaklısınız ama sanırım vatandaş da bunu sorgulamaya başladı
YanıtlaSil