ÇOCUKLAR İÇİN TELEFON MU, ÖZGÜRLÜK MÜ ÖNEMLİ?


Köroğlu: “Tüfek icat oldu, mertlik bozuldu.” demiş. Zamanın değişimini anlatan ne güzel bir söz bu. Her teknolojik gelişim, eskiyi tarihe gömerken toplumun yerleşmiş birçok kuralını, geleneğini, alışkanlığını yok eder. Yeni bir yaşam biçimi, düşünüz, alışkanlık, insan ilişkisi, toplumsal kuralları ortaya çıkarır. Kimi zaman değişim olumlu yönde olurken kimi zaman da bu, birçok alanda sorunları yanı sıra getirir. Büyük değişimler, toplumsal yaşama birden girdiğinden, önceden değişimin yaratacağı sorunlara karşı önlem düşünülmez. Bu sorunları aşmak için bir altyapı oluşturulmaz.

Yaşamımız boyunca birçok teknolojik yenilikle karşılaştık. Bunların çoğu, insanoğlunun daha rahat yaşamasına yaradı. Bu yolla kişi, zamanı daha iyi kullandı. Böylece günlük yaşam kolaylaştı. Yaşamımıza giren birçok teknolojik araç olmadan, çok küçük sayılabilecek işlere bile çok uzun zaman ayırmak zorundaydık. Teknolojinin gelişmesi yaşamımıza girmesi zamanı tutumlu kullanmamızı sağlar. Doğaldır ki her şeyin bir iyi, yararlı yanı olduğu gibi zararlı yanları da var. Önemli olan teknolojik araçları, yararlı işlerde kullanmak değil mi?

Başlığımızda belirttiğimiz gibi günümüzde çocukların sağlıklı, yararlı bir biçimde gelişip yetiştirilmesi için: “Çocuklarımız için telefon mu, yoksa onların özgürlükleri mi önemli?” ya da “Çocuklarımıza telefon mu, özgürlük mü daha gerekli?” sorularının yanıtları onların eğitimleri, tinsel ve eğinsel gelişmeleri için yol gösterici olacaktır.

Yukarıdaki soruların yanıtlarını önceden söyleyeyim. Çocuklarımızın sağlıklı gelişimi, doğru yetiştirilmeleri için onlara vereceğimiz en önemli ve değerli şey, onların özgürlüğü. Çocukları ergenlik öncesi yaşamlarında telefondan, tabletten ne denli uzak tutarsak onların özgürce gelişimleri o denli sağlıklı olur. Doğal gelişim, en büyük özgürlük çocuklar için. Bu özgürlüğü, telefona tutsak etmek, onun uğruna harcanmasına göz yummak anne ve babaların büyük yanlışı. Kendi elleriyle çocuklarının özgürlüğüne, doğal gelişimlerine zincir, boyunduruk vurmaktalar. Özgür düşünme yerine, telefonlar aracılığıyla bir merkezden yönlendirilen oyun ya da bilgilerle körpe beyinlerin koşullandırılması son derece yanlış.

Özgür beyinler, üretken ve yaratıcı, özgün düşüncelerin boy attığı yerlerdir.  Çocuğu, telefona tutsak ettiğimizde koşullanmış olarak her gün neredeyse aynı şeyleri yapar. Neredeyse her günü, diğerinin yinelenir böylece. Özgün düşünme alışkanlığı, üretme, farklılıklar yaratma, kişisel beceri ve yetenekler, ortaya koyma alışkanlığı giderek azalır. Böylece çocuğun gelişimini, onu telefon bağımlısı yaparak engelleriz. Onun en değerli şeyi olan özgürlüğünü elinden alırız bu yolla. Oysa çocuğun gelişme çağında en çok özgürlüğe gereksinimi var. Özgürlüğü sayesinde evreni keşfedecek, yeni düşünceleri ortaya atacak, olgunlaşacak, yeteneklerini ve becerilerini fark edecek. Bu yolla özgün bir kişiliğe sahip olacak.

Çocukluk dönemi her şeyden bağımsız, dış etkilerin yıkıcılığından uzak olarak yaşadığı dönemin doğal akışı içinde geçmeli. Sanal dünyanın düşleriyle değil, yaşadığı dünyanın gerçekleriyle yaşamasını sağlayalım. Böylece kuracağı düşler de gerçek dünyanın koşullarına uygun olsun.

Çocuklara, liseye girmeden önce telefon verilmemeli. Bu yaşa dek sosyal medyadan uzak durması sağlanmalı. Sosyal medya aracılığıyla çocuğun belleği kirletilmemeli. Onun umudu, olumlu düşünme doğallığı, yapıcı olma özelliği, merak ederek öğrenmesi, bilgiye ulaşma isteği, yardımlaşma anlayışı yok edilmemeli.

Çocuk, oyunla öğrenir. Bu nedenle çocukluk döneminde bolca oyun oynamasına fırsat verilmeli, buna ortam hazırlanmalı. Oyun yerine, ekrana bakan çocuk doğal gelişiminden uzaklaşır. Öğrenme süreci yavaşlar, giderek yok olur öğrenmesi.

Çocukluk döneminde üstlenilecek sorumluluklar, çocuğun gelişimi ve iyi yetişmesi için çok önemli. Sorumluluk, kişiye hem görev bilincini verirken hem de onu olgunlaştırır. Bu yolla çocuğa öz disiplin kazandırılır. Sorumluluk bağımsız davranma gücünü artırır.

Bazı anne ve babalar, çocuklarının arkadaşlarından dışlanmaması için ellerine telefon vermekte. Nereye gideceği belli olmayan bir sürü psikolojisi anlayışıyla davranmaktalar. Böylece çocuklarını, kendi elleriyle ateşe atıyorlar bilerek ya da bilmeyerek. Doğruyu yapalım da varsın çocuğumuz dışlansın. Bu dışlanmayı, anne ve babalar olarak onarabiliriz. Çocuğumuzun dışlanacak sandığımız bir davranışıyla örnek olup doğru gelişiminin fark edilmesiyle arkadaş kümesinin merkezinde olabileceği olasılığı da çok güçlü. Çünkü her anne ve baba; çocuklarının doğru gelişimi, sanal bağımlılık bataklığına düşmemesi için arayış içinde. Çaresizliğin arttığı böyle bir dönemde, bu anne ve babaların doğru örnek aramaları çok olağan. İşte, dışlanacak sandığımız çocuğumuz doğru davranışı ve özgürce çocukluğunu yaşaması nedeniyle örnek olabilir arkadaşlarına.

Çocuklarımız sosyal medyanın, sanal dünyanın tutsağı olmasın. Sosyal medya ve sanal dünya çocuklarımızın buyruğuna girsin. Çocuğun en büyük özgürlüğü, kendi yaşamına dış etkilerden uzak yön vermesi değil mi?

                                                         Adil Hacıömeroğlu

                                                         26 Mayıs 2025

 

 

2 yorum:

  1. Kalemine Efendi Kalan , Adil öğretmenim,

    Mükemmel yine, siz kitaplaştırın 👏👏Tabi ki çocuklara özgürlük her daim🙏🏻✍️📕Çocukların özgürce oyun oynayarak, keşfederek ve deneyimleyerek öğrenmeleri önemli.Dijital dünyanın sunduğu hazır içeriklerin, çocukların merak duygusunu ve öğrenme isteğini zayıflatıyor.Özgür düşünme ve bağımsızlık, çocukların sağlıklı gelişimi için şart.
    Değerli yazınız,dijital çağda çocukların gelişimi üzerine derinlemesine bir bakış sunuyor. Görüşleriniz, teknoloji ile çocuk yetiştirme konusunda ebeveynlere önemli sorular sorduruyor .Bilinçli olmalıyız.Usunuza, ellerinize, engin bilgeliğinizle , var olunuz.🙏🏻📕✍️💐Esen kalınız👍

    YanıtlaSil
  2. 👍
    Adil hocamız, yaşadığı şu andaki dünyayı kendi normlarıyla, kendi geçmiş yaşantı deneyimlerini göz önüne alarak anlatmaya çalışmış.
    Güzel ama, yeterli değil bence

    Özgürlük deyince ne anlıyoruz?
    Telefonla özgürlük arasında bir bağlantı var mıdır?
    Varsa nelerdir?
    Gibi bir sürü sorular sorabiliriz.

    Konuyu kendimce biraz açmaya çalışayım.
    Her şeyden evvel bir değişim vardır, bir de dönüşüm vardır.
    Kişinin saçını,sakalını, giyinişini farklı bir duruma getirmesi değişimdir.
    Değişimler, durum ve şartlara göre her an değişebilir.
    Dönüşüm ise, bambaşka bir şeydir. Özünün, yapının bir başka duruma uğraması, bir daha eski haline gelmemesine gibi.

    İşte yeni yüzyılımız; toplum, çoluk, çocuk ve ebevenler dahil, toplumun bütünüyle, kültürüyle başka bir şekle, yaşantıya, dönüşüme uğraması diyebilirim.
    Siz istediğiniz kadar kabul etmeseniz dahi, toplum sizi bir şekilde hizaya getirir, getirmek zorundadır. Başka türlü mümkün değildir.

    İşte burada, dönüşümün kuvvetli parçalarından biri de telefondur.
    Telefon, aslında bir iletişim aracıdır. Haber alıp, haber vermede

    İyi de bu telefon, bizim bildiğimiz, anladığımız anlamda bir telefon değildir ki!
    İçine bütün dünyayı, hatta bilinen kadarıyla evreni dahi içine alıyor.
    Her şey var, ne ararsan!
    Faydalı veya zararlı...
    Müthiş,hem de ne müthiş! Kendini geliştirebilirsin veya yok olup, bir köşede bağımlı hale gelebilirsin.
    Çevreden kopuk, iletişim yok ve sanal bir dünya da

    Özgürlük demek, bir anlamıyla hiç bir dış etkenlere, etkilere uğramamak, sadece kendi zihinsel bilişim ve donanımınla yaşamda yol almaktır.(gerçekten böylemidir!)
    Tabii ki başka kişi ve kişilere zarar vermeden, belli ahlak ve yasalar çerçevesinde
    Yasa ve ahlak normlarıyla olmasa, ne toplum olur ne devlet olur.

    İşte burada bilinç devreye giriyor. Yani farkındalık ve etrafında ne olup bittiğinin farkında olman
    Zor bir iştir,çocuklarımıza bunları öğretmek, bilinç aşılamak...

    Yavaş, yavaş, sindire, sindire; örnekler vererek ilerlemek gerekir.
    Hem kendimiz için hem de çocuklarımız için.

    Saygılarımla...

    YanıtlaSil