Hindistan,
Pakistan ve Bangladeş yüzyıllarca birlikte yaşadılar. Bu geniş kıtanın adı
Hindistan’dı. Hindistan adı, “İndus” sözcüğünden türetildi. Günümüzde Pakistan
ve Hindistan arasında anlaşmazlık konusu olan İndus Nehri, tüm coğrafyaya adını
verdi. Muson yağmurlarının bolluk getirdiği topraklardır burası. İndus
sözcüğünden Hint’i türeten Yunanlılar… Hindistan adı ise Farsçadan gelmekte.
Kral
Bharat adından esinlenerek Hindistan’a, “Bharat” der yerli halk genellikle. “Baharat”
sözcüğü de buradan gelir. Bir ara hem de yakın bir zamanda Hintliler, ülkelerinin
adını “Baharat” olarak değiştirmek istediler. Hindistan yıllarca hep “baharat
ülkesi” olarak anıldı. Baharat yoluyla batı ülkelerine taşındı bin bir türlü lezzetli
baharatlar. Coğrafi keşiflerin başlamasında asıl amaç, Hindistan’a ulaşmaktı.
Çünkü Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ı ele geçirmesiyle Baharat Yolu, Osmanlıların
denetimine girdi.
Hindistan
bir süre Türklerin egemenliğinde kaldı. Türk (Babür) egemenliği, Portekizlilerin
ülkeyi keşfetmesiyle sarsılmaya başladı. Giderek yok oldu. Sonrasında Büyük
Britanya’nın egemenliğine girdi bu topraklar. Yıllarca Büyük Britanya’nın sömürüsü
altında kaldı bu topraklar. Gandi önderliğindeki uzun ve sabırlı bir mücadelenin
sonunda 1947’de bağımsızlığına kavuştu bu dev ülke. Bu bağımsızlıkta Atatürk
etkisi yadsınamaz. Ancak bağımsızlığına kavuşurken üç parçaya ayrıldı dinsel
temelde. Pakistan ve Bangladeş koptu Hindistan’dan. Pakistan batı, Bangladeş ise
doğu Pakistan adıyla anıldı bir süre. Doğu Pakistan, 1971 yılında “Bangladeş”
adını alarak bağımsızlığına kavuştu.
İngilizler,
Hindistan’dan çıkıp giderken çekildikleri her yerde yaptıkları gibi önemli bir
sorunu artlarında bıraktılar. Nüfusunun ezici çoğunluğu Müslüman olan Keşmir’in
önemli bir bölümünü Hindistan’a bıraktılar. Hindistan ve Pakistan arasında 1947’den
beri sürüp giden anlaşmazlık konusu oldu bu bölge. İki ülke zaman zaman savaştı
Keşmir için. Keşmir sorunu, dünya üzerinde egemenlik kurma amacı taşıyan
emperyalist ülkelerinin kendi çıkarları için kullandıkları bir fırsat oldu. Her
iki ülkeyi, bu sorun üzerinden kışkırttılar yıllarca.
İngilizlerin
ünlü Kaşmir kumaşı, Keşmir’de üretildi. Yıllarca kıta büyüklüğündeki bir ülkenin
kanını emdi İngiltere. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra İngiltere’nin yerini ABD
aldı. Bu emperyalist ülke, Hindistan-Pakistan anlaşmazlığını hep kışkırttı. İki
ülkeyi kendi çıkarları için çatıştırdı. Son günlerde depreşen anlaşmazlığın
altında da Amerika var. ABD, Çin’i kuşatıp yaşam damarlarını kesmeye
çalışmakta. Son yıllarda Pakistan’ın Çin’le ilişkileri çok iyi ve üst düzeyde.
İki ülke arasında ekonomik, siyasal, askersel işbirliği söz konusu. Çin, ABD
denetimindeki Malakka Boğazı yerine, Pakistan üzerinden geçirdiği demiryoluyla Umman
Denizi kıyısındaki Gvadar limanını kullanmak için kolları sıvadı. Bu yol,
Mallakka Boğazına göre oldukça kısa. Limanın geliştirmesi için Çin, büyük
yatırımlar yaptı. Bu liman, Pakistan’ın Belucistan eyaletine bağlı. İran’ı
bölmek için elinden geleni yapan ABD, İran’ın Güneydoğusundaki Belucileri
kışkırtmakta. Amacı Pakistan ve İran’daki Belucileri birleştirerek bir uydu
devlet kurdurmak. Böylece bölgede, yeni çatışmaların yolunu açmak.
ABD,
Çin’in Gvadar limanına inmesini önlemek için Hindistan’ı kışkırtmakta. İndus’u
oluşturan kollar, Hindistan’ın denetimindeki Keşmir bölgesinde. Bu kollardaki
suları, sututarlarla kendi topraklarında kullanmak istiyor. Amacı Pakistan ekonomisinin
temelini oluşturan tarımı engellemek. Ayrıca suyu azalan İndus, iklim
değişikliği de oluşturacak. Böylece Pakistan’a diz çöktürülecek. Diz çöken bir
ülkenin bölünüp parçalanması da kolay olacak.
Pakistan-Hindistan çatışması, dünyayı büyük tehlikelerin eşiğine getirecek. Hindistan’ın başlıca destekçileri ABD ve İsrail. AB ülkelerinin önemli bir kısmı da ABD’nin yanında. Bu olası savaş, Türkiye’yi de etkileyecek. Çünkü ulus devletimizi yok etmek hala ABD’nin palanları arasında. Hem komşu hem de dost ülkedeki yangın izlenmez. Bu yangın izleyeni de yakar. Bu nedenle yangını baştan söndürmek gerek. Emperyalist saldırganlığa, kışkırtmaya baştan karşı çıkmalı. Bu saflaşmada Türkiye’nin yeri, Kurtuluş Savaşı ve 1974’te Kıbrıs Harekâtı sırasında kayıtsız, koşulsuz her şeyiyle ulusumuzun yanında duran Pakistan’ın yanı olmalı.
Dünya egemenliğini yitirmekte olan ABD, dört bir yandan yangın çıkarıp ülkeleri kundaklamaya çalışmakta. Bu saldırganlığa karşı dünya ülkeleri birleşmeli. Çünkü ABD’nin hedefinde dünya insanlığı var. İnsanlığı yok etmek isteyen dünyanın baş belası ABD emperyalizmini geriletmek, herkesin görevi olmalı
Emperyalizmin dünyada açtığı yaralar sürekli kanamakta. Keşmir sorunu da bunlardan biri... Bu kanamayı durduracak olan dünyadaki tüm ezilen ulusların bir olması değil mi?
Not: Yazıyı desteklemesi açısından “Pakistan, Yeni Bir Afganistan mı?” başlıklı yazım okunabilir. https://adiladalet.blogspot.com/2011/03/pakistan-yeni-bir-afganistan-mi.html
Adil
Hacıömeroğlu
7
Mayıs 2025
Erdoğan "dostum Trump"a karşı gelip Pakistan ın yanında yer alır mı?Kimsenin yanında yer almayalım.Ne halleri varsa görsünler.Kendi halkları sefalet içerisinde yaşayan bu iki halk savaşmak istiyorsa savassınlar.Ahmaklık bu ülkelerin genlerinde var.
YanıtlaSilYazıyı yazan emek veren Adalet beye teşekkürler.Sayesinde Keşmir sorunun konusunda tarihsel bilgi aldık.Sağolsun okurlarını hep bilgilendirir.
Kalemine Efendi Kalan, Adil Öğretmenim,
YanıtlaSilTürkiye’nin bu çatışmalara duyarsız kalmaması gerekiyor.ABD’nin küresel egemenlik hedeflerinin Türkiye’yi de tehdit ediyor.., Türkiye’nin Pakistan’ın yanında yer alması önemli.Pakistanla Türkiye’ nin ilişkileri sürdürülebilir olmalı.
Yazı, Keşmir sorununun sadece bölgesel değil, küresel bir mesele olduğu ve emperyalist müdahaleler bu sorunun çözülmesini engelliyor. Dünya genelindeki ezilen ulusların birleşerek bu yarayı sarması gerekiyor.Birlikten kuvvet doğar.Usunuza,sağlık👏👏Kaleminizin gücü daim olsun.🙏🏻Yine harika bir metin olmuş.Var olunuz🙏🏻
Kaleminize sağlık üstadım
YanıtlaSilHer taşın altından ABD çıkıyor. Ya direkt müdahele ediyor ya ülkeleri kullanarak ortalığı birbirine kırdırıyor.
YanıtlaSilÇok güzel demişsiniz. Ezilen ulusların birleşmesi elzemdir. Bağımsız olarak istense de önüne geçilemiyor. Güç birliği oluşturulursa belki dur denebilir.
İnsanlar onların hırsları yüzünden hayatlarını yaşayamıyor. Dokunulmayanlar da diğer milletlerin çaresizliğini ve yaşadıkları kötü hayatı gördükçe üzüntü yaşıyor. Her türlü mutsuzuz yani.
Sonsuza kadar yaşayacaklarmış gibi dünyayı paylaşamama hırsını aklım almıyor. Her türlü kötülüğü yapmaktan geri durmayanları fazlası ile kınıyorum.
Dünya üzerinde var olmuş canlı cansız her şeyin yaşama hakkı var. Kimsenin bunu ellerinden almaya hakkı olmamalı..
Elbette bunlar insanı düşünen ve insanca yaşamayı benimseyenler için.
Kötülerin bunlar umurunda değil biliyorum 😢😢
Kaleminiz var olsun 👏👏