SORUMSUZ ÇOCUKLAR NASIL YETİŞTİRİLİYOR?


Anne ve babalar da öğretmenler de günümüz çocuklarının sorumluluk duygularının gelişmediğinden yakınmaktalar. Haksız da değiller. Peki, günümüz çocukları, öğrencileri niye sorumsuzlar?

Çocukta sorumluluğun gelişmesi önce evden başlar. Ona sorumluluk duygusunu verecek olan anne ve babası. Anne ve baba, bu konuda sorumsuz davranırsa, yapması gerekeni yapmazsa çocuk ne yapsın?

Bir çocuğa, bebekliğinden başlayarak küçük sorumluluklar verilmeli. Bu, ona sorumluluk duygusunu kazandıracağı gibi motor becerilerini de geliştirecektir. Böylece çocuğun zekâ gelişimi de sağlanacak. Ne yazık ki anne ve babalar, aşırı koruyuculuk altında çocuklarının en küçük işleri bile yapmasına izin vermiyorlar. Bu da onların beceriksiz insanlar olmasına neden oluyor. Peki, anne ve babalar aşırı koruyuculukla çocuklarını sorumluluk almaktan nasıl uzaklaştırıyorlar?

Günümüz çocuklarının önemli bir bölümünün gece uyuyacağı, sabahleyin uyanacağı zaman belli değil. Bunun da sorumlusu anne ve babalar… Kimi çocuklar, gece yarılarına dek uyumuyor. Oysa o, büyüme çağında… Zamanında uyuyup zamanında uyanmalı. Çocuk, okula başlamışsa erkenden uyanıp hazırlık yapmalı. Uyku düzeni bozulunca çocuğun yaşamında her şey olumsuz olmaya başlıyor. Hiçbir işe yetişemiyor. Anne ya da babalar, sabahleyin çocuklarını zorla uyandırıyorlar çoğu zaman. Çocukların sorumluluğu, uyuma ve uyanma saatlerine tam olarak uymasıyla başlamalı. Bir çocuk, gece uyku zamanı geldiğinde, onu kimsenin uyarmasına gerek kalmadan yatmalı yatağına. Sabahleyin de kendisi uyanmalı zamanı geldiğinde. Bu hem sağlıklı gelişimini hem de sorumluk almasını sağlar. Bu durum, çocuğu düzenli yapar. Yaşamın, başarının, sağlığın, hatta mutluluğun bir disiplin işi olduğu unutulmamalı. Düzenli ve disiplinli olmak da başarıya giden yolun başlangıcı.

Uyku düzeni olmayan çocuk, sabahleyin kalkıp okula gitmeden önce kısıtlı zamanda hiçbir işe yetişemez. Bu nedenle anne ya da baba yardımına(!) koşar. Annesi zorla kahvaltısını yaptırırken babası çantasını hazırlar. Bir yandan da çocuk giydirilir elbirliğiyle. Böylece çocuğa kendi işini kendisinin yapması fırsatı verilmez. Böylece başkasına muhtaç, hazırcı bir birey yetiştirilmeye başlanır.

Çocuk, okuldan geliyor. Doğal olarak ödevleri var. Bunları kimin yapması gerekir? Çocuğun… Çünkü öğrenci olan o… O, okula gidiyor çalışıp öğrenmek, eğitilmek için. Evde işler böyle olmuyor. Anne ya da baba oturuyor çocuklarının ödevlerini yapıyor. Böylece hem kendilerini hem de öğretmenleri kandırıyorlar. En büyük zararı da çocuklarına veriyorlar, onların sorumluluk almasını önleyerek.

Çocuğun okulda sınavları oluyor. Kimi zaman da merkezi sınavlara giriyor. Birçok çocuğun sınav umurunda bile değil. Sınav kaygısını aile yaşıyor. Öğrencinin yaşaması gereken sınav heyecanını ailesi yaşıyor. Böyle olunca da ne sorumluluk üstleniyor çocuk ne de başarıya ulaşıyor.

Zaman hızla geçiyor. Çocuk üniversiteye hazırlık aşamasına geliyor. Hangi üniversitenin, hangi bölümüne gireceğine ailesi karar veriyor. Yani hangi mesleği seçeceğinin kararı da ailenin. Kimse ona: “Bu mesleği sevip istiyor musun?” diye sormuyor. O da çaresizce ailesinin isteğine boyun eğiyor. Sonrasında ne mi oluyor. Sevmediği bir mesleği seçen gencin işi eziyete dönüşüyor. İşinde başarılı ve mutlu olamıyor bir türlü.

Aileler, arada sırada dışarıya yemeğe gidiyorlar ya da evde kuruluyor sofra. Çocuğun neyi, ne kadar yiyeceğine anne ya da baba karar veriyor. Sofrada bile özgürlüğüne zincir vuruluyor. Kendi seçimini yapamıyor. Neyi, nasıl yiyeceği konusunda bile karar vermesine izin verilmiyor. Böylece en basit işlerde bile sorumluluk üstlenemiyor.

Bir çocuğun yaşamı boyunca en yaşamsal gereksinmelerini karşılama, işlerini yapma konusunda ne yapacağına hep karar veren aile. Böyle biri, nasıl sorumluluk alsın? Bu kişi, sorumluluğunu nasıl bilsin? Bu çocuk, tek başına ayakta nasıl dursun?

Çocuklarımızın kolunu kanadını yolup kırarak “Hadi, uç!” diyoruz ona. Onun kolsuz kanatsız nasıl uçacağını düşünmüyoruz bile. Bazı anne ve babaların, çocuklarının sorumsuz olmasından yakınmaları bundan. Keşke iğneyi kendilerine batırabilme yürekliliğini gösterebilseler. Keşke yaptıkları yanlışlardan ders çıkarabilseler. Sorumsuzluk, çocuğun eseri değil; anne ve babaların büyük eseri. Burada sorumsuz olan anne ve babalar değil de kim?

                                                                  Adil Hacıömeroğlu

                                                                  29 Mayıs 2025

 

4 yorum:

  1. Adil bey yine çok önemli bir konuya değinmiş.Çocukların bir ömür boyu başarılı mutlu bireyler olması daha küçük yaşta evde başlar.
    Öz güven ve sorumluluk bilinci, birbiriyle direkt bağlantılıdır. Çocuğun sorumluluk duygusu ne kadar gelişirse, öz güven duygusu da o derece artacaktır.Çocuklara onların yapabileceği sorumluluklar verilmeli.Çocuk bu sorumluluğu yerine getirdimi tebrik edilmeli ve övülmelidir.Bu çocuğun özgüven kazanmasına yol açacaktır.Burada kritik olan çocuğa yaşına uygun sorumlulukları yüklemek.Yani zor olan yaşına uygun olmayan sorumluluklar ise çocuğun psikolojisini bozar.Anne baba korumacı kollayıcı olmalı ama bunu çocuğa hissettirmeden yapmalıdır.

    YanıtlaSil
  2. Kalemine Efendi Kalan, Adil öğretmenim,

    Çocukların yemek seçimi gibi basit günlük ihtiyaçlarında bile ebeveynlerin karar vermesi, onların bağımsızlık ve karar verme becerilerini zayıflatıyor.
    .Sorumsuzluk sadece çocukların değil, aynı zamanda ebeveynlerin de sorumluluğudur. Aileler, çocuklarına bağımsızlık ve sorumluluk kazandırmak için onlara fırsatlar sunmalı, hatalarından ders almalarına izin vermeli ve kendi davranışlarıyla örnek olmalıdır. Aksi takdirde, aşırı koruyucu ve müdahaleci tutumlar, çocukların gelişimini olumsuz etkileyebilir ve onları sorumsuz bireyler haline getirebilir.
    Ebeveynlerin bilinçli ve dengeli bir yaklaşım benimsemeleri, çocukların sağlıklı ve sorumlu bireyler olarak yetişmelerine katkı sağlayacaktır.Usunuza, engin bilgi ve deneyimlerinşze sağlık.👏👏Kaleminizin gücü daim olsun.💐🙏🏻📕Var olunuz.Değerli paylaşımınızla yine bilgilendik.Serinin kitaplaştırılması dileğiyle 🙏🏻Herkes okumalı, anlamalı,anlatmalıdır.

    YanıtlaSil
  3. Fulya hanımefendi çok doğru söyledi.Artık bu yazıların kitaplaştırılması gerekir.Bu kadar üretken bir yazarın birbirinden kıymetli yazılarını kiyaplaşmış olarak görmek istiyoruz.İmza günlerinde kıymetli eğitimci yazarı Adıl Adalet Hacıömeroğlu na kitaplarını imzalatmak en büyük dileğimiz.Tüm yayınevleri ve öncelikle Kaynak yayınları duyun sesimizi.Adil Adalet Hacıömeroğlu kitaplarını raflarda ne zaman göreceğiz?

    YanıtlaSil
  4. Keşke tüm anne babalar okusa bu yazıyı. Düşüncelerime dokunmuş sunuz tek tek. O kadar yerinde ve doğru vurgular var ki söyleyecek söz bulamıyorum.
    Bilgi ve deneyim aktarımınızı okumaktan keyif alıyorum.
    Bizlere bu fırsatı verdiğiniz için sonsuz teşekkürler
    🙏🙏👏👏

    YanıtlaSil