SÖZÜNÜ BİL, PİŞİR; AĞZINI DER, DEVŞİR


Atalarımızın hakkını nasıl ödeyeceğimizi bilemiyorum. Bize bıraktıkları düşünsel, yol gösterici, ders verici kalıtlar çok değerli. Neredeyse insanların her düşünüşü, konuşması ve davranışı için uyarıcı bir öğüt vermişler bize yüzyıllar öncesinden. Kimi bu sözlerin gereğini yapar, kimi de kulak asmaz bu değerli öğütlere.

Kişi, her gün onlarca yanlış davranış yapıp söylenmesi uygun olmayan söz söyler. Çoğu zaman yaptıklarından, söylediklerinden pişman olur. Kimi zaman söylediğimiz söz, yaptığımız davranış çevremizdeki kişilerle anlaşmazlıklara neden olur, ilişkilerimizi bozar. Ne yazık ki ağızdan çıkan söz bir daha geri gelmez. Böyle durumlar karşısında yaptığımız davranışın, söylediğimiz sözün tutsağı oluruz. Bu tutsaklık, kişiyi zor durumda bırakır çoğu zaman.

“Sözünü bil, pişir; ağzını der, devşir.” atasözü, çok sevdiğim bir söz. Bu söz, kılavuzumdur. Onun yol göstericiliğiyle davranıp konuşmayı kendime ilke edindim. Ancak yine de insanız. Yeri gelir kantarın topuzu kayar, sözün ayarı kaçar. Sözüm, birini kırıp yaralamışsa en büyük yara benim yüreğimde açılır ve günlerce sağalmaz. İçime dert olup oturur.

Kişi, usuna gelen her sözü söylememeli. Ağzına geldiği gibi konuşmamalı kişi. Ağızdan çıkan sözün nereye gideceği iyi hesaplanmalı. Bazı sözler yüreğin kadife yastığı, bazıları da yüreği yaralayan zehirli ok. Söylenme amacı belli olmayan söz, kişiye çok büyük yük.

Düşünmeden söylenen sözlerin birçok sorun yaratacağını önceden bilmeli insan. Önemli olan sorun yaratmak değil, var olan sorunları çözmek. İnsanlar arasındaki sorunların, küslüklerin, kavgaların çoğunun nedeninin bir söz olduğunu gözlemlemekteyiz. Demek ki sözü doğru söylesek sorun çıkmayacak. Böylece dostlarımızı, arkadaşlarımızı, dost olma olasılığı olan kişileri yitirmeyeceğiz.

Yanlış söylenen, basmakalıp, sözler kişinin amacını tam olarak anlatmaz. Bazı kişilerin sözleri sonbahar yaprağı gibi esen yele göre savrulur her yana. Bazı sözler de mevsimin rengine uyar. Esen yelin yönüne, mevsimin rengine göre söylenen sözlerin toplumda bir değeri olmaz. Bu sözler, çoğu zaman dinleyenleri şaşırtır.

Karşılıklı konuşmalarda, tartışmalarda bazı kişiler sürekli karşısındakini suçlar. Çoğu zaman düşüncelerini anlatmak yerine, karşısındaki kişinin kendi dediklerini anlamadığını ya da kavramadığını söyler. Oysa anlatabilse karşısındaki anlayacak. Bu kişilerin en önemli özelliği de aynı sözleri sürekli yinelemeleri. Çok yalın gerçekleri bile anlatamadıkları için karşısındakini suçlamayı yeğler bu kişiler. Bu yöntemleriyle karşısındakini kırıp döker. Oysa anlatabilse karşısındaki anlayacak kolayca.

Dünyada milyarlarca insan yaşamakta. Demek ki milyarlarca düşünce ve söz var. İnsan varoluşu gereğince üretkendir. Yaratıcı, özgün düşüncelerin kaynağı kişinin usudur. Bu nedenle kişi, özgün görüşlerini dile getirmeli. Sözünü bilmeli. Nasıl mı?

Sözü, usunda ölçüp biçmeli. Sözün fırını, ustur. Orada pişer o. Pişip olgunlaşır. Söylenecek duruma gelir. Sözcükler, usun duyarlı imbiğinden geçirilmeli. Us imbiğinden süzülmeli ağza gelinceye dek. Süzülen sözde bir atık varsa ondan kurtulmalı dil. Kişi, söyleyeceği sözü; gül bahçesinden en güzel gülleri, en lezzetli meyveleri daldan devşirir gibi seçmeli. Nasıl seçtiğimiz güllerin içine kurumaya yüz tutmuşları, devşirdiğimiz meyvelerin içine hamları karıştırmıyorsak söyleyeceğimiz sözlerin arasına da çürük sözcükleri sokmamalıyız. Çürük söz, insan ilişkilerini çürütür. Ham söz, kişinin boğazında kalır olmamış meyve gibi yutamazsın.

Atalarımız: “Önce düşün, sonra söyle.” sözünü boşuna mı söylemiş? Düşüneceğiz sözü söylemeden önce. Hem de bin kez… Çünkü insanın en büyük gücü düşüncesi… Düşünce olmadan kişi, insan olur mu?

                                                                  Adil Hacıömeroğlu

                                                                  5 Mayıs 2025

 

 

4 yorum:

  1. Kalemine Efendi Kalan Değerli Adil öğretmenim

    “Sözünü bil, pişir; ağzını der, devşir.” atasözü, düşünmeden konuşmanın olumsuz sonuçlarına dikkat çeker. Bu deyim, insanın söyleyeceği sözün anlamını ve etkisini iyi düşünmesi gerektiğini vurgular. Ağzımıza gelen her sözü söylemek yerine, ne söylediğimizi tartmalı ve sözlerimizin sonuçlarını göz önünde bulundurmalıyız.Konuşurken ne söylediğimizin farkına varmalıyız.Ağzımızdan çıkanı kulağımızın duyması gerekir …Ağızdan çıkan söz geri gelmez..
    İletişimde dikkatli olmanın önemini anlatır. Düşüncesizce söylenen bir söz, istenmeyen sonuçlara yol açabilir. Bu nedenle, konuşmadan önce ne söyleyeceğimizi iyice düşünmeli ve sözlerimizi özenle seçmeliyiz.
    Günümüzde bu tür atasözleri, insanlara daha bilinçli ve dikkatli bir iletişim tarzı benimsemeleri için rehberlik eder. Özellikle sosyal medya gibi hızlı iletişim araçlarının yaygın olduğu bir dönemde, söylediğimiz sözlerin kalıcı etkileri olabileceğini unutmamalıyız.Saygı önce kendimize sonra karşımızdaki kişiye yapılır .İnsanın görgüsüdür..Usunuza , ruhunuza , yüreğinize sağlık👏👏Var olunuz🙏🏻

    YanıtlaSil
  2. Âdil bey,kelime dağarcığınız çok zengin.Kelimelerle adeta dans ediyorsunuz yerli yerinde.
    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  3. Doğrudur Adil hocamızın dediği gibi. Bir insanın en değerli yanı, diğer canlılardan en büyük farkı usu, yani düşüncesi

    Ama insan sadece düşüncelerini düşünüp, taşınıp mı söylüyor?
    Değil tabii ki!
    Hem de büyük çoğunlukla
    Düşüncelerinin yanında, duygular var, eğitimden gelenekten gelen kalıplaşmış öğretiler, ön yargılar var
    Hatta inananlar için büyük çoğunluğu bilinç dışından gelen davranışlar sözler var.

    Düşünmek zor iş, emek ister çaba ister.
    Halbuki insan daha çok duygularıyla hareket eden bir varlık; neler, neler var.

    Ama bu söz çok doğru, sözünü bil, pişir; ağzını der, devşir

    YanıtlaSil
  4. Emeğinize sağlık her bir yazınız ayrı bir öğreti ve almak isteyene kıymetli bir kılavuz,, teşekkür ederim Adil Öğretmenim...

    YanıtlaSil