ÇOCUKLARDA AKRAN ZORBALIĞI

 

Akran zorbalığı” sözünü, son günlerde çokça işitmekteyiz. Nedir bu akran zorbalığı?

Aynı yaşta ya da aynı kümede yer alan kişilerin, aynı küme içinde bulunanlara, farklı ve benzer bir kümede bulunanlara tinsel, tensel, sözel şiddete akran zorbalığı denir. Bu zorbalıktaki amaç, karşısındaki kişi ya da kişileri sindirip onların üstünde kayıtsız, koşulsuz bir egemenlik kurmak. Şiddet uygulayan kişi ya da kişiler, bu yolla bulundukları topluluk ya da topluluklar içinde lider olma amacı güder.

Akran zorbalığı son yıllarda özellikle okullarda, mahallelerde sıkça görülmekte. Zorbalığa uğrayan çocukların çoğu, uğradığı şiddeti saklamakta. Bunu söylediğinde yeniden şiddete uğrama olasılığı çok güçlü.

Neredeyse her gün çocuklar arasında uygulanan akran zorbalığı olayına rastlanmakta. Bu olaylara yürüdüğümüz sokaklarda, yaşadığımız mahallelerde, gezmeye gittiğimiz yerlerde, yürüyüş yaptığımız yerlerde tanık olmaktayız. Zaman zaman bu olaylar, basın yayın organlarında da haber olarak karşımıza çıkmakta.

Akran zorbalığı, kız-erkek fark etmeksizin yapılmakta. Kızlar arasında akranlara uygulanan şiddetin düzeyi, erkeklerden çok da farklı değil. Kız olsun erkek olsun çocukların çoğu çok küfürbaz. Ağzı açılmamış küfürleri her koşulda, her ortamda söylemek onlar için neredeyse olağan. Ne yazık ki küfürlü konuşmak, hem kızlar hem de erkekler için bıçkın delikanlı görünmenin bir belirtisi.

Dün akşam hava kararmadan yürüyüş için çıktım evden. Biraz geç kalmıştım. Bu nedenle biraz hızlı yürüyordum Bostancı’dan Fenerbahçe’ye doğru. Yolun yarısına varmadan hava karardı. Caddebostan’da akşam kızıllığının denizde yansımasına dalmışken bir küfürleşme ve bağırtı işittim. Uzun boylu bir genç, kendisinin yarısı kadar olmayan kısa, çelimsiz, zayıf bir çocuğa vurmaya başladı küfrederek. Dayak yiyen çocuk, bir yandan vuran kişiye niye kendini dövdüğünü sorarken bir yandan da küfrediyordu. Çimenlerin üstü tıklım tıklım insan dolu... Herkes kendi keyfinde… Döven gencin elini tutup bir yana çektim. Dayak yiyen, uzaklaştı. Ona: “Kendinden oldukça küçük birini niye dövüyorsun, ayıp değil mi?” diye sordum. O: “Hayır, o benden küçük değil, aynı yaşta ve aynı sınıftayız.” İkisi de lise 1’deymiş. Kâğıthane’de bir okuldaymışlar. Altı yedi kişi varlardı. Bir süre benimle yürüdüler, söyleştik. Çocuklar, neredeyse dedeleri yaşında tanımadıkları birine nasıl hitap edeceklerini bilmiyorlar. Arada kendi aralarında küfürlü konuşmaktalar. Bu küfürler, genellikle anne ve babalara yönelik, kavgada bile söylenmeyecek türden. Ancak onlar için olağan duruma gelmiş bu türden konuşmalar, çünkü kendilerine yapılan küfürlere tepki göstermiyorlar. Doğru düzgün tümce kuramıyorlar. Sözcük dağarcıkları oldukça kısıtlı… Küfürler de olmasa konuşacak sözcük bulamayacaklar.

Çocukların neredeyse hepsi karşısındaki kişiyi dinlemiyor. Dinleseler de anlamıyorlar zaten. İçlerinde en iyi dinleyip anlayan, arkadaşını döven Deniz. Adını çok güzel olduğunu söyledim ona. “Böyle güzel bir adı, sana kim verdi?” diye sordum. Hafifçe gülümsedi, yüzü değişti mutlu bir biçimde. “Annem…” dedi heyecanla. “Bugün anneler günü, annenin değerini bil, sana çok güzel bir ad vermiş.” deyince yüzü kızardı, “Sağ ol!” dedi. Okulda notlarının kötü olduğunu ekledi ben sorunca.

Aslında iyi bir çocuk Deniz. Aile, okul ya da mahalle ortamının paslı çürümüş çarkları arasında yok olmakta ne yazık ki. İşte, Denizlerimiz günün geceye döndüğü bir zamanda evinden çok uzak bir semtte dolaşmakta arkadaşlarıyla. Ne arayan ne de soranları oldu onlarla yürüyerek söyleştiğim on beş dakika içinde.

Çocuklardaki akran zorbalığının önemli nedenlerinden biri, anne ve babaların kayıtsızlığı. Anneler gününde bile akşam yemeğinde çocuklarıyla bir masada, bir arada olamayan aileler var ne yazık ki. “Saldım çayıra, Mevla’m kayıra.” düşüncesiyle çocuk yetiştirilir mi?

                                                       Adil Hacıömeroğlu

                                                       12 Mayıs 2025

4 yorum:

  1. Batı kültürü pompalanınca başlayan bir terör türü akran zorbalığı

    YanıtlaSil
  2. Kalemine Efendi Kalan, Değerli Adil öğretmenim

    Benzer bir olaya 23 Nisan günü Anıtkabir çıkışında Atamızı ziyaret sonrası şahit oldum, gerçekten üzücü; akran zorbalığı, insanın özsaygısını ve güven duygusunu ciddi şekilde zedeleyebilir. Ne yazık ki günümüzde bazı gençlerde duygudaşlık, saygı ve dinleme gibi temel değerlerde eksiklik görülebiliyor. Bu tür davranışlarla karşılaşmak, kişinin kendini yalnız ya da değersiz hissetmesine neden olabilir.Ailede akran zorbalığıyla ilgili konuşmak oldukça önemli, çünkü çocukların bu durumu yaşadıklarında ilk destek alacakları yer genellikle aile olur.
    Çocuğunuzun duygularını ve yaşadıklarını rahatça anlatabileceği bir ortam sağlanabilir.
    Çocuklarındavranışlarında ani değişiklikler (içe kapanma, huzursuzluk, iştahsızlık, okula gitmek istememe) fark ederseniz, bu zorbalık yaşadığının bir işareti olabilir.
    Eğer çocuk zorbalık yaşadığını anlatırsa, onu yargılamadan ve suçlamadan dinlemek gerekir.Değerli öğretmenim usunuza, yüreğinize sağlık 👏gerçekten önemli duyarlılığınız için , var olunuz .Anneve insan olarak üzülüyorum .Çocukları sahiplenmeliyiz nefret değil sevgi ve hoşgörüyle yaklaşmalıyız.Esen kalınız.🙏🏻💐🍀

    YanıtlaSil
  3. kalem efendisi aydın devrimci öğretmen Adil Adalet beyfendi
    ,
    güçlünün veya konjonktür gereği belirli nüfuza sahip olanın kendini güçlü görenin görece güçsüz olanı tahakküm altına almak amaçlı baskı ve şiddet uygulaması yetişkinlerde fazlaca görünür.patron-işçi,memuriyette üstün astına baskısı,karı-koca ilişkisinde erkeğin kadına baskısı vs ..düzenin böyle işlediği ortamlarda yetişen çocuklar da daha ilkokul çağında zorbalığı matah bir şey zannederler.nezaket ve kibarlık görmedikleri için kabalık,hoyratlik ve zorbalığa başvururlar.kendi iktidar alanlarını kurmak ve geliştirmek için.cunkü çevresinde büyüklerinden hep bunu görmüşlerdir.

    Ne diyordu Zülfü şarkısında "dünyayı güzellik kurtaracak bir insanı sevmekle başlayacak herşey". Sevginin çoğaldığı karşılıklı saygının nezaketin hüküm sürdüğü toplumsal ilişkilerde o toplumun çocuk ve gençleri de sevgiyi saygıyı iletişim dili olarak hem soylemsel hem de eylemsel olarak arkadaşlarına ve büyüklerine uygular.

    YanıtlaSil
  4. Toplumumuzun önemli sorunlarından biri de bu yazık ki. İlkokul çocuklarından başlayıp daha büyük yaştaki çocuklarla devam ediyor.
    O yaşlardaki çocukların şiddete eğilimi dikkate alınması gereken bir durum. Altta yatan nedenleri bilmek gerek. Nedenlerden biri illaki aileye varıyordur.
    Sadece severek, ihtiyaçlarını karşılayarak çocuğa karşı tüm sorumluluklarını yerine getirdiğini düşünen ailelerin bunu bir kez daha gözden geçirmesi gerekir...

    YanıtlaSil