Atasözlerimiz,
yüzlerce yıldır bizlere yol gösterir. Doğaldır ki bu yol gösterme; gideceği bir
yaşam, mutluluk, başarı yolu olanlar için. Eğer gideceğin bir yaşam yolun yoksa
sana ne atasözleri ne de en büyük ışık kaynağımız güneş yol gösterebilir. Yolu
görebilmek için öncelikle bir amaç, sonrasında da o amaca ulaşacak bir yol
gerekir. Her şeyden önce de doğru bakan ve gören bir göz gerekli.
Mevsim,
ilkbahar… Kuşların yuva yapma zamanı… Her türden kuş yuvalarında yeni
yavrularını büyütmenin uğraşısı içinde. Bu uğraşı, olağanüstü bir emek, çaba,
savaşım gerektirmekte. Kuş yuvalarının yerlerini seçen, genellikle dişiler.
Öncelikle yavruların sağlıklı büyümesi için güvenli yer seçimi çok önemli. Kargalar,
yüksek ağaçların açık yerlerini seçerken; serçeler ise yırtıcılardan hem
kendilerini hem de yavrularını korumak için sık dallı ve yapraklı ağaçları
seçmekte. Gümüş martılar, çatılara yuvalanırken; kumru ve güvercin gibi ürkek
kuşlar, kiremit altlarını ve çatıların sığınılacak oyuklarını seçmekte yuva
yapmak için.
Kuş
yavruları, anne ve babanın ortak emeği, gözetimiyle büyütülür. Dişi kuş,
yumurtaların üstünde saatlerce ve aralıksız yatma işini erkek kuşla nöbetleşe
yapar. Burada düzeni kuran, dişi kuş… Yavrular, yumurtadan çıktıktan sonra
birlikte beslerler yavruları. Bu sırada sen-ben kavgası olmaz. Kibir, inat, üstünlük,
çekişme, birbirini aşağılayıp dışlama görülmez dişiyle erkek arasında. Yuvadaki
bu düzeni kurup yöneten de dişi kuş.
“Yuvayı
yapan dişi kuştur.” atasözü, “Bir evin yönetimini, geçim düzenini, yuvadaki
erinci ve evdekilerin mutluluk içinde yaşamasını kadın sağlar.” anlamındadır. Evde
erinçsizlik, mutsuzluk, geçimsizlik, hırgür varsa bu kadının meydan verdiği bir
şey. Bir kadın isterse bu olumsuzlukların hiçbiri olmaz bir evde. Çünkü evin iç
işlerliği onun elinde.
Yuvayı
dişi kuş yaptığı gibi dişi kuş da yıkar. Anlamsız tartışmalar, yapay sorunlar,
incir çekirdeğini doldurmayacak anlaşmazlıklar, anlamsız ve temelsiz benlik
davası gütmek, eşine karşı kin biriktirmek, güzel sözler yerine kırıcı, zehirli
bir dil kullanmak, hakaret etmeyi alışkanlık durumuna getirmek, gereksiz yere kavgaya
varacak tartışmalar çıkarmak, karşısındakine saygı duymamak, kötü söz söylemek
bir yuvanın temelini sarsıp yıkan nedenler. Ne yazık ki bunlara çevremizde
sıkça tanıklık etmekteyiz. Bu tür davranışları marifetmiş görüp eşe dosta, konu
komşuya, hısım akrabaya anlatanlar var hem de övünerek. Bu durumun bir
zavallılık, tinsel ve sosyal bozukluk olduğunu söyleyelim.
Bir
evin temel direği kadın, yani anne. O, izin vermedikçe kimse, bu kutsal çatının
erincini yok edemez. Mutsuzluk yellerine kapıyı, pencereyi açamaz.
Erinçsizliğin kırıntısı, evin içinde kendine uygun ortam bulamaz. Her şey
annenin elinde. Çünkü o, evin kurucusu ve temel direği. Bunun tersi de
düşünülebilir. Evde, bir mutsuzluk, geçimsizlik, erinçsizlik varsa bu
olumsuzluğu dişi kuştan, anneden başkası sağlayamaz. Çünkü annelik duygusunun
içinde yapıcılık var. Bir evde yapmanın da yıkmanın da kaynağı kadın.
Yuvaya
mutsuzluk, geçimsizlik, erinçsizliği getiren bir anne; en büyük zararı
öncelikle çocuklarına, sonrasında ise kendine ve eşine verir. Özellikle
çocuklara verilen zararların onarımı oldukça güç. Söylenen her kötü söz; yaşanan
her olumsuzluk çocukları tinsel ve eğinsel olarak çökertir. Onların özgüvenlerinin
gelişmemesine, başarıya ulaşmalarına, mutsuzluklarına neden olur. Anlamsız
kibir, yürekte biriktirilen kin, karşısındakinden intikam alma hırsı, anlamsız
çekişmeler bir evin erincini yok ettiği gibi sağlıksız kuşakların yetişmesine yol
açar.
Dişi
kuşların yuvayı yapma özelliklerini her şeye karşın korumalarıdır en büyük dileğimiz.
Çünkü o yuvada çocukların yetiştiği gerçeğini her an anımsamalı. Hiçbir anne ve
baba “Benden sonrası tufan” mantığıyla bir yaşayamaz. O tufan önce seni, sonra
canından bir parça olan çocuğunu alıp götürür bilinmezliklere.
Adil
Hacıömeroğlu
17
Mayıs 2025
sevgili Adil hocam enteresan bir yazı yazmışsınız.neden enteresan ne buldu bu Devrim yazı da diyorsunuzdur,eminim.Evde huzur mutluluk varsa bu kadının eseridir.evde huzursuzluk mutsuzluk varsa bu da kadının sebebiyet verdiği durum demişsiniz.
YanıtlaSil"Yuvayı yapan dişi kuştur.” atasözü, “Bir evin yönetimini, geçim düzenini, yuvadaki erinci ve evdekilerin mutluluk içinde yaşamasını kadın sağlar.” anlamındadır. Evde erinçsizlik, mutsuzluk, geçimsizlik, hırgür varsa bu kadının meydan verdiği bir şey. Bir kadın isterse bu olumsuzlukların hiçbiri olmaz bir evde. Çünkü evin iç işlerliği onun elinde."
şimdi bunu okuyan kadınlar alkışlar sizi.işter gerçekleri vurgulayan bir erkek derler.:)
"Yuvayı dişi kuş yaptığı gibi dişi kuş da yıkar. Anlamsız tartışmalar, yapay sorunlar, incir çekirdeğini doldurmayacak anlaşmazlıklar, anlamsız ve temelsiz benlik davası gütmek, eşine karşı kin biriktirmek, güzel sözler yerine kırıcı, zehirli bir dil kullanmak, hakaret etmeyi alışkanlık durumuna getirmek, gereksiz yere kavgaya varacak tartışmalar çıkarmak, karşısındakine saygı duymamak, kötü söz söylemek bir yuvanın temelini sarsıp yıkan nedenler. Ne yazık ki bunlara çevremizde sıkça tanıklık etmekteyiz. Bu tür davranışları marifetmiş görüp eşe dosta, konu komşuya, hısım akrabaya anlatanlar var hem de övünerek. Bu durumun bir zavallılık, tinsel ve sosyal bozukluk olduğunu söyleyelim."
Bu paragrafı okuyan biraz da feministlik varsa kadınlarda "ay ne münasebetsiz erkek" diyebilirler.:))
Tabi biz sizin kalemlerin efendisi olduğu gibi kadın ruhundan anlayan tam bir romantik aşk adamı olduğunuzu biliyoruz.Bilmeyenler olabil.ir.
Enteresan ,ve tartışmaya açık bir yazı olmuş.Bu yazıya kadın okurlarınız ne yazacak acaba....
ha bu arada Özdemir Erdoğan ın meşhur şarkısı vardır.Paranın ne önemi var mühim olan insanlık diye başlar.Ama giderek dikleşiyor hayat yokuşu diye son bulur.
YanıtlaSilHah geldik zurnanın zırt dediği yere.O yokuş artık dimdik.Çıkılmıyot.Geçim derdi,yoksulluk yoksunluk .Siyasi iktidarın talan düzeninde fukaralasan aileler.Dişi kuşun yuvayı koruyacak,huzur getirecek mecali kapmadı.Eyyy gidi Adil Adalet Hacıömeroğlu.Dişi kuşlar isyan ediyor bu yağma ve talan düzeninin yarattığı koşullara.
Kalemine Efendi Kalan ,Değerli Adil öğretmenim,
YanıtlaSilToplumların en küçük yapı taşı olan aile, bireylerin karakterlerinin şekillendiği, sevgi, saygı ve dayanışma gibi değerlerin filizlendiği bir kurumdur. Türk kültüründe yer etmiş “Yuvayı dişi kuş yapar” atasözü, kadının aile içerisindeki kurucu rolünü vurgularken; sevgi emek ve fedakarlıkla devam eder .Huzursuzluk , mutsuzluğu getirir , yuvayı bozar.Aile yapısının ne kadar hassas bir dengeye sahip olduğunu ortaya koyar. Ancak bu söz, hem geleneksel aile yapısını hem de modern eşitlik anlayışını yeniden düşünmeyi gerektirir.
Öncelikle “yuvayı dişi kuş yapar” sözü, kadının aileyi bir arada tutan, çocukların bakım ve eğitimiyle ilgilenen, ev içi düzeni sağlayan kişi olduğuna işaret eder. Bu rol, kadının fedakârlığını yüceltirken, bazen erkeklerin aile içindeki sorumluluklarını ikinci plana itebilir. Oysa ki sağlıklı ve huzurlu bir aile ortamı, yalnızca kadının çabalarıyla değil, iki tarafın ortak emeğiyle mümkündür. Günümüzde değişen toplumsal roller ve artan kadın istihdamı, aile içi görev paylaşımını yeniden tanımlamayı zorunlu kılmaktadır.
Diğer yandan, “huzursuzluk bozar” ifadesi aile kurumunun ne kadar kırılgan olduğunu anlatır. Sevgi, saygı, dugudaşlık, iletişim eksikliği, en sağlam temeller üzerine kurulu ailelerde bile çatlaklar oluşturabilir. Huzursuzluk genellikle tek bir sebepten değil; birikmiş sorunların, anlaşmazlıkların ve ihmalin sonucunda ortaya çıkar. Bu nedenle aile içindeki her bireyin, özellikle de eşlerin, karşılıklı anlayış ve sorumlulukla hareket etmesi büyük önem taşır.
Bugün aile kurumunun karşı karşıya olduğu zorluklar, bizlere eski sözleri yeniden değerlendirme ihtiyacı doğuruyor. Artık “yuvayı dişi kuş yapar” anlayışını, “yuva birlikte kurulur, birlikte korunur” şeklinde yorumlamak daha doğrudur. Huzuru bozanın sadece dış etkenler değil, içsel dengesizlikler olduğunu kabul etmek gerekir. İyi bir iletişim, adaletli iş bölümü ve karşılıklı saygı ile bu denge sürdürülebilir.Aile bir “yuva” ise, bu yuvayı sadece bir kişinin değil, her bireyin katkısıyla kurmak ve yaşatmak gerekir. Aksi takdirde, tek kanatla uçmaya çalışan bir kuş gibi, aile de dengesizleşir ve en ufak huzursuzlukta sarsılabilir.Mutlu
ailelerde mutlu, huzurlu çocuklar yetişmesi dileğiyle🙏🏻
Elinize, ruhunuza, yüreğinize sağlık👏👏Var olunuz🙏🏻💐🏡
Fulya hanım mükemmel yazmış.Tebrik ederim bu çok düşündüren tespit ve detaylar için.Keşke Fulya hanım da bir blog kursa ve yazılarını okusak.Saygılar kalemine efendi kalan değerli Fulya hanım.
SilDevrim bey,
YanıtlaSilNazik iltifatınız ve takdir dolu sözleriniz için çok teşekkür ederim. Desteğiniz benim için büyük bir motivasyonnkaynağı olabilir.Değerli Adil Öğretmen bizlere “kutup yıldızı” gibi ışık tutarak yol gösteriyor.Kıymetli yazılarını okudukça öğreniyorum , hem de ruhen ve fiziken dinleniyorum..Ankara Kent Konseyinde görev aldığım , çalışma gruplarında Adil öğretmenimin anlatımlarından yararlanıyorum .
Teşekkür ederim.Usta kaleminin gücü daim olsun.👏👏🙏🏻
Ben kadınım
YanıtlaSilEllerim hamur da yoğurur
Şefkatle tutulmak da ister
Kalem de tutar en alàsından
Koyun da güder
Ben kadınım
Aklım bir orduyu da yönetir
Bir çocuk masumiyetiyle de düşünür
Bazen kordur dokunamazsın
Bazen de zor
Okuyamazsın
Ben kadınım
Doğurganlığım lütuftur size
Karnımda bebem de olur
Sırtımda yüküm de
Ana olurum, bacı olurum
Yar olurum, yaren olurum
Ben kadınım
Tarla da sürerim
Ata da binerim
Güvendiğim adamla
Ateşe de giderim, savaşa da
Ben kadınım
İlim irfan bilirim
Belimde hançerim
Topuklu da giyerim
Çarıkla da gezerim
Ben kadınım
Tırnaklarımla toprak da kazırım
Oje de sürerim
Medet ummam kimseden
Kendime yeterim
Ben kadınım
Benim narinliğim
Sizin kabalığınızla baş edemez
Yeri gelir ağlarım
Yeri gelir yaramı kendim dağlarım
Ben kadınım
Önce güvenir kalbimi
Avuçlarınıza koyarım
Bazı hatalarınızı
Görmezden gelebilirim
Amma yıktıgınız anda
Enkazımla yeniden ayağa kalkar
Sizi yok sayarım
Değerli Fulya hanım çok güzel ve yerinde tespitlerle anlatmış günümüz kadınlığını. Eskiden kadın yalnızca yuvasının aidiyet duygusu ile sorumluluklarını taşıyandı. Yaşam geliştikçe ve değiştikçe sosyal hayatın farklılıkları içinde enerji ve emeğini yuvası dışında da harcıyor. Aslında hem içeride hem dışarıdaki yükü almış oluyor.
YanıtlaSilBu yüzden eşinden beklentileri de artıyor elbette.
Karşılıklı anlayış ve sorumluluk duygusu ile hareket edildiğinde; sorunlar da kolayca çözülecektir.
Nilgün hanım , beğeniniz için teşekkür ederim👏💐 ..Sizin de kaleminiz çok güzel şiiriniz anlamlı yüreğe dokunuyor..Sağolunuz 🙏🏻Değerli Adil öğretmenim bizi buluşturuyor , var olsun . Ben de nacizane kendi şiirimi göndermek istedim 👩😇
YanıtlaSilAdil öğretmenimin affına sığınarak
izniyle 🙏🏻beğenip yayınlarsa teşekkür ederim 🙋♀️.
İYİ Kİ DOĞDUM İYİ Kİ KADINIM
Babacığım, ben doğunca gülümsemiş,
Dünya bir anda aydınlanmış, güneş gibi.
Minicik elim, onun kalbini tutmuş,
Bir ömürlük sevda başlamış gizlice.
İşte o zaman güçlenmiş, hayata direnmişim,
İyi ki doğmuşum, iyi ki kadınım,
Kadınsın, sevmeyi öğrenmelisin dediler, sevdim
Annemi, babamı, kardeşlerimi, eşimi, komşumu
Sevdikçe daha çok sevdim
Öyle bir yürek verdi ki bize Rabbim
Tüm sevgiler sığdı bu yüreğe
İyi ki kadınım, iyi ki doğmuşum
Kadınsın, çalışmalısın dediler
Çalıştım evde, tarlada
Nerde iş varsa orada çalıştım
Öyle bir güç verdi ki Rabbim
Çalıştıkça dinçleştim
iyi ki kadınım, iyi ki doğmuşum
Kadınsın, ögrenmeyi bilmelisin dediler,
Ögrendim.
Hayatı, kötülüklere karşı durmayı
Geleceğe ışık tutacak
Aydın çocuklar yetiştirmeyi ögrendim.
İyi ki kadınım, iyi ki doğmuşum
Kadınsın, susmayı bilmelisin dediler,
Susmadım.
O kadar çok şey vardı ki söyleyecek,
Söyledikçe dünya güzelleşecek
İyi ki doğmuşum, iyi ki kadınım.
Fulya Kırımoğlu