Yeryüzünün
neresinde, hangi canlı olursa olsun annelik söz konusuysa kendine özgü bir gücü
vardır. Bu gücü, ona veren, annelik duygusu. İnsan olsun hayvan olsun canlıların
büyük çoğunluğunda annelik duygusu birinci sırada. Bir anne, yavrusunun yaşaması
ve onun iyiliği, sağlığı, geleceği için elinden geleni yapar. Bu da doğanın
annelere kazandırdığı büyük bir üstünlük ve güç.
Annelik
bir sezgi ve öngörü işi… Anneler, yavrusunun başına gelebilecek olası
tehlikeleri görür, yüreğinde duyumsar. Tehlikeyi sezdiği anda, bir savunma oluşturur
kendince. Bu savunma, yavrunun korunmasına yöneliktir. Anneler, yavrularını
ölümleri pahasına savunur. Evladının yaşaması için her an canını vermeye
hazırdır. Çünkü onun asıl canı, yavrusundadır. Yavrusu aracılığıyla sonsuza dek
canının var olmasını ister.
Dünyanın
hiçbir nimeti ve varlığı, annelik duygusunun önüne geçemez. Çünkü bir annenin
en büyük nimeti yavrusudur. Yavrusunu yitiren anne için yaşamıyor diyebiliriz.
Çünkü yavrusunu yitiren anne yaşıyormuş gibi görünen bir ölüdür aslında. Annelik, evlatla var olan bir durum. Bir anne,
yavrusunun kötü bir yaşama tutsak olmasını, tek kanatlı ya da kanatsız kuş gibi
uçmasını istemez. Çocuğunun gönlünün kırık, içinin yanık, yüreğinin yaralı
olmasına rıza göstermez.
Eğer
bir dişinin inadı, saplantıları, kini, öfkesi annelik duygusunun önüne geçerse
bu durum çok sağlıklı sayılmaz. Çünkü bir dişi, yavrusu olduğunda bambaşka bir
kimlik kazanır. O da annelik… Anne olduktan sonra yürüyüşü, bakışı, ses tonu,
hoşgörüsü değişir. Artık onun yaşamının odağında yavrusu vardır.
Çocukluğumda
tanık olduğum bir annelik öyküsünü burada anlatmak isterim.
Çok
sayıda tavuğumuz vardı çocukken. Bunların bakımından sorumlu sayılırdım. Yüzü
aşkın tavuğun yemlenmesi, gübrelerinin temizlenmesi, kuluçka olanların altına
doğru yumurtaların konması, civcivlere özen gösterilmesi ve onların yiyeceği
korkotun (mısırın iri bir biçimde öğütülmüş biçimi) el değirmeninde öğütülmesi önemli
işlerimin arasındaydı. En önemlisi de tavukların çakallardan korunmasıydı.
Çakal, sinsi bir hayvan… Çalılar, mısır tarlası içinden sessizce gelip
gözünüzün önünde tavuğu kapıp gider. Yumurtadan çıktığı ilk günden başlayarak özenle
gözünüz gibi baktığınız tavuk, bir anda çakala yem olur. Çok üzülürdük bu
duruma.
Tavuklarımızı
çakallardan korumak için köpek beslerdik. Kimi zamanlar köpeğin dalgınlığından
yararlanarak yine tavuklarımıza saldırırdı bu hırsızlar.
O
yıllarda Hin horozu beslerdik. Doğaldır ki Hint tavuğumuz da vardı. Bu tür,
güçlü ve dövüşkendi. Hint tavukları fazla yumurtlamazdı. Yılda elli civarında
yumurta yapardı bir Hint tavuğu. Sık sık kuluçkaya yatardı. Bu nedenle onun bu
özelliğinden yararlanırdık. Anneliği olağanüstüydü bu tavuğun. Yavrularına
aşırı bir özeni vardı. Ayrıca onun civcivlerine ne çakallar ne de yırtıcı
kuşlar saldırabilirdi. Ölümüne savunurdu yavrularını.
Hint
tavuğumuz, peşinde on beş civciviyle mısır tarlasında dolaşıyor, karınlarını
doyuruyorlardı bir yaz günü. Köpeğimiz de evin önünde miskin miskin uyuyordu. Anne
tavuk eşeleniyor; bulduğu yiyecekleri, genellikle toprakta bulduğu börtü böceği,
yavrularına yedirmek için “Guluk guluk!” diye onları çağırıyordu. Civcivlerde “Cik
cik!” diyerek peşinden koşturuyordu. Biraz zaman geçtikten sonra tavuğumuzun ve
civcivlerin sesi duyulmaz oldu. İçime bir şüphe düştü. Ardından tavuğumuzun
canhıraş bağırtısını işittim. Anında bağırarak koşmaya başladım o yöne. Yanı
sıra köpeğimizde havlayarak koşuyordu.
Olay
yerine gittiğimizde çakal kaçmıştı. Köpeğimi onun peşi sıra saldım. Ben anne
tavukla civcivleri evin yanına doğru sürmeye başladım. Civcivler tamamdı. Yere
baktığımda anne tavukla çakal arasında bir boğuşmanın olduğu belliydi. Tavuğun birkaç
tüyü duruyordu yerde. Tavuğun gagasında çakalın kıllarını gördüm. Çimenlerle
kaplı toprağa bakınca kan lekeleri ilgimi çekti. Hemen tavuğu yakalayıp baktım.
Yarası beresi yoktu. Bu arada anne tavukları yakalamanın büyük tehlike
içerdiğini de söyleyeyim. Kafasını serbest bırakırsanız ummadık bir yaralanmaya
neden olabilir. Anne tavuk, civcivlerini korumak adına çakala saldırmıştı ve
onu yaralamıştı.
Az
sonra köpeğimin beni çağıran havlamalarını işittim. Koşup gittim yanına.
Vardığımda gördüm ki köpeğimiz çakalı boğmuş. Çakalın yüzüne baktım dikkatlice.
Ne göreyim? Çakalın sol gözü yok ve kan içinde. Bunu, anne tavuğun yaptığı çok
belliydi. Zavallı çakal, tavuğu ya da civcivlerini yiyip karnını doyurmak için
avlanmaya çıkmıştı, ancak gözü anne tavuğa yem olmuştu. Ayrıca zavallı hayvanın
yüzü kan içindeydi. Bunları köpek yapmış olamazdı. Çünkü o, avının doğrudan boynuna
saldırır.
Köpeğimi
severek eve geldim. Ona ödülünü verdim. Anne tavuk ve civcivlerin önlerine de
mısır kırmaları serptim. Karınları doyunca civcivler cikcikleyerek tavuğun
altına girdiler uyumak için öğlen güneşinde.
Anne
tavuğa, çakala saldırma yürekliliğini veren annelik duygusuydu. Çünkü onun için
en değerli olan, yavrularıydı, Ölümüne bir savaşa girdi ve kazandı. O gün orada
bir annenin gücünün ne denli büyük olduğuna tanıklık ettim. Bu, benim için
önemli bir öğrenceydi.
Adil
Hacıömeroğlu
11
Mayıs 2025
Kalemine Efendi Kalan , Değerli Adil öğretmenim,
YanıtlaSilBilgi ve birikiminizi bizlerle paylaşma nezaketiniz için size içtenlikle teşekkür ederim. Emeklerinize, ellerinize , yüreğinize sağlık, 💐🙏🏻Bu anlatı, anneliğin sadece insanlarda değil, hayvanlar dünyasında da ne denli güçlü ve özverili bir duygu olduğunu gözler önüne seriyor.👏“Yaşamın devamlılığı açısından hayati bir rol oynayan birçok hayvan türünde anneler büyük fedakarlıklar yaparlar”Doğa, anneliğin en saf ve içgüdüsel halini bize her gün sergiliyor. Yumurtalarını koruyan bir kuş, yavrusunu sırtında taşıyan bir maymun ya da tehlike anında yavrusunu savunan bir ayı… Hepsi, annelik içgüdüsünün gücünü ve fedakârlığını yansıtıyor. Onlardan öğreneceğimiz çok şey var: Karşılıksız sevgi, koruma arzusu ve yaşam uğruna verilen mücadele.
Doğadaki tüm annelere, sadece kendi türlerini değil, tüm canlılara örnek oldukları için teşekkür ederiz. Onların içgüdüsel sevgisi, yaşamın devamlılığına ilham kaynağı oluyor.
Değerli öğretmenim , evlatlarına anne şefkatıyla davranan , sevgisiyle büyüten babalarımızı da kutluyorum . Var olunuz🙏🏻Kaleminizin gücü daim olsun👏💐🍀🌺
Adil hocamın “Annenin Gücü” adlı yazısı, annelik duygusunun evrensel büyüklüğünü ve gücünü hem duygusal hem de etkileyici bir anlatımla gözler önüne seriyor. Özellikle Hint tavuğunun yavrularını korumak için çakala karşı verdiği mücadele, sadece bir hayvan davranışı değil, aynı zamanda anneliğin ne kadar fedakâr ve cesur bir duygu olduğunu gösteren çok güçlü bir örnek olmuş. Yazının samimi dili ve çocukluk anısıyla harmanlanmış anlatımı, okuru hem düşündürüyor hem de derinden etkiliyor.
YanıtlaSilAdil hocam yüreğe dokunan kalemiyle anneliğin kutsallığını adeta ilmek ilmek işlemiş. Gerçekten takdire şayan bir yazı olmuş.
Halim Göktuğ Gedik