8 Ocak 2014… Yoğun ve yorgun geçen
bir günün gecesi… Saat 24.00 olmadan yatıyorum. Göz kapaklarımdaki davetsiz
misafir uykuyu rahat ettirmek için yataktayım. Uykuya dalıyorum çok geçmeden.
Artık uyku meleğinin kollarındayım.
Uykunun derinliklerinde düş alemine geçmişken birden
cep telefonum çalıyor. Yerimden fırlıyorum. Hanımın korku ve kaygı dolu sesini
işitiyorum: “Hayırdır inşallah!” diyor. Ben de “Hangi densiz bu saatte ileti
gönderiyor.” diye söyleniyorum. Seçimler yaklaştı ya, her kademeden adaylar
yerli yersiz ileti göndermekteler. Onlardan biri sandım. Günahlarını almışım.
Telefonumun gelen ileti kutusunu açıp okuyorum: “Değerli
… Müşterisi! … İletişim danışmanınızdan faturalarınızın kağıt yerine eposta adresinize
gönderilmesini isteyerek hem kağıt tüketimini azaltıp hem de iki ay boyunca
akşam 9’dan sabah 9’a …lerle BEDAVA mesajlaşabilirsiniz. (Saat: 00.38)” Bu
iletide çok şey var.
Cep telefonu operatörü kâğıt ve çalışan sayısını
azatlamak ve daha çok kâr etmek için gece gündüz denmeden uğraş vermekte. Zaten
bir sermayedarın başka bir derdi olmaz. Varsa yoksa para… Bunu anladık.
Gecenin yarısında insanların telefonu çaldırılır mı?
Hastası olan var, bebekli ev var, çalışmaktan bitkin düşeni var, uykuya düşkün
olanı var. Her şeyden önemlisi insanların özel yaşamı var. Özel yaşama saygılı
olmak için toplumun görgü kuralları var. Görgüsüzlük, kapitalist bir ahlak
olarak yerleşiyor mu toplumumuza yoksa?
Akşam dokuzdan, sabah dokuza mesajlaşma hakkı
kazanacakmışım. Gece boyunca tanıdıklarıma uyku durak yok! Öyle mi? İnsanları
“Hayırdır inşallah!” dedirterek yataklarından fırlatacağım. Vay canına! Gece
yarıları küfre mi susadım? Cep telefonu operatörüm kendi görgüsüzlüğüne beni de
ortak etmek istemekte.
Liberal ekonomi kendi kültürünü de dayatmakta
topluma. Görgüsüzlüğü, insanlara saygısızlığı, paraya tapınmayı
yerleştirmekteler topluma. Özel yaşamın dokunulmazlığı hiçe sayılıyor.
İnsanları rahatsız etmek, umurlarında değil bu liboşların. “İnsan ne ki?”
onlara göre… İnsanı yalnızca kârın bir aracı olarak görmekteler. İnsana değer
vermeyen bir sistem topluma yarar getirir mi hiç?
Adil
Hacıömeroğlu
9
Ocak 2014
Cep telefonu kullanan her insanı '' TACİZ '' ölçülerinde rahatsız eden , bıktıran iletiler , reklamlar almış başını yürüyor. Zamanlama da gelişigüzel ; uykuda , dinlence anlarında , önemli toplantılarda... Küresel anamalcı düzende tek değer sayılan PARA uğruna insanlar rahatsız ediliyor ; tüketicilik özendirilmeye , bu yolla soygun sürdürülmeye çalışılıyor. İnsana değer verme de unutulmakta... Sayın Adil Haciömeroğlu , yine önemli bir konuyu gündeme taşımış bu yazısında. Teşekkürler !.. ÖZGEN KARA
YanıtlaSilBizi İNSAN olarak değil, para kazandıran MÜŞTERİ olarak görüyor Kapitalist domuzlar....
YanıtlaSil