RTE’nin başdanışmanı, “Cemaat, orduya kumpas kurdu.”
İtirafında bulununca Gladyo’nun tertiplediği Ergenekon ve balyoz davalarındaki
yargılamaların geçersizliği ortaya çıktı. Bunun üzerine Türkiye Barolar Birliği
Başkanı Prof. Metin Feyzioğlu, güzel, akılcı, uygulanabilir bir öneriyle
kamuoyunun karşısına çıktı. Cumhurbaşkanı, başbakanla aradın da TBMM Başkanı
Çiçek ve CHP Genel başkanı Kılıçdaroğlu ile görüştü. Adalet Bakanı yoğun(?)
işlerini gerekçe göstererek görüşmeyi erteledi.
Feyzioğlu, 5 Temmuz 2012’de kapatılan ÖYM’lerin
verdikleri kararların geçersiz kabul edilmesini öneriyor. Mantıklı bir öneri… Kapatılan
bir mahkemenin yargılama yapması akıl dışı, hukuk dışı…
Sanıkların normal mahkemelerde yargılanmasını
istemekte Feyzioğlu. Bununla ÖYM’lerde çöreklenmiş Cemaatçi yargıç ve savcılar
devre dışı bırakılmış olacak. Tertip açığa çıkacak.
Tutukluluk süresi iki yıl olsun, demekte Metin
Feyzioğlu. Bu ne demektir? Tutukluluk süreleri çoktan iki yılı aşmış
yurtseverlerin salıverilmeleri demektir. Bu da mantıklı ve güzel..
“Mağduriyetler giderilsin, tutuklular serbest
bırakılsın.” Önerisi yerindedir. Uydurma belgelerle ve suçlamalarla zindanlara
atılan yurtseverlerin haklarının iadesi anlamındadır. Buna karşı çıkmak, ne
yurtseverlilikle ne de adalet duygusuyla bağdaşır.
“Hukuka aykırı verilen kararlardan hâkimler sorumlu
olsun.” Hâkimlerin haksız kararlarında tazminatlar, devlet tarafından
ödeniyordu. Bu öneri gerçekleşirse hâkimler yaptıkları yanlış uygulamaların
cezasını kendileri çekecekler. Bu, önemli bir yaptırımdır.
Yukarıda Sayın Feyzioğlu’nun önerilerini kısaca
özetledik. Bu öneriler Cemaat yargısını hedef almakta. Bir noktada Amerikancı
Gladyo’nun tasfiyesi için güzel bir başlangıç adımı. Hükümet, bu konuda
tereddütler yaşasa da buna mecbur. Güçlü bir kamuoyu desteği, bu önerileri
yaşama geçirir.
Metin Feyzioğlu, hukuksal çözümlerini kamuoyu ile
paylaştıktan sonra Silivri Tutukevine gitti. Görüştüğü kişiler tertibin hedef
aldığı kurumlar açısından önemlidir. Simgesel değeri, temsiliyetleri önemli
tutuklularla görüştü: Org. İlker Başbuğ, Hava Org. Bilgin Balanlı, İşçi Partisi
Genel Başkanı Doğu Perinçek ve Gazeteci Tuncay Özkan. Tabi bu görüşmeler,
birçok siyasetçinin hoşuna gitmedi.
Peki, Hüseyin Çelik’in zehir zemberek açıklamasına
ne demeli? AKP, Cemaat’le büyük bir kavgada… Ancak kavganın yerini ve yönünü
Cemaat belirlemekte. Saldıran Cemaat, savunma yapan AKP… Bu kavga AKP’yi hızla
yiyip bitirmekte. Çelik’in saldırgan, suçlayıcı konuşması Cemaat’e zeytin dalı.
Saldırılardan vazgeçmesi için Cemaati bitirecek Feyzioğlu’nun önerilerine karşı
saldırmayı seçiyor. Amacı yaranarak aman dilemek… Cemaat’e cepheden bir saldırıdan
çekinmekte AKP yöneticileri. Çünkü düşmanlarını iyi tanıyorlar… Hangi silahları
kullanacaklarını iyi biliyorlar…
MHP Genel Başkanı Bahçeli, grup toplantısında
Feyzioğlu’na yükleniyor. Her zamanki gibi yırtınırcasına bağırıyor ki sesi
ABD’den duyulsun, diye. Bu bağırış, Atlantik’in gücü karşısında diz çökmekten
başka bir şey değil. Cemaat karşısında titreyen dizlerini bağırarak gözden
kaçırmak istemekte.
BDP’nin durumu zaten ortada… Onlar Atlantik
cephesindeki yerlerinden zerre kımıldamıyorlar. ABD’nin kontrol ettiği bir
güçle savaşmaları doğalarına aykırı. Onların da hedefi, ABD gibi Türkiye’de
milli devleti yıkmak.
CHP’nin bu konuda yalpalaması anlaşılır gibi değil. CHP
Genel Başkanı, bugün Bursa’da yaptığı konuşmada “Şimdi yolsuzluk dosyalarını
kapatmak için unutmayın bunu bu tuzağa düşmeyin. Yolsuzluk dosyalarını kapatmak
için buraya balıklama atladılar.” demekte. Tümceler çok açık değil. Kurulan
tuzak ne, balıklama atlanılan ne? Bu soruların yanıtı yok tümcelerde, ama
gündemi izleyenler bu anlatım eksikliğini tamamlamaktalar zihinlerinde. Bundan
da anlaşılıyor ki Kemal Bey, Cemaat’e karşı açıkça tavır alamıyor.
CHP Genel başkan yardımcısı Toprak ise Feyzioğlu’nu
AKP’ye “alet olmak” ile suçlamakta. Ne yazık ki Erdoğan Toprak’ın siyasal
edebiyatında Cumhuriyet düşmanı ve ABD işbirlikçisi Cemaat yok.
Şu Türkiye’nin haline bakın. İktidarıyla
muhalefetiyle ABD’ye, Cemaat’e teslim bayrağını çekmiş. Milyonlar, Anıtkabir’de
yürürken gözleri kör, kulakları sağır, dilleri bağlı bu siyasetçilerin
Türkiye’yi olumlu bir yöne taşımaları olanaklı mı? Bu Cemaat korkusu nedir?
Neden gözler hep Okyanus ötesinde? Cumhuriyet’i yeniden kurmanın yolu, devlet
içinde yuvalanmış Galadyo’dan kurtulmaktır öncelikle. Bu yargı sistemiyle
suçsuzlar aklanıp suçlular cezalanır mı hiç?
Silivri’yi boşaltmadan Türkiye’de yolsuzluklardan
hesap sorulamaz, demokrasi yolunda olumlu adımlar atılamaz.
Siyasal partilerin yönetimlerinin aksine tabanları,
ezici bir çoğunlukla Cemaat’e karşı mücadeledeler. Halkın büyük çoğunluğu,
ABD’den kurtulmadan Cumhuriyet’in korunmayacağının bilincinde. Kavga, AKP ile Cemaat
arasında değil; Türk Millet ile ABD ve onun işbirlikçileri arasında. Bu kavgada
doğru yerde yer alamayan siyasetçiler de tasfiye olacak. Zaten AKP ve Cemaat
çoktan bavullarını hazırladı bile…
Adil
Hacıömeroğlu
9
Ocak 2014
Metin Feyzioğlu'nun ERGENEKON , BALYOZ gibi uydurma delillerle oluşturulmuş yargılamaları ve mahkûmiyetleri geçersiz sayıp , yeniden adil yargılama girişimi ve bu erekle yetkililerle yaptığı görüşmeler , adalet yolunda yeni umut ışığı doğurmuştur. Ne var ki ; Hüseyin Çelik'in itirazı , CHP ' nin cemaatten çekinir görünümü ; MHP ' nin karşı duruşu oyun bozanlık olarak çıkıyor karşımıza. İşte bu konuda ayrıntılı görüş ve uyarılar taşıyan yazısı ile karşımızda Sayın A. Haciömeroğlu..Teşekkürler!.. ÖZGEN KARA
YanıtlaSil