Ahmet Öztuna… 1929’da Romanya-Silistre-Şahinler köyünde 1929’da
doğdu. 1934’te Türkiye’ye gelerek Eskişehir-İmişehir köyüne yerleşti ailesi. 1940’ta
Eskişehir Çifteler Köy Enstitüsünden mezun oldu. Kendi köyüne atanmış bozkırı
aydınlatmak için.
Kolları sıvayıp okulunun bahçe duvarının yapımına girişir
ülkücü öğretmen. Okul çevresini ve köyün gömütlüğünü ağaçlandırır. Okulun eksik
olan bölümlerini tamalar. Köy yollarını, moloz taşlardan temizler. Geceleri ise
köylülere okuma yazma öğretir. Saman yerine kömür yakmaya başlarlar. Okulun ve
çevresinin, ayakyollarının temizliği ön plandadır. Öğretmen evinin temelini atar.
Önce yardım etmeyen köylüler, kolları sıvamışlar öğretmenlerinin yanı başında.
Öğretmen Öztuna meyvecilik ve bağcılıkta öncü olmuş
köylülere. Fidanları, Çifteler Köy Enstitüsünden kendi at arabasıyla getirir.
Her aileye birer dönümden az olmamak koşuluyla meyve bahçeleri elbirliğiyle dikilir.
1945 Yılı 17 Temmuz günü Rousseau’nun Emil yahut Terbiyeye
Dair kitabını satın alıp okumak ister. Çünkü bu kitabı okumalarını enstitüdeki
öğretmenleri salık vermiştir öğrencilerine. O yıllarda üç ayda altmış lira
aylıkları vardır. Para yetmiyor doğal olarak. Babasında para ister Emil’i almak
için. İsteği olmayınca da gözyaşlarını tutamaz.
Genç öğretmenin üzüntüsünü gören babası: “Ağlama oğlum, sen
kör eşeği hazırla! Ben sana bir koyun yapağı veririm; sabah ezanıyla eşeğe
yükler. Eskişehir’e gider satarsın ve kitabını alır gelirsin.” der. Bu söz
üzerine dünyalar onun olur. Şafak sökerken Eskişehir’in yolunu tutmuş ülkücü
öğretmenimiz.
“Pazarda yapağıyı sattım. Dört lira beş kuruş etti. Dört
lirası ile Emil’i aldım. Beş kuruşu ile bir de simit aldım. O tarihlerde
Eskişehir-Ankara yolu çok tenhaydı. Eşek köye rahat rahat gidiyordu. Ben de
eşeğin üzerinde bir elimde simit, bir elimde Emil’i okuyordum. Şimdiki
Sultandere civarında iken, ‘Öztuna, Öztuna!’ diyen bir ses duydum. Başımı
kaldırıp baktığımda, bizim Çifteler’in kömür kamyonu yanımda duruyordu.
Çifteler’den öğretmenim Hamit Özmenek’ti bana seslenen, ‘Hayrola Öztuna! Ne bu
halin?’ dedi.
‘Öğretmenim Eskişehir’den Emil’i aldım. Okuyarak köyüme
dönüyorum.’ dedim.
Konuştuk; durumu anlattığımda hepsi çok duygulandı.
Onlar da Eskişehir’den köy enstitüsüne dönüyorlarmış. Kömür
almaya gitmişler. Ancak kömür bulamayınca geri Çifteler’e boş dönüyorlarmış. Öğretmenim
hemen kamyonun arkasındaki öğrencilere seslendi, ‘Çocuklar inin aşağı, açın
kamyonun kapağını! Kaldırın kör eşeği, kamyona alın! Öztuna, sen de ön tarafa
gel!’ deyip beni de şoför mahalline, yanlarına aldı.
Bizim köy meydanında beni ve bizim kör eşeği indirdikten sonra
bana başarılar dileyerek kamyonun homurtusuyla gittiler.
Bizim kör eşek kamyona sucuk yapılmak üzere değil, köye ışık
götürmek, köye kültür götürmek ve çağdaş toplumlardaki akran köylerin
seviyesine yükselmek üzere kamyona bindiriliyordu. Aynı zamanda bu kamyon, J.
J. Rousseau’yu ve cebinde sadece beş kuruşluk bir simidi olan ama köyü için her
şeyi yapmaya hazır idealist bir öğretmeni taşıyordu. (Gülten Başol,
Aydınlanmanın Neferleri Köy Enstitülü Öğretmenlerim, Kaynak Yayınları, 1. Basım,
1Nisan 2016, sf. 157 vd.)”
Atatürk’ün aydınlığında köy enstitülerine emek veren Hasan Ali
Yücel’in, İsmail Hakkı Tonguç’un, Hamit Özmeneklerin ve Ahmet Öztuna
öğretmenlerin ışığıyla ülkemizi, yurttaşlarımızı aydınlatan ülkücü
öğretmenlerin Öğretmenler Günü kutlu olsun.
Adil Hacıömeroğlu
24
Kasım 2022
Öğretmek, bir sağaltımdır aynı zamanda. Öğretmen de bu sağaltım yöntemini öğrencisine aktaran kişi. Önce kendisi pişecek ki, şekil verebilsin başkalarına. Size denk gelmiş olmaktan gurur duyuyorum sayın hocam. İyi ki varsınız. Sizin de öğretmenler gününüz kutlu olsun.
YanıtlaSil80 döneminde vurulan öldürülen ülkücü solcu tüm idealist insanların katledilişine her zaman üzülür yanarım. İşte o idealist insanlardı ülkeyi düzlüğe çıkaracak insanlar diye düşünür hep yanarım gançlerimize. Bu ülkeye eğitimine ekonomisine bir çivi çakmış tüm insanlara saygılarımla.
YanıtlaSilDuygusal şair
İsmail Gökçe
Denizli
Çok teşekkür ederim Hocam. Önerdiğiniz kitabı buldum. Bir kaç gün içinde elimde olacak. Kaleminize sağlık
YanıtlaSilNe güzel insanlarımız var adı binmeyen. Teşekkürler .
YanıtlaSilne güzel bir anı.duygu yüklü,sımsıcacık.okurken duygulandım.dönem koşullarının zorluğunu düşündüm.bir kitaba erişebilmek için öğretmenin emeğini,direngenliğini hissettim.sağol Adil hoca siz de benim gibi köy enstitüleri mezunu aydın öğretmen cocuğusunuz.
YanıtlaSilSürer, eker, biçeriz güvenip ötesine.
Milletin her kazancı, milletin kesesine.
Toplandık baş çiftçinin Atatürk'ün sesine
Toprakla savaş için ziraat cephesine.
Biz ulusal varlığın temeliyiz, köküyüz.
Biz yurdun öz sahibi, efendisi, köylüyüz.
İnsanı insan eden, ilkin bu soy, bu toprak
En yeni aletlerle, en içten çalışarak,
Türk için, yine yakın dünyaya örnek olmak,
Kafa dinç, el nasırlı, gönül rahat, alın ak.
Biz ulusal varlığın temeliyiz, köküyüz.
Biz yurdun öz sahibi, efendisi, köylüyüz.
Kuracağız öz yurtta dirliği, düzenliği.
Yıkıyor engelleri ulus egemenliği.
Görsün köyler bolluğu, rahatlığı, şenliği.
Bizimdir o yenilmek bilmeyen Türk benliği
Biz ulusal varlığın temeliyiz, köküyüz.
Biz yurdun öz sahibi, efendisi, köylüyüz.