KAYSERİ UÇAK FABRİKASI


        Çiçeği burnunda Cumhuriyet, yeni sanayi atılımları yapak için kolları sıvamıştı. On yıl süren savaşlar dizisinden çıkmıştı ulus. Ne yurttaşın cebinde ne de devlettin kasasında para vardı. Yetişmiş insan gücü hak getire… Ülkenin ayağa kalkması için büyük özverilere, yürekliliğe, tansıklara gereksinim duyulmaktaydı. Ulusça elbirliğiyle ayağa kalkmamız gerekmekteydi.

        15 Ağustos 7 Eylül 1925’te TOMTAŞ (Tayyare ve Motor Türk Anonim Şirketi) bakanlar kurulu kararıyla kuruldu. Sermayesi, 3.000. 361 TL idi. Hisselerinin yüzde elli biri Milli Müdafaa Vekâleti’ne (Millî Savunma Bakanlığı’na), yüzde kırk dokuzu ise Alman Junkers’e (Junkers Uçak Fabrikası Anonim Şirketi’ne) aitti. TOMTAŞ’ın merkezi Ankara’daydı. Türk Tayyare Cemiyeti (Türk Hava Kurumu) de 125 bin liralık sermaye yardımı yaptı TOMTAŞ’a. Böylece Atatürk’ün desteğiyle ülkemizde ilk uçak fabrikaları 1926’da Kayseri ve Eskişehir’de kuruldu. Kayseri’de uçak üretilecek, Eskişehir’de ise uçakların bakım ve onarımı yapılacaktı.

        Peki, neden Alman uçak şirketi seçildi? Versay Anlaşması ile Almanya’nın uçak üretmesi yasaklanmıştı. İşte, böyle bir durumu, genç Cumhuriyet’in yöneticileri fırsata dönüştürdü.

        Uçak fabrikası kuruldu. Nasıl mı? Almanya’da bulunan fabrika sökülüp Hamburg limanından gemiye yüklendi. Gemi, İskenderun limanına geldi. O zamanın karayolu koşulları düşünüldüğünde büyük zorluklarla taşındı malzemeler Kayseri’ye. Fabrika, tamamen çelik konstrüksiyondu. Fabrikada çalışacak birçok kişi, Almanya’ya eğitime gönderildi. Almanya’dan beş mühendis, 120 usta geldi. Fabrika, o yıllarda dünyanın en büyük uçak fabrikalarından biriydi.

        Fabrika yönetimi Almanların elindeydi. TOMTAŞ’ın Türk yöneticilerinin çoğu uçak işini bilmiyordu. Şirketin başında Refik Koraltan vardı. İş bilmezlikten birçok yönetim yanlışı yapıldı. Fabrikada elli Türk işçisi de çalışmaktaydı. Otuz tane Ju A 20’nin montaj işi tamamlandı burada. Uçaklar, Eskişehir Hava Üssü’ne teslim edildi. Test uçuşlarını Vecihi Hürkuş yaptı.

        Kötü yönetim yüzünden TOMTAŞ krize girdi. Bu nedenle 28 Haziran 1928 tarihinde şirketin çalışması sona erdi. Mahkeme sürecinden sonra Junkers’e 520 bin lira ödenince firma, payının tümünü Türk Tayyare Cemiyeti’ne devretti. TOMTAŞ tasfiye edilerek mal varlığı Türk Tayyare Cemiyeti’ne verildi.

        Türk Tayyare Cemiyeti, Mayıs 1930’da Kayseri Uçak Fabrikasını yeniden işletmeye açtı. Burada Türk uçakları üretildi. Ülkemizin birçok yerinde havacılıkla ilgili sanayi tesisleri kuruldu, Uçuş okulları açıldı. Zamanla özel sektör de havacılık alanına girdi. Ülkemiz, bu alanda söz sahibi olamaya başladı. Uçak motoru geliştirmek için olağanüstü bir çalışma yürütüldü. Tam motor üretilip lisan alınacakken emperyalizmin eli bu alana girdi. Ne yazık ki ülkemiz yöneticileri, emperyalizmin uçak sanayimizi yok etme amacına hizmet ettiler bilerek ya da bilmeyerek. Atatürk sonrası Atatürk’ün ve ülkücü Cumhuriyet yöneticilerinin büyük bir düşünü ne yazık ki kendi ellerimizle yok ettik.

        Kayseri’de birçok mühendisimiz, işçimiz üretim içinde eğitildi. Bu alanda önemli bilgi ve deneyim kazandık. Ne yazık ki bu birikim de yok edildi.

        Uçak sanayi konusunda emperyalistlerin ağzına bakanların ağzı açık kaldı. Aynı aymazlığı, 1961’de devrim otomobillerinde gördük. Şimdi sıra TOGG’da… Bir alanda gelişmenin, üretim yapmanın bir süreç işi olduğu unutulmakta çoğu kişice. Üretim sabırla yapılır. Bazıları da siyaset yapıp muhalif görünmek adına emperyalist bozgunculuğa alet olmakta.   

        Hiç kimse, Kayseri’de üretilen uçakların teknolojisinin Almanlara ait olduğunu söylemedi. Dünyanın her yerinde bu uçaklar Türk uçakları olarak anıldı. Bu uçakların bazıları Avrupa ülkelerine satıldı. Altı tane zirai donatım uçağı, kardeş ülke Ürdün’e armağan edildi. Yoksul halkımız, bu üretimle yediden yetmişe hep gurur duydu. Türk Hava Kurumu’nun bağış kampanyalarına elindeki avucundakini verdi. Ulusal bir özveriyle Cumhuriyet, hava sanayindeki üretimiyle Ortaçağ’a da emperyalist boyunduruğa da meydan okudu. Ne zamanki Atlantik sürecine girdi ülkemiz, havacılıktaki düşlerimiz de son buldu.

        Emperyalistlerin söyledikleriyle değil, kendi gücümüzle davranmanın zamanı çoktan geldi. Bu yolda ayağımıza dolanan ayrık otlarını, yolumuzu kesen taş yığınlarını aşmak zorundayız. 

        Not: Bu yazıda İsmail Yavuz’un “Mustafa Kemal’in Uçakları” kitabında yararlandım. Bu kitabın okuması dileğiyle…

                                                               Adil Hacıömeroğlu

                                                               3 Kasım 2022

       

       

       

 

3 yorum:

  1. Yazı için teşekkürler, kolaylıklar diliyorum.... Anti emperyalist , yurtsever olmak olumlu olanların yanında durmak , uygun olmayanlara karşı olmakla olur..... Saygılarımla, Şeref EREN

    YanıtlaSil
  2. TOGG'u karalama kampanyasına bazı eski asker emeklilerinin katılmış olması ne kadar üzücü. Bir ordu düşünün ki, general yaptığı adama bile milli bir düşünce verememiş. NATO'dan çıkmadıkça, ülkede milli sanayinin işinin daha zor olacağını düşünüyorum.

    YanıtlaSil
  3. Teşekkürler Adil bey. Bilgileniyoruz sayenizde. Almanlarla ortak olunduğunu, fabrikanın sökülüp ülkemize götürülerek çalıştırıldığını duymamıştım.
    Ayrıca Refik Koraltan ile ilgili büyüklerimden duyduğum bir anıyı hatırladım. Bu kişi Trabzon valiliği yaptığı sürede de sıkıntı yaşatmış. Rahmetli dedem Balek Rıza Atatürk’le telefonda görüşerek, görevden aldırmış. Çok sonra babam Ankara belediyesinde göreve başlayacağı sırada (yönetimde) soyadını görüp, oğlu olduğunu öğrendiğinde babamın evrakını imzalamamış. Hiçbir zaman burada çalışamaz demiş.
    İşine duygularını karıştırmış…
    Şükran Balekoğlu Yamak

    YanıtlaSil