Dr. Odhan Yüksel, eğitimle ilgili bir yazıma yaptığı yorumda:
“Eğitim bir sağaltımdır.” diye yazdı. Bu söz, çok anlamlı. Bu yorum, yazı konum
oldu şimdi. Bu sözü: “Eğitip öğretmek, bir sağaltımdır.” biçimine dönüştürdüm.
“Sağaltmak” sözcüğü, “Sağlığa kavuşturmak, iyileştirmek, iyi
etmek, tedavi etmek” anlamında.
Doğaldır ki “öğretmedeki sağaltım” hem tinsel hem de bedensel
alanda. Öğrenen kişi, bilgilenip olumlu yönde davranış değişikliği göstererek gittikçe
tinsel olarak iyileşme içindedir. Özgüven, sevgi, saygı duyguları güçlenir bu
sayede. Akranları, büyükleri, küçükleriyle iletişimi güçlenir kişinin. Bireyler
arasındaki ilişkide belli bir düzeye erişilir. Bu düzey, sağlıklı ilişkilerin
olması gereken düzeydir.
Tinsel alanda oluşan iyileşme, bedensel alana da yansır. Kişi,
bedenini daha sağlıklı duruma getirmenin yollarını öğrenir. Tinsel ve bedensel
eğitim, günlük yaşama bir disiplin getirir. Bu disiplin, zamanı doğru kullanmayı
sağlar. Eğitimle sağaltılmış birey, günlük yaşamını rastgele değil, bir izlence
doğrultusunda yaşar. Çünkü bu kişinin boşa geçirilecek zamanı, çöpe atılacak
emeği, harcanacak bir çalışması yoktur. Onun için zaman ve emek çok değerlidir.
Bunları doğru ve yararlı kullanmak, eğitim-öğretimin sağaltımıyla kazanılan bir
davranış olmakta.
Kişi, eğitim ve öğretimin gücüyle önce kendi tinini, bedenini
disiplin altına alır. İlkel güdüler, bu eğitim sayesinde kontrol edilir. Güdülerin
ilkelliğinin ortadan kalkmasıyla her alanda eşit ilişkiler kurulur insanlar
arasında. Kişiler sosyal, siyasal, ekonomik, ekinsel konumu ne olursa olsun
eşit ilişki içindedirler.
Kadın ve erkek, cinsellikleriyle değil; ussal üretimleri,
birey kimlikleriyle değer kazanır. Cinsellik, çiftleşme dürtüsünün ilkelliğinden
kurtularak sevişme aşamasına geçer. Sevişmenin olması için gerekli koşul,
sevidir. Zorlama, parasal çıkar, tek yanlı doyum sevinin olduğu yerde söz
konusu bile olmaz. Sevişme, eşit bireylerle eşit ilişki durumuna gelir.
Eğitip öğretmenin sağaltımı, asıl olarak bilimsel alanda
görülür. İnsanda merak duygusu gelişir. Bu meraktır ki bireyin öğrenmesini
hızlandırır. Kişinin öğrendikçe öğrenesi gelir. Bu da bilim alanında gelişimin
tetikleyicisi olur. Her bilimsel buluş, bir merakın sonucu. Eğitip öğretmek,
insanlara yeni ufakları görmek için geniş pencereler açar. Bu pencerelerde yeni
bakış açıları oluşur. Bu bakış açıları; kişiyi bilinmeyeni bulmaya, öğrenilmeyeni
öğrenmeye, tanınmayanı tanımaya yöneltir. Ulaşılmayana ulaşma isteği, önemli
bir amaç olur.
Doğadaki varlıklar arasındaki ilişki öğrenilir. Bu ilişkideki
kurallar, çoğu zaman büyük derslerle doludur. Bu dersler, kişiyi eğitir. Ona
tansık sayılabilecek bilgileri öğretir. Doğanın sırrına erişmek, kişinin
çevresindeki saygısını ve onlarla uyumunu güçlendirir. Aslında demokrasi eğitiminin
önemli bir alanıdır doğa. Doğanın güzelliklerini, varsıllıkları, değerini kavramak
eğitip öğretmekle olmakta.
Eğitip öğretmekle kişi, kendi gücünü ve güçsüzlüğünü fark
eder. Gücünü doğru kullanmayı öğrenir. Diğer kişilerin gücüyle kendi gücünü
örgütlü bir biçimde birleştirmenin önemi kavranır. Güçsüzlüğünü gidermek için toplumun
diğer bireyleriyle işbirliği yapmayı düşünüp uygular. Güçten de güçsüzlükten de
güç almayı öğrenmek, eğitim ve öğretimle olur. Bilginin gücü, kişinin kendisini
ve yaşadığı dünyayı değiştirmesinin önünü açar. Dünyayı değiştirme gücü, eğitilip
öğrenmenin gücüdür.
Eğitilen kişi, kendini kötü alışkanlıklardan korur. Kötü
alışkanlıkların toplumu saran bir virüs durumuna gelmesini önleyen güç de
budur. Sapkın ilişkilerin önüne geçer eğitim.
İnsanın tinsel ve bedensel sağaltımıyla içinde sakladığı
erişilmez güç ortaya çıkar. Bu güç, başıboşluğu kaldırmaz. Bunda
disiplinsizliğin yeri yoktur. Gücün doğru, tutumlu, dizginlenerek kullanımı söz
konusu.
Eğitmek ve öğretmek, bireyi ve toplumu sağaltır. Onu, onulmaz
sayrılıklardan kurtarır. Eğitim ve öğretimin olduğu yerde salgın sayrılıklar
olmaz. Ancak eğitim öğretim ulusal, çağcıl ve bilimsel olmalı.
Adil
Hacıömeroğlu
26
Kasım 2022
Ancak öğrenmenin neredeyse ekonomik girişim olduğu, bedensel ve tinsel bir sağaltım olarak görülmediği bir ülkede ve dünyada öğretmenlik zorlaşmış, fakat daha değerli bir konuma yükselmiştir hocam.
YanıtlaSilEğitim ve öğretimin olduğu yerde kişi kendini geliştirir, okumak ufkumuzu açar,Bilimle uğraşıp insanlığın en kutsal varlığı bilgiyi en kısa sürede , doğru bir biçimde ulaştırma gayreti içinde olur..Kişinin kendisine ve karşısındaki bireye sevgisiyle saygılı olmayı gerektirir.Saygılı kişi sevdiği insanlara edepli olmayı , ahlaklı olmakla örnek olarak bilinçli gelişmesini sağlar. Ahlaklı toplumların okudukları kitaplarda kültürlerinin gelişmesinde etkilidir.Çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak için milli kültürümüz , Türk dili, Türk müziği, Türk sanatını unutmayıp kendimizi geliştirmeliyiz. Eğitim , eğitim her daim ileriye. aydınlık yarınlara umutlarımızın yeşermesi dileğiyle 🇹🇷🇹🇷🇹🇷🙏🏻🍀🙋♀️👋Adil hocam yüreğinize sağlık..Esen kalınız.Fulya Kırımoğlu
YanıtlaSilDeneyler olmasaydı dünya ilk halinden öteye gidemezdi der Fransız fizikçi Leon Foucault. Gelişimin ana kaynağı meraktır. Merak eden sorar, sorgular ve öğrenme isteği duyar. Bu da eğitim ve öğretim ile mümkün olur. Bu nedenle eğitim sistemi ve uygulanırlılığı büyük ölçüde önem taşır. Öğretmenler en faydalı rehberdir bunun için. Yazık ki coğrafyamızda eğitim konusu da büyük sorun. Eğitimden çok eğitimsizlik amaçlanıyor gibi gözlemliyorum. Sadece okuma_yazma öğrensinler yeter bilincindeler sanki. Düşündüren, sorgulatan bir sistem yok. İdealist öğreticiler sayesinde belki bir kesim bu şekilde yetişiyor. Ancak yeterli değil bu. Çoğu ezbere dayalı eğitim uyguluyor. Müfretadın emrettiğine sadık kalmayı yeğliyor. Oysa kişisel gelişim açısından eğitim ve öğretimin çeşitliliği ve farklılığı önemlidir. Eğitim ve öğretimdeki eksikliği tamamlamak da anne babalara düşüyor. Tabii bu bilinçte olmak gerek bu farkı kapatmak için. Harika bir metini severek okudum. Kaleminiz var olsun Adil bey 👏👏 Nilgün Baş
YanıtlaSil