Dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde farklı mesleklere ilk
adımını atan kişileri isteklendirmek için ant içilir. Bu ant, onlara hem
mesleğinin ne denli gerekli olduğunu anlatır hem de yapacağı işin ilkelerinin güdülenmesine
yardım eder. Asıl olarak da mesleğine olan inancını pekiştirir.
“4274 Sayılı Kanun’un 10. Maddesinin bana verdiği bütün
vazifeleri hakkıyla, tam ve eksiksiz yapmaya, her zaman temiz ve düzenli
olmaya, okulumu, çevremi temiz tutmaya, talebemi, köyü ve köylümü temizliğe
alıştırmaya, çocukları ve komşuları her zaman sevmeye ve korumaya, onlara her
zaman iyilik etmeye, köyümün topraklarını işleyip onu dünyanın en iyi vatanı
haline getirmeye, köylülerimi yetiştirip onu cumhuriyete layık dünyanın en
ileri insan derecesine yükseltmeye, milli kültürümüzü muasır medeniyet
seviyesinin üstüne çıkarmaya ant içiyorum, ant içiyorum, ant içiyorum. (Gülten
Başol, Aydınlanmanın Neferleri, Köy Enstitülü Öğretmenlerim, Kaynak Yayınları,
1. Basım, 1 Nisan 2016, sf.117)”
Andın güzelliğine bakın! Öncelikle vurgulanan düşünce, göreve
bağlılık. Her meslek çalışanında bulunması gereken birincil özellik. Görevini
eksiksiz yapmaya söz veriyor enstitülü genç öğretmen.
İkinci sırada, temizlik var. Önce kendisi temiz ve düzenli
olacak. Böylece örnek oluşturacak okuluna ve çevresine. Salgınlarla kırılan
köylülere temizlik alışkanlığı kazandırmayı görev sayıyor kendine genç ülkücü. Böylece
sağlıklı olmanın, salgınları önlemenin de askeri olmakta.
Üçüncüsü; doğruluk, dürüstlük ve iyilik… Bunlar insanı, insan
yapan nitelikler değil mi? Bu niteliklerle liberalizme, kapitalizmin
kokuşmuşluğuna ve çürümüşlüğüne, feodal çıkarcılığa savaş açılmakta. Toplumun
çıkarını önemseyip değerli saymanın biricik koşulu değil mi doğru, dürüst ve iyi
insan olmak. Günümüzün bencillik kuyularında debelenen insanının anlayamayacağı
bir şey bu.
Dördüncüsü ise çocukları ve komşuları sevip korumak… Sevginin
mumla arandığı liberalizmin çökerttiği insanlık gömütünde ne denli önem kazanmakta
bu ilke. İnsana değer vermek, onu
önkoşulsuz sevmek, onu korumak… Doğaldır ki bunu yapabilmek için de yüreklerin
insan sevgisiyle dolup taşması gerek.
Beşincisi, köyünün topraklarını işleyip dünyanın en iyi
vatanı haline getirmek… Demek ki işlenmeyen, üretimin olmadığı toprak vatan
olmaz. Bir toprağa vatan demek için o toprağın işlenip yurttaşın hizmetine
verilmesi gerek. Ne yazık ki ülkemize egemen olan kapitalizm, toprağı işleyeni
zamanla aşağılamış ve gereksiz görmüş. Vatan toprakları emperyalist merkezlerden
buyruk alan yöneticilerce çoraklaştırılmış. Toprağın sahibi köylü, yaşam
kaynağından göçe zorlanmış. Toprak üzgün, vatan küskün, çiftçi yalnız
bırakılmış. Enstitülerin kapılarına kilit vuranlar, bu vatana bilerek ihanet
ettiler. Köylümüzün kara yazgısını sürdürmesini istediler. İnsanımızın özgür
birey, bilinçli yurttaş olmasını engellemekti tüm çabaları.
Altıncısı, köylülerini yetiştirip onu cumhuriyete layık,
dünyanın en ileri derecesine yükseltmek… Köylüleri yetiştirmenin, ülke
topraklarında yüzyıllardır egemen olan Ortaçağ düşüncesini silip atmak değil
mi? Cumhuriyete yaraşır insan yetiştirmek, onu sonsuza dek ayakta tutmanın
biricik yolu. Dünyanın en ileri ülke olma amacı, yadsınamayacak bir ülkü. Amacı
yerine getirmemize kimler engel oldu köy enstitülerini kapatarak?
Yedincisi, milli kültürümüzü muasır medeniyet seviyesinin
üstüne çıkarma amacı. Bu, Cumhuriyet’imizin onuncu yılında Atatürk tarafından
ulusumuzun önüne konmuş bir hedef. Bu amacı gerçekleştiremeyişimiz nedense
emperyalistlerin tatlı vaatlerine kanan siyasilerce oldu. Ne yazık ki çağcıl uygarlık
düzeyinin üstüne çıkma amacımız bazılarınca ertelenip geciktirilse de
önümüzdeki yıllarda Ata’mızın bu öğüdünü gerçekleştireceğiz. Bu, ulusumuzun
birincil görevi.
q Bir konuda ant içmek, o işi yapacağına dair hem halka hem de kendi vicdanına söz vermektir. Söz de geleneklerimize göre namustur. Sözünü yerine getirmemek, büyük bir tutarsızlık. Bu nedenle ant içmişsen bir konuda, söz ağzından çıkmışsa bir kere bu işin geri dönüşü yok!
Köy enstitülü gencin okuldan ayrılışı sırasında içtiği ant,
bugün için de geçerli. Bu ant, lise ve üniversitelerimizde mezuniyetlerde okunmalı.
Uyduruk ve emperyalistlere özenilerek yapılan kep törenlerinin yerini bu ant,
neden almasın?
Adil
Hacıömeroğlu
28
Kasım 2022
İyiliğin, doğrunun, güzelliğin görece olduğu, normların kaldırıldığı bir topluma hitap edeceğini düşünmüyorum maalesef.
YanıtlaSilKaleminize sağlık Hocam
YanıtlaSilCumhuriyet 1940 yılında kurulan köylerimize eğitim ışığını götüren eğitmenlerin ve köy enstitülü öğretmenlerin omuzlarında yükseldi.Köy Enstitüleri kurularak zeki köy çocuklarının eğitimi sağlanmış .Atatürk ilkelerinin ve devrimlerinin aydınlığı Anadolu’ nun her köşesine ulaştırılmıştır.Cumhuriyetçi, Milliyetçi, Halkçı, Devletçi, Devrimci ve Laik yurttaş yetiştirmek vazgeçilmez ülkü olmuştur.Olağanüstü gayretleri, fedakarlıkları sayesinde hem çalışkan hem şerefli öğretmenler yetiştirmiş.Yetişen öğretmenlerimiz de her meslekten insanı yetiştirerek ülkemize kazandırmıştır.“Cumhuriyet” ahlak üstünlüğüne dayanan bir yönetimdir.Söz namustur sözünü tutup söylediğini yapan , güven veren ayak izlerini tarihimize bırakan emekçilerimiz . Saygı ve minnetle anıyoruz🌺🌼🌸Ruhları şad olsun. Hocam sağolun yüreğinize sağlık.Andlarını bilmiyordum sizin sayenizde öğrendim .Var olunuz.✍️🙏🏻🧿Fulya Kırımoğlu
SilBu arada muhteşem güzellikte bur ant.Ve bu ant ı yazısının konusu ederek muhteşem döktürmüşsünüz düşüncelerinizi yazıya.Helal olsun Adil hoca.Çok büyük bilge adamsın.Şöyle bir yazıyı yaygın medyada yazamaz hiç kimse.Seni okumak ayrıcalık.
SilCHP kapattı köy enstitülerini.Niye kapattı? İsmet İnönü niye kapanmasına izin verdi? bu konuyu da yazarsanız sevinirim
YanıtlaSil