Dövizdeki
artışı bahane eden marketler, sattıkları ürünlerin ederlerini olağanüstü
artırdılar. Cumhurbaşkanı Erdoğan uyardı ederlerin indirilmesi için. Market
sahipleri umursamadılar. Döviz düştü. Erdoğan yine uyardı. Bazı siyasetçiler ve
demokratik kitle örgütü, sendika, meslek odası yöneticileri haksız zamların
geri alınmasını istediler. Marketçilerden yine ses yok! Peki, neden?
Türkiye
gibi iç pazarı hareketli büyük bir ülkeyi, beş büyük marketin insafına
bırakırsan kimseyi dinlemez bunların sahipleri. Ekonomik olarak öyle
güçlendiler ve öyle tekel oluşturdular ki cumhurbaşkanının uyarıları bile
onlara vız gelip tırıs gitmekte. Şunu çok iyi biliyorlar ki piyasada kendilerine
karşı bir seçenek yok! Devlet, çekilmiş piyasadan. Belediyeler, bu işe sırtını
dönmüş. Kooperatifler çoktan tarihe karışmış. Beş büyük marketin gölgesindeki
cılız marketlerin bu koşullarda palazlanması olanaksız. Böyle olunca neden cumhurbaşkanını
ya da başka birini dinleyip ucuzluk yapsınlar?
Elektriğe
yapılan olağanüstü zam, market ürünlerinin pahalılığına tüy dikti. Yurttaşların
çoğu, marketlerde raflara bakmaktan başka bir şey yapmıyor. Fileleri boş olarak
eve dönmekteler. Bu durum sofralara da yansımakta. Hep ucuz ürünleri yiyerek
genellikle makarna ve ekmek ağırlıklı bir beslenme düzeni insanlarımızın
sağlığını bozmakta. Bundan da anlaşılıyor ki zamlar yurttaşın hem tinsel hem de
bedensel sağlığını etkilemekte.
Erdoğan,
zamların düşürülmesi için KDV’yi (Katma Değer Vergisini) yüzde sekizden yüzde
bire indirdi. Yüzde yedilik vergi indirimi beklenen etkiyi yapmadı. Erdoğan’ın
marketçilerden, KDV indirimi kadar ucuzlatma isteği havada kaldı. Marketçiler,
kârlarından vazgeçmiyor. Fırsatı yakalamışken bundan en yüksek düzeyde yararlanmanın
peşindeler. Ne yazık ki bu durum karşısında AKP yönetiminin usuna halkın
yararına köktenci çözümler gelmiyor. Çünkü serbest piyasacılık öylesine zihinlerine
işledi ki devletçiliği uslarının kıyısından bile geçirmiyorlar.
Hükümet, öncelikle marketleri sıkı bir biçimde denetlemeli. Stokçuluğu önlemeli. Marketlerin yanı sıra haller denetim altına alınmalı. Üreticinin satış ederiyle tüketicinin alışı arasındaki astronomik farklar engellenmeli. Tarım Kredi Kooperatifi, ivedilikle satış yerleri açmalı. Ayrıca belediyeler ve Tarım Bakanlığı, üreticiden tüketiciye ulaşan satış ağları oluşturmalı. Marketlerin gemi azıya alan tavırlarını bir biçimde engellemeli. Bunun yolu, kamunun güçlü bir biçimde devreye girmesidir.
Marketlerin
etiket oyunlarına son verilmeli sıkı bir denetimle. Önce bindirim, sonrada
indirim yapıyormuş gibi tüketiciye tuzak kurmalarının önüne geçilmeli. Bu
aldatmacanın son bulması gerek.
Etiket
oyunlarıyla tüketici aldatılıyor. Şöyle ki… Etiketlerde “14.99, 29.99, 32.32…”
gibi rakamlar yazmakta. Bu ve benzeri etiketler tamamen aldatmaca. Tüketicide
algı yaratmayı amaçlamakta. Bir kuruş, şu anda piyasada dolaşımda değil.
Üstelik bir kuruşa alınacak bir şey de yok! Malın ederi otuz lira değil, daha
düşük algısı yaratılmakta tüketicide. Yani yirmi dokuz lira doksam dokuz kuruş.
Tüketiciye, ürünün ederi otuz lira değil, yirmi dokuz lira, denmekte. Burada
kullanılan kuruş, malın ucuza satıldığı algısı oluşturmakta. “Lira değil,
kuruş... Kuruştan ne olur ki?” düşüncesi kazınmakta beyinlere. Üstelik otuz lira
verseniz paranızın üstü olarak bir kuruşu geri alabilecek misiniz? Bu konuda
önlemler alınmalı, denetimler yapılmalı. Marketlerin tüketiciyi aldatan,
kişilerde algı oluşturacak her türlü oyunu bozulmalı. Etiketleri günlük olarak
denetleyecek bir sistem oluşturulmalı.
Marketlerin
mal alış faturaları denetlenmeli. Malın türüne göre kâr oranı belirlenmeli.
Buna uymayanlar cezalandırılmalı. Bu cezalandırmalar, marketlerin
devletleştirilmesine dek gitmeli.
Pahalılığın
ulusal birliğimize, vatan bütünlüğüne zarar vermesi ve yurttaşı sömürmesi
önlenmeli. Başka Türkiye yok! Bu nedenle herkes üzerine düşen görevi yapmalı. Kimseye
halkın ekmeğiyle oynama hakkı tanınmamalı.
Adil
Hacıömeroğlu
16
Şubat 2022
Toplumsal muhalefet o kadar sığlığa sürüklendi ki sermaye de, hükümet de dilediği gibi davranmakta bir sakınca görmüyorlar.
YanıtlaSilErdoğan ın namı yürüsün diye konuşturuluyor, her şeyin hesabı önceden yapılmıştı...diye anlıyorum.
YanıtlaSilZamların sorumlusu marketler değildir piyasada en ucuz yine zincir marketler dir sorumlusu da Akepe ve iktidaridir. bu yazıda anladığım kadarıyla Akepenin hiçbir suçu yok muş sorumlular marketlermiş gibi anlaşıyor.
YanıtlaSil