SÖYLEYİN, KİMDEN YANASINIZ?


ABD ve müttefikleri, aylardır hazırlık yaptılar Ukrayna için. Değişik çapta silahlar verdiler. Bunun yanı sıra AB ve NATO üyeliği havucunu gösterdiler. Ne yazık ki Ukrayna yöneticileri havuca kandılar. Biraz tarih bilgileri olsa bu havuç yöntemiyle kandırılan onlarca ülke çıkardı karşılarına derslerle dol. Bu ülkelerin birçoğu felakete sürüklenirken bazıları da büyük bedeller ödediler.

Batılı emperyalistler; ülkeleri yok etmeye, kaynaklarını yağmalamaya çalışırken en çok kullandıkları kavramlar demokrasi ve özgürlük... Emperyalizmin öldürücü zehrini, demokrasi ve özgürlük şekerine sararak yedirmekteler ülkelere. ABD’nin birçok ülkeye getirdiği demokrasi ve özgürlük, ölüm ve yıkım. Aslında ABD; demokrasiyle öldürülen binlerce insanı, özgürlükle de yakılıp yıkılan ülkeleri anlatmakta. Yağmalanmak istene. Ülkelere, ABD’nin getirdiği demokrasi ve özgürlükten geride ise kan ve gözyaşı kalmakta. Onlarca ülkenin toprakları, kan ve gözyaşıyla sulanmıştır.

ABD emperyalizmi kana doymuyor. İnsanların gözyaşları umurunda değil. Ülkelerde yarattıkları felaketler karşısında hiç oldukça duyarsız ABD yöneticileri. Paraya tapınan bir ülkenin yöneticilerinden insancıl bir davranış beklemek saflık değil de nedir?

Avrasya haritasına bakınca iki ülkenin çevresinin ABD üslerince çevrildiğini görürüz. Bu iki ülke Rusya ve Türkiye’dir.

Rusya, özellikle batıdan ABD üsleriyle çevrilmiş. Bu çevirmenin son durağı Ukrayna. Bu ülkenin NATO’ya girmesiyle Rusya’nın soluklanması zor olacaktı. Kuşatılan bu ülke, ekonomik ve güvenlik sorunlarıyla karşı karşıya kalacaktı. Çok farklı etnik kökenlerden ve inançlardan oluşan Rusya’nın bölünmesi kolaylaşacaktı bu yolla. Böyle bir bölünmenin dünyaya erinç ve mutluluk getireceği düşünülemez bile. Emperyalistlerin kolayca kullanacakları bu küçük ülkeler, Irak örneğinde olduğu gibi sonu gelmez, anlamsız savaşların içine girecekti. İşte, ABD’nin özlediği dünya budur. Sürekli savaşıp kan döken komşular... Birbirinin gözünü oyan insanlar… Barışmayı bilmeyen halklar… Ayrılıkçılığın özgürlük olduğunu sanan toplumlar… Dinsel tutuculukla kafa kesmeyi demokrasi olarak belleyen ruhsuz militanlar… Ülkesine ihanet edip emperyalizmin hizmetine girmiş yöneticiler…

ABD ve NATO’nun Türkiye’ye bölmeye çalıştığı öteden beri bir gerçek. Atlantik süreciyle birlikte ülkemizde katledilen aydınların, gençlerin, emekçilerin, sayısız insanımızın Gladyo tarafından toprağa düşürüldükleri hepimizce bilinmekte. Yerüstü ve yeraltı kaynaklarımızın emperyalist tekellerce yağmalandığının da farkındayız. Ülkemizin başına gelen her belanın arkasında ABD var.

Son bir yıl içinde ABD, komşumuz Yunanistan’a onlarca askeri üs kurdu. Bu üslere dizi dizi tanklar, uçaklar, silahlar yerleştirdi. Bu üsler mühimmat deposu yapıldı. Bu üslerin Rusya için kurulduğunu söyledi ABD yöneticileri. Rusya’nın Ukrayna operasyonu sırasında bu üslerden ne tanklar yürüdü ne de uçaklar havalandı. Demek ki bu üsler, Ukrayna’ya yardım için kurulmamış. O zaman kim için bunca üs ve silahlar?

Doğu Akdeniz’de ABD ile ters düşen ülke, Türkiye. Yıllardır ülkemizin güneyinde terör devleti kurmak isteyen ABD. FETÖ ile darbe giriminde bulunarak ülkemizi işgal etmek isteyen ABD. Demek ki Yunanistan’da adım başı kurulan üsler ve buralarda depolanan silahlar ülkemiz için.

ABD ve bağdaşıklarının Ukrayna’da Rusya’yı yendiklerini düşünelim. Zaman geçirmeden yapacakları ilk iş, Yunanistan’ı da kullanarak Türkiye’ye saldırmak. İyice bilmeliyiz ki ABD/NATO’nun Rusya’dan sonraki hedefi Türkiye’dir. Durum buyken yöneticilerimize, medyamıza, televizyonlarda boy gösteren Ukrayna üzerinden ABD övücülüğü yapan yorumculara, medya yayınlarıyla bilinç oluşturup yan tutan bazı yurttaşlarımıza bir sorum var: Siz, Rusya-Ukrayna çatışmasında kimden yanasınız ABD’den mi, Türkiye’den mi?

                                               Adil Hacıömeroğlu

                                               26 Şubat 2022

1 yorum:

  1. "Onu da tutmak, onu da tutmak zorunda değiliz" gibi bir hastalık var toplumda. Abdülhamit 'in işbilmezliği ile İnönü 'nün işbilmezliği "büyük başarı" olarak sunuluyor. Okumayan toplum, bu efsanelerden yola çıkarak, dört cephe kuşatılmış olduğu zamanda bile "savaş kötüdür" gibi bir algıya teslim olabiliyor. Fakir Baykurt ne güzel demiş zamanında: "Kültürsüz bir kalkınma nereye varacak?" Vardığı yeri görüyoruz hep beraber. Sapla samanı ayırt edemeyen bir toplum. Din algısı bozuk, milliyetçilik algısı bozuk, sosyalizm algısı bozuk, Atatürk algısı bozuk... Ukrayna'nın bir yerde tarihsel tecrübesizliğinin payı var duvara toslamasında. Dileyelim başka ülkelerin aydınları da, "Kitlesel cehalet ve medya manipülasyonu Türkiye'yi yok etti" diye yazmasın ilerde.

    YanıtlaSil