Yurttaşlarımızın deprem sırasında gösterdiği dayanma gücü,
dünyaya örnek olacak düzeyde. Halkımızın inceliği; kendisini yıkıntıların
altından çıkaran yerli, yabancı kurtarma ekiplerine karşı gösterdiği davranış
ve sözlerde çarpıcı olarak görülmekte. Kendisine yapılan iyiliği de kötülüğü de
ayırdında insanımız.
Depremin binlerce adsız kahramanı var. Yıkıntıların altında
yaşama tutunanlar da adsız kahraman, onları kurtaramaya çalışanlar da...
Varını yoğunu depremzedeler için harcayanlar da adsız
kahraman, depreme ve kışın acımasızlığına direnerek ayakta kalan yurttaşlarımız
da...
Yurdumuzun dört yanında yüreğini yıkıntılar altında duyumsayan
duygudaşlarımız da adsız kahraman, yurtdışından yaralarımızı sarmaya gelenler
de...
Yıkıntıların üstünde can kurtarmak için çalışan kurtarma ekiplerinin
“sessizlik” çağrısına uyarak yurdun her yanında sessizce bekleyenler de adsız
kahraman, gece gündüz deprem bölgesi için neler yapacağını düşünen iyi
yürekliler de….
Yazımda söz edeceğim Tülin Gülmezoğlu, adsız
kahramanlarımızın bir simgesi. Kocaman yüreğiyle yaşama gülümseyen ve yıkıntıya
teslim olmayan bir adsız kahraman o. Tülinleri görüp tanıdıkça yurdumuz için de
insanlık için de umudumuz çoğalmakta.
Tülün Gülmezoğlu, elli yedi yaşında… Antakyalı… Sekiz katlı
Ahmet Gürses Apartmanında yaşıyordu. Pazarcık depremiyle yaşadığı yapı çöktü.
Yıkıntının altında kaldı. Sekiz saatlik kurtarma çalışmasının ardından,
yıkıntılardan doksan altı saat sonra çıkarıldı. Yaşama tutundu yeniden. Onu
Kuşadası, Şimşekler ve Meksika arama kurtarma ekipleri kurtardı.
Tülin Hanım bir Türk kadını… Canını kurtaranlara minnet
borcunu ödemeli. Bu ödeme manevi bir şey... Bunun büyüğü küçüğü olmaz. İnsan
elinden geleni, gönlünden kopanı verir. Tülin Hanım da öyle yapıyor, gönlünden
geleni adıyor. Kurtarma ekiplerine bir tepsi baklava yapacağına söz veriyor. Anlaşılacağı
üzere el emeği, göz nuru… Biz yıllarca Anadolu topraklarının sahibi analarımızın
oklavalarından çıkan baklavaları yemedik mi? Onlarla tatlı yiyip tatlı
söylemedik mi?
Tülin Hanım; kendini kurtaranlara “Sağol!” demenin yolunu,
baklava ikramıyla bulmuş.
Türk insanı selin, depremin, yıkıntının, madende göçüğün,
fırtınanın, devrilen ağacın altında kalır; ancak kendisine yapılan iyiliğin
altında asla kalmaz. Bunu da unutmaz. İyilik, insanın sırtında büyük bir yük…
İşte, Tülin Hanım da kurtarma ekiplerine baklava yaparak bu yükten kurtulacak.
Böyle güzel insanlarla aynı toplumda yaşamak, aynı ulusun birer bireyi olmak ne
büyük bir mutluluk…
Adil
Hacıömeroğlu
15
Şubat 2023
Vefa atalarımızdan miras kalan, annelerimizin küçüklükten beri bizlere aşıladıgı, bizi herkesten ayıran bir duygudur. İyiliklere karşılıksız kalmamamiz, karşılığında mutlaka bir şeyler sunma arzumuzun kaynağıdır. Şahsi görüşüm bu yönde. Emeği geçen herkesi alkışlıyorum
YanıtlaSil