ULUSAL SEFERBERLİK ZAMANI


        ABD’nin Kaliforniya eyaletinde 5 Temmuz 2019 günü akşam saatlerinde 6.4 büyüklüğünde deprem oldu. Otuz dört saat sonra 7.1 büyüklüğündeki bir depremle sarsıldı Kaliforniya. Yerleşim yerleri çoktu deprem bölgesinde. Bu eyalet, ABD’nin en varsıl bölgesi. ABD, dünyanın bir numaralı süper gücü. Ne yazık ki Süper Güç, neredeyse iki gün boyunca doğru düzgün bir müdahale yapamadı bölgeye. Uzun süre yıkıntıların altındaki insanlara ulaşılamadı.

        2021’in Temmuz’unda Almanya’da büyük bir sel felaketi oldu. Kentler, kasabalar, köyler, fabrikalar, tarım alanları sular altında kaldı. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinden biri olan Almanya, bu felaket karşısında aciz kaldı. Birçok Alman yurttaşı sel sularına kapılmıştı. Selin neden olduğu yıkıntıların altında insanlar vardı.

        Almanya’daki sel felaketi; komşu ülkeler Hollanda, Belçika ve Lüksemburg’u da etkiledi. Almanya’da yüz elliye yakın kişi yaşamını yitirdi. Belçika’da ise ölü sayısı yirmi civarındaydı. Kurtarma çalışmaları sırasında kimse selin niye olduğunu, devletin neden zamanında müdahale edemediğini tartışmadı. Çünkü öncelik, canların kurtarılmasındaydı.

        Büyük felaketlerde, eğer alan çok genişse ve yerleşim yoğunsa kurtarama çalışmaları o denli yavaş olmakta. Dünyanın en gelişmiş ekonomilerine sahip iki ülke, farklı doğal felaketlerde müdahalede geciktiler.

        Türkiye, tarihinin en büyük felaketiyle karşı karşıya. 7.7 ve 7.6 büyüklüğünde iki büyük deprem peş peşe geldi. Ayrıca beşten büyük onlarca artçı oldu art arda. On ilimiz doğrudan etkilendi bu depremden. Yaklaşık on dört milyon yurttaşımız, depremin yıkıcılığını birebir yaşadı. On binlerce yurttaşımız yıkıntıların altında kaldı. Hiç kimsenin beklemeye tahammülü yok! Herkes, ivedilikle yıkıntıların altında yaşam savaşı veren yurttaşlarımızın kurtarılması için ivedilik göstermekte. Bunların hepsi haklı ve olağan istekler.

        Deprem haberi, ülkemizin dört yanında sabahın köründe duyulur duyulmaz halkımız seferber oldu. Büyük bir ulusal refleksle örgütlendi yurttaşlarımız. Herkes, felaketi yüreğinin derinliklerinde duyumsadı. Çünkü biz kaderde, tasada birdik. Tarihin derinliklerinden gelen büyük bir ulustuk. Nice yıkımları el birliğiyle aşmıştık. Yok oluşların eşiğine geldiğimizde güç birliğiyle yeniden var olduk. Büyük saldırılar karşısında omuz omuza verdik. Salgınlarda toplumsal dayanışmayla ayakta kaldık. Yokluk ve kıtlıklarda ekmeğimizi bölüştük. Bunları yaptığımız için ulus olduk. Böyle davrandığımız için Türkiye’yiz. Bugün de başımızdaki bu felaketi ulusça, birliğimizden aldığımız güçle yeneceğiz.

        Depremin ülkemize, yurttaşlarımıza çok fazla zarar vermesinde yönetimsel hatalar yok mu? Elbette var. Ancak insanlarımız yıkıntıların altındayken bunun tartışmasını, kavgasını yapmak; o yıkıntılarda yaşam savaşı veren yurttaşlarımıza zarar verir. Bu, büyük bir savaş… Savaşta düşman saldırırken hatalar, varsa yanlışlar tartışılmaz. Bu, sonraki iş…

        Karşımızda büyük bir yangın var. Yangında ne yaparız? Kovayı alan, söndürmek için koşar can havliyle. Kimse, başkasının kovasındaki suyun azlığına, çokluğuna bakmaz. Yangının nedenlerini tartışmaz. Yangın sönüp bittikten sonra nedenler tartışılır. Varsa suçlu, ondan hesap sorulur. 

        Şimdi yangını söndürme zamanı… Boş sözlere yer yok! Gereksiz işlere zaman harcanmamalı. İnsanların umudunu kırmamak gerek. Karamsarlık en büyük düşman… Yardım edenlerin elini kolunu bağlar. Bu durumdan vazife çıkarıp siyasal kazanç elde etmek boşuna. Kışkırtıcı sözlerle iç cepheyi bölmek, ülkemizin zayıflamasını isteyenlerin ekmeğine yağ sürer. Kaldırılmamış cenazelerimiz, yıkıntıdan kurtarılmamış insanlarımız, sayrıevlerinde iyileşmeyi bekleyen yurttaşlarımız var. Böyle bir durumda bozgunculuk yapmak niye? Ulusça yaşam savaşı ve ayakta durma dayanışması yaptığımız bir zamanda gönülleri şüphelerle karıştırmak neden?

        Bardağımızdaki içme suyuna, bazıları çöp atmak istemekte. Ulusça suyumuzu temiz tutmak zorundayız. Bazı kansızlar yok mu? Doğaldır ki var. Onlara kafayı takmamak gerek. Kansızlar olmasa ulusun var eden gücü nasıl anlaşılacak? Karakış olmasaydı, eğer içimizde bahar umudu yeşerir miydi hiç?

                                                                       Adil Hacıömeroğlu

                                                                       8 Şubat 2023

       

 

3 yorum:

  1. Elinize sağlık, böylesi zamanlarda olumsuzluklara odaklanmak bozgunculuktur. Üstelik bu iş televizyon söylenceleri veya sosyal medyada kimliği belirsiz bir takım hesaplardan alıntılatla yapılıyorsa ortada büyük bir cehalet ve ihanet de var demektir. Özellikle böylesi bir felakette stratejik bakış açısı kazanmak isteyenler AKUT koordinatörünün açıklamasını lütfen dikkatle okusun. Büyük felaketler, kaynağın kısıtlı sahanın geniş olduğu durumlar tel elden belirli bir mantıkla yürütülür. Twitter borazanlarının veya hayatında arama - kurtarma ya da ilkyardım bilmeyenlerin keyfiyle değil...

    YanıtlaSil
  2. Evet, Adil hocam. Çok haklisiniz. Şu an sahada olanların vakit kaybetmeden ellerinden gelenlerin en iyisini yapma zamanı... Ama durumun aciliyeti geçtikten sonra Herkesin önce kendi vicdanlarına sonrada halkımızın huzurunda hesap verme zamanıdır diye dönüyorum.Ve bir şey daha söyleyeyim; köprüde bir işçisi öldü diye intihar eden bir Japon mühendis kadar da onur olmalı bizim yoneticilerimiz...

    YanıtlaSil
  3. Keşke insanımız anlıyabilse! Eğitim,eğitim,eğitim. Tek sorunumuz.

    YanıtlaSil