ÇATISI AKAN EVİ YIKIYOR MUYUZ?


        Hepimizin başına gelmiştir. Kimi zaman kiremitler kırıldığında ya da yerinden oynadığında evimizin çatısı akar. Şıp şıp damlar yağmur suları. Altına leğenler, tencereler koyarız evimizi ıslanmasın diye.

        Zaman geçer, duvarlarımızdaki boya dökülür. İstemediğimiz bir renge bürünür.

        Evimizin dış cephesinde değişimler olur. Sıva ve boya aşınır doğa olaylarından. Yapının eski albenisi kalmaz.

        Her gün ayağımızı bastığımız döşemeler eskidiğinden aşınır. Cilaları yok olur zamanla. Bazı yerlerde çıkıntılar oluşur.

        Yatağımız, yatıla yatıla gevşer. Gıcırtılar gelir ötesinden berisinden. Rahat bir uyku çekmek olanaksızlaşır. Kirlenir… Doğaldır ki temizlenmesi gerek.

        Koltuklarımız yamulur. Renkleri değişir. Kumaşlarında erime söz konusudur.

        Kapıların kilitleri, kolları bozulur. Hava koşullarının etkisiyle  ve açılıp kapanarak türlü aşınmalara uğrar. Yanlardan, alttan yel girer içeri.

        Pencerelerimizin çerçeveleri, sıcaktan soğuktan etkilendiğinden zaman içinde görevini yapamaz olur. Küçük aralıklardan caddenin, sokağın tozu ve taşıtların egzozlardan çıkan zehirli gazları evimize dolar.

        Kimi zaman musluklarımızdan su damlar. Kaplık (lavabo) su kaçırır. Aşlıktaki dolaplarımız kabarır.

        Mobilyalarımız rengi atar, cilası solar. Taşınma, yer değiştirmelerde sağa sola çarparız onları. Ezilir kıyıları.

        Halılarımız kirlenir, pörsür. Saçakları eksilir zamanla. En çok ayak bastığımız orta bölgelerde renk atmaları, küçük yırtıklar olur.

        Evimizin her yerine baktığımızda geçmişimiz usumuza gelir. Yaşadığımız günlerin, haftaların, ayların, yılların izleridir bu eskiyip aşınmalar. Onlara baktığımızda acı tatlı anılarımız uçuşur gözümüzün önünde. Her iz, yaşanmışlığın belirtisi. Aslında evimizle, eşyalarımızla yaşlanırız. Koca bir ömrü onlarla tüketiriz. Onlar; çoğu zaman bizim beğenilerimizi, yaşam biçimlerimizi, kültürümüzü, yaşama bakışımızı, hatta siyasal görüşlerimizi bile yansıtır.

        Evimiz, başımızı soktuğumuz ve yaşamımızı sürdürdüğümüz olmazsa olmaz yerler…

        Yukarıda anlattığım eşyalar eskidiğinde evimizi kökten yıkıyor muyuz? Yoksa eşyaları yenileyip ya da onarıp yaşamımızı sürdürüyor muyuz?

        Çatısı akan, kapıları ve çerçeveleri aşınan, döşemeleri solan, duvarların boyası dökülen evimizi yıkıyor muyuz; yoksa kolları sıvayıp onarıyor muyuz?

        Ülkemiz büyük bir deprem felaketi yaşadı. Ulusça ayağa kalktık depremde zarar gören yurttaşlarımıza yardım etmek için. Devlet ve halk el ele dayanışma içinde. Böyle bir yardım seferberliğinde elbette eksiklikler olacak. Olmaması zaten olanaksız. Kimileri, bu eksiklikleri abarttıkça abartmakta. Habbeyi kubbe yapmakta.

        Felaketin üstesinden gelecek tek örgütlenme devlet... Onun da en büyük destekçisi ve kaynağı ulus. Böylesine duyarlı bir günde kimileri devlet yıkıcılığı için ortaya dökülmekte. Yapılan yanlışlar, eksiklikler varsa söyleyelim elbirliğiyle bu olumsuzlukları giderelim.

        Devlet evimiz… Çatısından birkaç damla düşen evimizi yıkıyor muyuz ki, devleti birileri istedi diye yerle bir edelim? Devlet çökerse hepimizin, yıkım için kollarını sıvayanların da başına yıkılır. Bu, böyle biline!

                                                                       Adil Hacıömeroğlu

                                                                       28 Şubat 2023

       


3 yorum:

  1. Milletin devleti yıkmak gibi bir amacı yok... Ama ben dahil birçok insan hükümetin değişmesinden yana... Devlet ve hükümet aynı şey değil...

    YanıtlaSil
  2. "Devlet ve hükümet bir değil" yerine göre doğru olabilecek, bazen de geçerliliğini kaybedecek genel geçer bir yargı. Örneğin bir savaşta, devlet ayrı yönetim ayrı olarak değerlendirilebilir mi? Pek tabii, ulusun önemli bir kısmını ilgilendiren böyle bir afet ve sonrasında devlet ile yönetim bir olarak ele alınır. Üstelik muhaliflerinin "hükümet istifa" demesinin günümüz siyasi yapısında bir karşılığı yok. Mevcut sistemi idrak edememek gibi bir sorun da seziyorum muhalif cephede. Ezberlenmiş tek cümlelik söylemleri terk edersek daha sağlıklı bir tartışma zemini yakalayabiliriz diye düşünüyorum.

    YanıtlaSil