“Duygudaşlık” ne güzel bir sözcük… “Aynı duyguları paylaşmak”
demek… Her kişide olması gereken bir özellik… Kendini başkasının yerine koyarak
düşünmeli insan. Karşımızdaki kişinin duygularını, davranışlarını oluşturan
koşulları, onu etkileyen olumlu/olumsuz etkenleri anlamak ve yüreğimizde
duyumsamak gerek.
Yürek ve usla duyumsayıp anlamayan yüzeysel bakış açılarıdır
insanlar arası iletişimi koparan. Halkımızın “taşlaşmış yürek” dediği de bu
işte. Duyumsamazsan duygusuzsun. Anlamazsan bilgisizsin. Karşındaki kişinin
yerine kendini koymuyorsan yanlışlar içindesin.
Duygudaşlık yapmayan biri “taş yürekli” olur. Özü, yavaş yavaş
bir ağacın içi gibi çürür. Gittikçe insan olma özelliklerini yitirir. Kısacası
da insanlıktan çıkar. Böyle olunca da ne karşısındakileri ne de kendini anlar
kişi. Bu durumdaki kişi, zamanla kendinden de karşısındakilerden de nefret
etmeye başlar. Bu, derin bir sosyal, tinsel bir sayrılık... Nefret duygusu,
kişinin her toplumsal olayda toplumun genel eğilimlerine karşı gelmesine neden
olur. Her konuda, olumsuz bakış açısıyla düşünüp davranması bu nedenledir. Bu
kişilerde arasanız da olumlu bir bakış açısı, toplum yararına bir davranış
göremezsiniz. Kendisi gibi düşünmeyip davranmayan herkese düşman gözüyle bakar bakarlar.
“Uzlaşma” sözcüğü, onun için yoktur.
Duygudaşlık yapmayan kişilerin toplum ve doğadaki
farklılıkları anlaması çok güç. Herkesin kendisi gibi olmasını ister.
Karşısındaki kişinin bir milim de olsa farklı düşünmesini, davranmasını kabul edemez.
Toplum ve doğadaki farklılıkları bir varsıllık olarak görmez. Onun için
farklılık, kendine düşmanlık demek. Aslıdan duygudaş olamamak, bir özgüvensizlik…
Kendi sırça köşkünün kapılarını sıkı sıkıya kapatır bu kişiler çevresindeki her
şeye. Bu özgüvensizliği yaratan, derin korkudur. Bilinçaltındaki korku, onun
farklılıklarla arasına yüksek duvarlar örmesine neden olur. Aslında bu duvarlar
sırçadandır. Buna karşın o yüksek duvarları depremler yıkamaz. O duvarlardan
güneş ışığı sızamaz. Yel esintisi aşamaz onları. Yağmur çiselerinin serinliğini
duyumsayamaz bu nedenle. Onun için mevsimlerin değişmesi önemsiz. Ortak emekle üretilen
her şey değersiz.
Ülkesinin her türlü değerine yabancıdır. Çoğu zaman bu
değerlere küçümseyerek, tiksinerek bakar. Toplumda olumsuz bir olay
yaşandığında içinde biriktirdiği kini kusar acımasızca. Bu kişilerin en büyük
özelliği, saldırgan dilleri ve davranışları. Olumsuzlukların da olumlulukların
yanı sıra olabileceğini uslarına getirmezler. Oysa yaşam ve doğa karşıtların
birliği üzerine kurulu.
Büyük bir deprem felaketinin yaşandığı bir zamanda
duygudaşlığa çok gereksinmemiz var. Böyle bir zamanda kendimizi; yıkıntıların altında
umutla yaşama tutunmuş kişilerin, evsiz barksın kalan insanların, ailesinin bir
bölümünü toprağa veren yurttaşlarımızın, yaşama tutunmaya çalışan herkesin,
düşleri darmaduman olan yüreklerin yerine koyalım. Onlarla duygudaşlık yaparsak
anlarız neler yaşandığını ve başımıza gelen büyük felaketi.
Duygudaş olmak hiç de zor değil. Yaşamımızın her anında
duygudaşlığa çok gereksinmemiz var.
Adil Hacıömeroğlu
11 Şubat 2023
Elinize sağlık 👏🏼👏🏼👏🏼
YanıtlaSilYüreğinize sağlık üstadım güzel eğitici örnek alınacak bir yazı okudum. TEŞEKKÜRLER
YanıtlaSilDuygusal şair
DENİZLİ
Ağzına yüreğine sağlık değerli hocam Allah devletimize milletimize zeval vermesin inşallah bu zor süreçte birlikte olmak gerek ülkemizin çok taha zor zamanları olmuştur hep birlikte bunları aşacağız üç günlük dünya değermi orada olan insanlar da bizim insanlarımız hayat bir gün oda yaşadığımız gündür deprem de ölmüşlerimize rahmet yaralılarımıza acil şifalar diliyorum ülkemizin başı sağ olsun başımız sağ olsun Allah birlik beraberlik den ayırmasın inşallah
YanıtlaSilDuygudas insanlar ,sevgi ile beslenen insanlardır,hepimiz biliriz sevgisiz yaşanmaz ,şimdi sıkı sıkı sarilma zamani
YanıtlaSilDuygudaşlık için anlayış , algı,farkındalık düzeyinin artması gereklidir.Sevginin derin , gönlünün bol , yüreğinin acımasıdır.Vicdanın sarsılır , yüreğin acır hissedersin , hissizlik her haliyle kötüdür . Yaşamı anlamlı kılan terbiye edilen nefistir.Her öfkeye , kıskançlığa , sevgisizliğe kapıldığımızda kendimize gelmek için hissedebilmemizve anlama yeteneği gerekir.Duygudaşlık için sevgi , ahlak, insaf gerek.Yola ikna edilmişlerle çıkılmaz yola inanmışlarla çıkılır.İnsan olmak için iyiniyet gerekdaha yüce bir insanlık haline gelebileceğimiz nice aydınlık yarınlar dileğiyle….Adil hocam aklınıza ,yüreğinize sağlık yazılarınızla ,bizlere ülkem için ne yapabilirim diye sorgulatıyorsunuz…Sağ olunuz.✍️👏🤲🏻💐🇹🇷🇹🇷🇹🇷✨Fulya Kırımoğlu
YanıtlaSil